- Gündem
- 12.07.2025 12:32
İranlı Minyatür sanatçısı Arya Kamalı’nın İzmir aşkı onu kendi alanında bir ilk olan İzmir minyatürlerini yapmaya sevk etti. Kamalı, bugüne kadar 100’ün üzerinden İzmir minyatürü ile şehrin tanıtılmasına katkı sundu
ONURHAN ALPAGUT-ÖZEL HABER
İran doğumlu Minyatür Sanatçısı Arya Kamalı’nın İzmir aşkı minyatürlerine yansıdı. Alanında İzmir için bir ilki gerçekleştiren Kamalı, bugüne kadar İzmir ile ilgili 100’ün üzerinde esere imza attı. Şehrin tanıtılmasına büyük katkılar sunan Minyatür Sanatçısı Kamalı, “İzmir ile ilgili yaptığım her çalışma ileri de İzmir tarihinde ilk geçecek eserler olacak” dedi. İran’dan Türkiye’ye olan yolculuğunu anlatan İranlı Minyatür Sanatçısı Arya Kamalı, “İran devriminin gerçekleştiği 1979-1980’li yıllarda İran’da bulunuyordum. Lise son sınıftaydım. Devrim gerçekleştiği zaman liseyi bitirdiğim yıldı. O kargaşada İran’da eğitim devrimi gerçekleşti. Üniversiteler kapandı. Birkaç yıl açılmadı. Yeni sistem oturtulmaya çalışılıyordu. Üniversiteler öğrenci kabul etmiyordu. Eski öğrenciler boştaydı. Bende eğitimimi devam ettirebilmek için Amerika’ya gitmeye karar verdim. Ancak o dönemde Amerika Büyükelçiliği olmadığı için yurt dışına çıkmak zorundaydım. Vize için ya Türkiye’ye gidecektim ya da Birleşik Emirlikler gibi ülkelere gitmem gerekiyordu. Bursa’da tanıdığım bir arkadaşım vardı. Buraya geldim. Amerika’ya gidebilmek için epey bir süre beklemem gerekiyordu. Arkadaşımın tavsiyesi ile Türkiye üniversitelerine hazırlanmaya başladım. Aklıma yattı. İlk sınava girdiğimde Ankara Tıp Fakültesi’ni kazandım. O sene giremedim. Bazı sorunlarım vardı. İran’a geri dönmek zorunda kaldım. Bir sonraki yıl Türkiye’ye geldim. Tekrar sınava girdim. Bu sefere Çukurova Üniversitesi Ziraat Bölümü’nü kazandım. Ona da gidemedim. Başka durumlar ortaya çıktı. Tekrar İran’a döndüm. Türkiye’ye bir sonraki gelişimde Ege Üniversitesi Gıda Mühendisliği Bölümü’nü kazandım. İzmir’e geldiğimde daha limanı görür görmez ortaokulda yaşadığım bir olay aklıma geldi. O ana geri döndüm. O da şöyle bir şeydi: Coğrafya kitabımızın bir sayfasında Türkiye’yi anlatırken, İzmir Limanı diye bir bölüm geçiyordu. Küçük köşede bir fotoğraf vardı. İzmir Limanı’nı kitaba koymuşlardı. O yaşta çok net hatırlıyorum. Fotoğraf beynime nakış edilmişti. Hem de fotoğrafı gördüğümde farklı duygular hissetmiştim. Hatırladığım iki tane fotoğraf vardı. Bir tanesi buydu. O gün İzmir’e ilk geldiğim sabah, hatırladığım ilk şey buydu” şeklinde konuştu.
İZMİR’E AŞIK OLDU
Kamalı, İzmir’e geldiğinde yaşadıklarını ise şu şekilde anlattı: “Adeta hayata yeni bir başlangıç yapmıştım. Amerika’ya gitme sürecim uzadı. Başka durumlar oldu. Artık Amerika’ya gitme isteğim kalmamıştı. Bu olayın arifesinde İzmir’de kalmaya karar verdim. İzmir artık bir sevda olmuştu. Sonuçta o gün İzmir’de ortaokul yıllarında gördüğüm fotoğrafı hatırlamam, farklı bir işaretti. Zaman geçti İzmir’de üniversite başladı. İzmir’i tanıdım. Tanıdıkça sevdim. İzmir’in liman şehri olması benim için İzmir’i sevmemde ayrı bir konuydu. İzmir özeldi. Benim için denizsiz bir şehir, şehir olmuyor. Bir şehrin büyük bir su ile yan yana olması çok güzel. Diğer şehirlerde güzel ama deniz kıyısında olan bir şehrin ayrı bir özelliği var. Deniz kıyısında olan bir şehirde iki tane yaşam yan yana. Denizin içerisinde bir hayat var. Birde denizin kıyısında. Bu iki hayat bir arada yaşıyor. Bu vesile ile İzmir’i her boş vaktimde daha çok tanımam, dolaşmam İzmir’i her yönüyle sevmeme sebep oldu. Burada kök salmama neden oldu. Bir şekilde her şey yeniden başladı. Şimdi de bir iş veya nedenden dolayı İzmir’den ayrılsam İzmir’i çok özlüyorum. Kendi doğduğum şehri değil. Derler ya insanın doğduğu yer değil doyduğu yer önemlidir. İşte bu söz çok doğru. Burada doymak sadece maddesel anlamda değil, aynı anlamda manevi olarak da doyma. İşte İzmir benim için bu iki duyguyu da karşılayabildiğim bir şehir. İzmir çok özel bir şehir. İzmir öyle bir şehir ki İzmir’e gelen İzmirli oluyor. İzmir’e adapte oluyor. Ancak bir İzmirli Ankara’ya gittiği zaman Ankaralı olmuyor. Ya da başka bir şehirli. Oraya ait hissetmiyor. İzmir çok çok farklı. Bu durum bir yabancı içinde geçerli. Nitekim başka ülkelerde arkadaşlarım var. İzmir’de yaşamış sonra tekrar kendi ülkesine dönmüş. Ama İzmir’i bir türlü aklından çıkaramıyor. İzmir’i kendi toprağı kendi evi olarak görüyor. İşte fark burada.”
