Her Zaman Geçerliliğini Koruyan Bir Hikâye

Hepimiz ara sıra bazı konularda körlük (eksiklik) yaşayabiliriz. Bu nedenle bir araya gelip, eteğimizdekileri ortaya döküp, sofrayı daha zengin hale getirmek zorundayız. Buna ihtiyacımız vardır. Bu konuda oldukça klasik bir hikâyeyi örnek vermek istiyorum. Âmâları (körleri) büyük bir filin yanına getiriyorlar. Âmâların fili incelemeleri ve fil hakkındaki izlenimlerini anlatmaları isteniyor.
Âmâlardan biri filin tıpkı bir itfaiye hortumuna benzediğini söylüyor.
Filin kulaklarını incelemekle yetinen diğer bir ama itiraz ediyor. Filin branda bezi gibi bir yaratık olabileceğini açıklıyor.
Filin bacaklarını incelemiş olan bir başka ama bunlara karşı çıkıyor ve filin mimari sütun ve direkler şeklinde bir yapısı olabileceğini söylüyor.
Bütün bu anlatılanları sabırla dinleyen sonuncu ama artık dayanamıyor, diğerlerinin hepsinin yalan söylediklerini ya da saçmaladıkların, onlardan çok daha geniş bir alanı araştırdığını ve filin düz ve ovallik içeren geniş bir satıh şeklinde olduğunu adeta haykırıyor. Sonunda her şey birbirine karışıyor ve hep birden kavgaya başlıyorlar. Dikkat edilirse burada taraflar kendi açılarından haklı ve samimidirler. Bu ortama bir de yalan, kurnazlık, sapkınlık ve hizip katıldığını düşünün. Bilindiği gibi maalesef zararlı patırtılar ve kargaşalar toplum hayatımızda hep vardır. 
Görüldüğü gibi, bütüne ulaşmak için değerlerin bir araya getirilmesi, böylece sofranın zengin olması ve bir hoşgörü platformunun oluşturulması gerekmektedir.
Eğer probleme bir çözüm üretemiyorsak, sorunun bir parçası olduğumuzu kabul etmek durumundayız. Modelimiz, bu bağlamda bir araya gelmenin ve bütünü oluşturmak için çaba sarf etmenin önemine işaret etmektedir. 





 

Her Zaman Geçerliliğini Koruyan Bir Hikâye