- Gündem
- 11.07.2025 00:05
Ege Bölgesi Sanayi Odası Sabun Sanayi Meslek Komitesi Meclis Üyesi Erkan Kaça, sabun ve diğer temizlik ürünlerinde bulunan ‘Doğal antibakteriyel, bitkisel, ekolojik’ gibi kavramların gerçeği yansıtmadığını ve bu konuda denetimlerin olmadığını iddia etti
BURCU YANAR/ÖZEL HABER
2020 yılına girdiğimiz günden beri dünya üzerinde yangın, deprem, savaş ve salgın hastalıklar gibi pek çok kötü olay yaşandı ve yaşanmaya da devam ediyor. Özellikle son dönemde salgın hastalıkların yayılması ve ölümlerin yaşanması hepimizi hijyenik anlamda daha fazla önlem almaya sevk etti. Bununla birlikte resmi olmayan bazı bilgilere göre antibakteriyel jel ve temizlik ürünlerinin sayısı da bir hayli arttı. Fakat sağlığımız açısından önemli olan temiz ve hijyenik bir ortamı yaratmak sandığımız kadar da kolay olmayabiliyor. İçeriğine bakmadan aldığımız temizlik maddeleri uzun vadede sağlığımızı olumsuz yönde etkileyerek kanser, solunum yolu hastalıkları ve daha pek çoklarına da sebep olabiliyor.‘Antibakteriyel, antiseptik, doğal, ekolojik ve kimyasal içermez’ etiketi ile satılan pek çok temizlik maddesinin denetimlerinin yapılmadığı iddiasında bulunarak, sabun ve deterjan sektöründeki denetimsizlikler ile ilgili açıklamalar yapan Ege Bölgesi Sanayi Odası (EBSO) Sabun Sanayi Meslek Komitesi Meclis Üyesi Erkan Kaça, bu kavramların sadece birer satış stratejisi olarak reklamlarda ve pazarlamada kullanılan ibareler olduğundan bahsederek “Firmalar reklamlarında ‘doğal sabun’ diye geçiriyorlar. Bu külliyen bir yalandır. Doğal sabun olamaz. Doğal ne demek? Doğada kendiliğinden oluşan demek. İnsanların bu konularda bilinçlendirilmesi lazım. Hepsi reaksiyona girdiğinde özelliklerini kaybeden sentetik ürünlerdir” diye konuştu.
KAYIT DIŞI ÜRÜN ÇOK FAZLA!
Denetimsizliğin müşteri ayağı ile ilgili konuşmak gerektiğini belirten Erkan Kaça, “Bitkisel, organik, doğal, ekolojik antibakteriyel, kimyasal içermez gibi kavramlar pek çok mecrada, reklamlarda ve ürünlerde en çok karşımıza çıkan satış ve pazarlamada kullanılan tabirlerdir. Doğal tabiri kelime anlamı olarak doğada kendiliğinden var olan, insan eli ile şekillendirilmemiş olan demektir. Sentetik de doğada bulunduğu şeklin dışında işlem görerek oluşturulmuş ürün demektir. Organik kelimesi aslında tarımda kullanılan bir tabirdir. Temizlik sektörü ile ilgisi yoktur. Ekolojik ise insan ve çevre ekosistemine zarar vermeyen ürün demektir” diyerek bazı kavramların açıklamalarına yer verdi. Gerçek anlamda antibakteriyel sıfatıyla satılan her şeyin Sağlık Bakanlığı tarafından izinli satılması gerektiğini söyleyen Erkan Kaça, “Çünkü bu içeriğe sahip ürünler canlı mikroorganizmaları öldürmek için kullanılır. Fakat bu ürünlerin birçoğunun Sağlık Bakanlığı izni yok. Özellikle internette bu içerikle satılan pek çok ürün kayıt dışı. Örneğin reklamlarda da sıkça gördüğümüz antibakteriyel özelliği bulunan bir sabun markası var. İlk çıktığı zamanlarda ‘Triklosan’ diye tabir edilen bir antibakteriyel ürün kullanıyordu. Fakat triklosan sağlık açısından zararları ve kanserojen olması sebebiyle yasaklandı. Tabi ki bu da başlı başına bir kural değil. Triklosan maddesini ben icat etmedim. Onun yerine çıkan kloroksilenolu de ben icat etmedim. Düne kadar triklosan vardı. Sonra kolay üretilebilir hale geldi. Ticari avantajı bitince de gözden çıkardılar” şeklinde konuştu.