KÜÇÜK YAŞLARDAN BERİ YAPIYOR
Minyatür sanatına başlama hikayesini anlatan Kamalı, “Minyatür ile küçük yaşlardan beri ilişkiliydim. Abim, ailem minyatür ile uğraşıyordu. Oradan bir altyapım vardı. Resim çizmeyi, minyatür yapmayı çok severdim. Ama klasik değildi. Ben geçmişte kalma taraftarı değilim. Bu işi şuna benzetiyorum: bir hikayeyi, bir iki defa anlatırsınız karşı taraf zevkle dinler. Fakat sonra bu hikayeyi daha da fazla anlatmaya başlarsanız. Karşı taraf sıkılır. Artık dinlemek istemezler. Eski (klasik) minyatür yapmakta buna benziyor. En azından ben bu şekilde görüyorum. Minyatüre yeni ilaveler yapmak gerekir. Kendinizi, gününüzü o şekilde anlatmak gerekir. Siz bugünün insanısınız. 200 veya 50 yıl öncesinin insanı değil. Sanatın temelinde günümüzü yansıtmak, dönemimizi anlatmak gerekir. Biz sanatçılar için sanatımız bizim aynamızdır. Biz gördüklerimizi, yaşadıklarımızı yansıtıyoruz. İnsanın geçmişteki kendi dönemini yansıtmasını ben sanat olarak görmüyorum. Kopyadır. Nereden bakarsanız bakın bu kopyadır. Sizin düşünceleriniz, yansımanız değildir” ifadelerini kullandı.
SANATÇI TOPLUMUN YAPI TAŞIDIR
Bir toplumun gelişip ilerleyebilmesi içini sanatın önemine vurgu yapan Kamalı, “Toplumun yapı taşı sanatçıdır. Sanatçının yeni keşifleri, yeni iddiaları, yeni buluşlarıdır, yeni icraatlarıdır. Sanatçı sadece resim yapan, heykel yapan insan değildir. Eğer bütün insanlar genç yaşlarda eğitimin yanında bir sanat dalı ile meşgul olur ise ileride kazandığı mesleğinde de sanatını uygular. Hayal gücünü mühendislikte kullanır. Bizim toplum olarak buna ihtiyacımız var. Batılılar bu şekilde teknolojiyi geliştirebildiler. Çünkü kavramsal olarak her şeyi biliyorlardı. Bunun üzerine hayal gücünü monte ettiler. Ve ilerlediler. Ama biz sadece çocuklarımızı, oku öğren uygula şeklinde eğitiyoruz. Biz sadece makineyi kullanmayı öğretiyoruz. Makineye bir şeyler eklemeyi değil. Düşünmeyi gereksiz görüyoruz. Hayal gücünü nasıl kullanacağımızı bilmiyoruz. Bunu ne zaman başarırsak o zaman ilerleyeceğiz” dedi.
ALANINDA İLKİ TEŞKİL EDİYOR
İzmir ile ilgili yaptığı minyatür eserlerin dalında ilkler barındırdığını söyleyen Kamalı, “Üniversiteye başladığımda gelirim fazla yoktu. Sadece İran’dan gelen para vardı. Hep bir şekilde nasıl daha fazla para kazanabilirim diye düşünürken, minyatür konusunda İzmir’de ilerleyebileceğimizin farkına vardım. O dönem Özal’ın zamanı idi. Turizmin altın çağıydı. Türkiye hediyelik eşya konusunda oldukça zayıftı. Ben bu şekilde başladım. Sonrasında hayatımda daha fazla kapılar bana açıldı. Birkaç yıl yoğun bir şekilde turistlerin ilgisini çekecek minyatürler yapmaya başladım. Kendi dalında çok güzel işler çıkardım. 10-15 yıl sonra bana geri dönüş yapan, beni arayan kişilerle karşılaştım. Naçizane diyebilirim ki o yıllarda Türkiye’yi yurt dışına tanıtım konusunda katkı sundum. En az 1 milyon insana Türkiye hakkında güzel şeyler düşünmesine fayda sağladığıma inanıyorum. Bunu çok rahat bir şekilde ispatlayabilirim” dedi.
BİR ZERRE TANESİ
İzmir’i gezmeyi, tanımayı seven bir insan olduğunu vurgulayan Kamalı, “O süreçte fark ettim ki; okuduğum kitaplar ve eserler içerisinde İzmir’e yeterince yer verilmiyordu. Çevremden de buna yönelik bir şeyler yapmam tavsiyesinde bulunuyorlardı. Okuduğum kitapların tümünde İzmir’in geçmişi ile ilgili hiç denecek kadar resim var. Yani hiç yok. Bu benim için büyük bir açılım oldu. İzmir ile ilgili yaptığım her çalışma ileri de İzmir tarihinde ilk geçecek eserler olacak. Benim adım bu eserlerde ilk yapan kişi olarak geçecek. İstediğim kadar iyi ya da kötü çizsem de fark etmez. Alanında bir ilk olacak. İzmir’de her şeyin ilki ben olacağım. İzmir’in ekmeğini yemiş bir insan olarak… Çocuklarımın İzmirli olmasından dolayı… İzmir’e katkı sunabilmek veya borcumu ödemek adına benim için yapılabilecek en güzel şey minyatürdü. Bugüne kadar İzmir ile ilgili 100’den fazla minyatür ürettim. Halen daha düşünüyorum ki bu İzmir ile ilgili yapabileceğim minyatür sayısının oldukça altında. Bir zerre tanesi. Buradan bütün sanatçı eserlerime tavsiye ediyorum. İzmir ile ilgili yapabileceğiniz o kadar çok şey var ki haddi hesabı yok. Onlarca sanatçı dahi gelse ömrü boyunca İzmir’i anlatacak eserler üretse bitmeyeceğine inanıyorum. Hikayelerinden, tarihi binalarından, sokaklarından, insanına kadar yapılabilecek çok şey var… Gani gani herkes bir şeyler yapabilir. Hatta ne kadar çok yapılırsa o kadar çok satılır. Daha çok ilgilenen olur. Hem İzmir’e katkısı olur. İzmir’in maalesef bir kimliği yok” şeklinde konuştu.
İZMİR’İN KİMLİĞİ YOK
İzmir’i yöneten idarecilere İzmir ile ilgili bir kimlik oluşturamamalarından dolayı oldukça kızgın olduğunu kaydeden Kamalı, “Geçmiştekine de şimdiki yöneticilere de oldukça kızgınım. Yöneticiler hep şunu derler: ‘İzmir, kongreler şehri olsun’ . İzmir’i kongre şehri yapsanız ne işe yarar? Üç tane sahildeki restoranın daha fazla para kazanmasına, otellerin dolup para kazanmasına fayda sağlayacak. E topluma? Koca bir sıfır. Türkiye’de ve dünyada İzmir’i bir sanat şehri olarak tanıtımını yaparsak, İzmirli herkesin sanatla uğraşmasını ve ticaret yapmasını sağlarsak her şeyden önce İzmir’in varoşlarında yaşayan insanların kültür seviyesi kendiliğinden yükselir. Türkiye’deki tüm şehirlere göre kültür seviyesi çok daha üst düzeyde olur. Sanatla beraber olan insanlar çok nazik olur. Dünyaya bakış açıları çok daha farklı olur. Bir şehrin buna ihtiyacı vardır. Bir şehri şehir yapan sadece orada var olan insanlar değildir. Hepimiz İzmir’de yaşıyoruz ama birbirimizi tanımıyoruz. Herkes akşam olduğunda evine çekiliyor. Karşısında oturun komşusunu bilmez. Bu şehir mi? Çocuklarımız sokağa çıkmıyor. Sadece bir arada yaşamak zorunda olduğumuz insanlardan başka insanlarla iletişime girmiyoruz. Oysaki şehir bir arada yaşamayı, birbirini sevmeyi gerektirir. Böyle olduğu zaman şehrin havası çok değişecek. Bir şehrin kimliği budur. Sanat bunu yaratmada oldukça başarılıdır. Öze döndüğünüzde insanı insan yapan ne makine ne de cebindeki paradır. Her şeyden önce farkı sağlayan duygu ve düşüncelerimizdir” diye konuştu.
HAYATINDA VERDİĞİ EN DOĞRU KARAR
Kamalı, açıklamalarını şu şekilde tamamladı: “İzmir minyatürlerini yapmak hayatımda yaptığım en doğru işlerden bir tanesidir. Ben böyle inanıyorum. Şu anda İzmir minyatürü ile ilgili çok büyük projeler var. Bu projeler bugüne kadar yapılmamış büyük projeler. Bu konuda şu an için bahsetmeyeceğim. Ben çağdaş minyatür sanatçısıyım. Tüm çabam İzmir’in kendine ait bir minyatür üslubu sahibi olmasıdır. İzmir için elimden geleni yapmaya çalışıyorum.”