DOĞRU KULLANIM ÖĞRENİLMELİ
Erkan Kaça, “Öncelikle insanların neyin ne olduğunu öğrenmesi lazım” diyerek sözlerini şöyle sürdürdü: “Sabun ve deterjan ne demek bunu bir anlamak lazım. Deterjan zaten sentetik bir üründür. İçeriklerinin en özüne baktığımızda petrol türevi ürünlerden yapıldığı söylenir. Sabun ise genellikle bitkisel yağların bizim kostik dediğimiz sodyum hidroksit ile reaksiyonu ile ortaya çıkan bir üründür. Dolayısıyla bitkisel sabun dediğiniz anda da evet bitkisel yağ kullanıyoruz. Ancak bunlar reaksiyona girdikleri andan itibaren o bitkisel yağ özelliklerini kaybediyor. Eğer her maddenin özüne dönmeye çalışırsanız zaten ya bitkisel üründür ya da hayvansal üründür. Petrol de hayvansaldır, kömür de bitkiseldir. Fakat özelliklerini tamamen kaybetmişlerdir. Petrolden yapılan her şeye sentetik diyoruz ama iş sabuna geldiğinde bu doğaldır, bitkiseldir diyebiliyoruz. Bunu koskoca firmalar reklamlarında ‘doğal sabun’ diye geçiriyorlar. Bu külliyen bir yalandır. Doğal sabun olamaz. Doğal ne demek doğada kendiliğinden oluşan demek. İnsanların bu konularda bilgilenmesi lazım. Bu ürünlerin hepsi kimyasal işlemlerden geçmiş sentetik ürünlerdir. Faydaları da vardır zararları da vardır. Önemli olan bunların doğru kullanılmasıdır. Durulamayı, yıkamayı ve temizlemeyi doğru yapacaksınız. Mümkün olduğunca düzgün ürünler kullanmaya çalışacaksınız. Merdivenaltı ürünleri kullanmayın. ‘Hepsi sabun’ diyebilirsiniz belki ama onlar denetlenmiyor. Ne yaptığını, ürün içeriğinde neler kullandığını bilmiyorsunuz. Bu durum zaten gıdada ve medikalde de iyice rezil bir vaziyettedir. Oralara hiç girmiyorum bile.”
HER BİTKİSEL ÜRÜN İYİ DEĞİLDİR
Bir şeyin bitkisel olmasının iyi olduğu anlamına gelmediğinin altını çizen Kaça, “Esrar da bir bitkidir, tütün de bitkidir, baldıran otu da bitkidir. Fakat bunlar zehirlidir. Doğal malzeme iyi demek anlamına gelmez. Örneğin arsenik de doğal bir maddedir ama zehirlidir. Günlük hayatta bazı kelimeleri o kadar kolay kullanıyoruz ve tüketiyoruz ki insanlarımız da bazen korkudan bazen de sadece meraktan bu ifadelere göre alışveriş yapıyor. Bundan dolayı da daha fazla para veriyorlar. Firmaların içinde var veya yok olarak reklamlarda sergilediği ürünlerin içeriğini ve iyi olup olmadığını insanlar bilmiyor ki. İnsanlar da bunu reklamlarda görüp ‘Demek ki kötü bir şey’ diye düşünüyor. Halbuki baktığınızda her sabunun hammaddesinin bir ürün olduğu ortaya çıkıyor. Söylediğiniz cümlelerle hem haksız rekabet yaratıyorsunuz hem de bir malzemeyi ve bir ürünü kötülüyorsunuz. Önemli olan o ürünü içermesinin ya da içermemesinin insan sağlığına faydaları nelerdir onu vatandaşa anlatmaktır” dedi.
DENETİM YOK!
Bilgilendirme ve en önemlisi de denetimin olmadığını tekrar vurgulayan Kaça, “Denetim mekanizmalarını kurmak zorundayız. Bunu devlet, sivil toplum örgütleri ya da bakanlıklar gündeme getirmelidir. Bu denetimler yapılmazsa merdiven altı veya sağlıksız ürünler üretilerek haksız kazanç elde edilmeye ve insan sağlığı ile oynanmaya devam edilecek. Bu denetimler olmadığı gibi, bu ürünleri satanları şikayet edebileceğimiz bir mecra da yok. Ben bunu bizzat kendim denedim ve böyle bir merciinin Türkiye’de olmadığını öğrendim. Sadece Rekabet Kurulu diye bir şey var o da kademeli bir şekilde ilerliyor. Bunun dışında ise yapılabilecek hiçbir şey yok” ifadelerine yer verdi.