Sayfa Yükleniyor...
Yazar-Şair Betül Erdoğan ile yazdığı kitaplar üzerine konuştuk. Şu ana kadar 5 kitap yazan Erdoğan, yeni bir romanın hazırlığı içerisinde bulunduğunu söyledi. Kitabının yılsonuna kadar raflarda yer alacağının müjdesini verdi
ONURHAN ALPAGUT/RÖPORTAJ
Yazar Betül Erdoğan Kütahya’da doğdu ve büyüdü. Bugüne kadar 5 kitabın altına imzasını koydu. Babasından gelen okuma ve yazma sevgisiyle devam eden hayatında edebiyata olan ilgisi gelişti ve devam etti. İşte o zaman Erdoğan karar almış ‘Bir gün bende yazar olacağım.’ Küçük yaşlardan itibaren yazmaya başlamış. Gözlemlemiş… Bugünde kendine edebiyat dünyasında sıkı bir yer edinmiş. Yazdıklarında daha çok ezilen kadın figürü var. Toplumda kadınların karşılaştıkları sorunları kaleme alıyor. Son kitabı ‘Arev’ ise bir mübadele romanı. Yunanistan’a giderlerken annesinin kucağından alınıp kaçırılan ve Müslüman bir aile içinde büyüyen bir çocuğun hikayesine tanık oluyorsunuz.
Sizi kısaca tanıyabilir miyiz?
Ben Kütahya’nın Tavşanlı ilçesinde doğdum ve orada büyüdüm. Babam rahmetli çok değerli şair ve yazardı. Kendisiyle ilişkim bir hayli güzeldi. Babam, evimizin ikinci katındaki çalışma odasında, ahşap masasına oturup şiirlerini yazarken, ben de çoğu zaman yanındaki tahta sandalyeye oturur hayranlıkla onu seyrederdim. Çalışma odasının iki duvarındaki raflarda yüzlerce kitaplar vardı ve ben okuma yazma bilmeden bazı şiirleri babamın tekrarlamasıyla ezberimi alırdım. Sıklıkla, “Bir gün ben de yazar olacağım!” derdim. “Yazar olacağım!”
ALDIĞI NOTLARDAN KİTAP YAZDI
Yazıyla olan hikayeniz nedir?
İlk yazılarıma çok küçük yaşlarda, ilkokula giderken başladım. Elime geçen küçücük bir kağıt parçasına, ya kısa bir şiir ya da o an hayalini kurduğum bir şeyleri yazardım. Bazen de arkadaşlarımın aşk mektuplarını… Küçük yerde büyüdüğüm için sürekli içli dışlı yaşadığımız komşularımızı veya okulda arkadaşlarımı gözlemler, notlar alırdım. Hatta o zamanlar aldığım notları kullanarak, dört yıl önce “Anılara Saygı Günü” isimli kitabımı yazdım.
İlk yayınlanan kitabınızın adı ve konusu ne oldu?
Otuz yaşımdayken Ankara’ya geldim ve Spor Eğitmeni olarak çalışmaya başladım. Derslerime gelen üyelerimin bana anlattıkları, (çocuk gelinler, şiddet gören, aldatılan kadınlar) ile ilgili anlatılanları not etmeye başladım. O kadar çok içimi acıtan olaylarla karşılaşmıştım ki emekli olur olmaz ezilen kadınlarla ilgili öyküler yazmaya başladım ve “Halkasız Köleler” isimli kitabım 2014 yılında çıktı.
HAYATLARI CEHENNEME ÇEVİRİLEN KADINLAR
Tüm kitaplarınız elbette sizin için çok özeldir. Ancak bir tane imza kitabınız olmalı. Bize bu kitabınızdan söz eder misiniz?
İlk yazdığım kitap benim için her zaman önemli oldu. “Halkasız Köleler!” Sırf dul kaldıkları için yaşamları cehenneme çevrilen kadınlar, çocuk gelinler, saçma sapan gelenekleri, dayatmaları yazdım. Böylece ortaya ‘evrensel’ boyutta bir yapıt çıktı. Beş kitabım olmasına rağmen en önemli kitabım, “Halkasız Köleler” diyorum.
Yazdıklarınızda daha çok hangi konuyu ele alıyorsunuz?
Yazdıklarımda, daha çok ezilen kadın figürü var. Benim annem ezildi, komşu kadınlarımız ezildi, arkadaşlarım ezildi, ben ezildim… Kimisi “Halkalı Köle” kimisi de benim gibi yalnız yaşayan veya eşinden ayrılmış kadınlar, yani “Halkasız Köleler!” Ne kadar güçlü olursan ol maalesef bu gerçek yüreklerimize iğne olup batırıyor.
Hazırlığında olduğunuz yeni bir kitap var mı?
Yeni bir roman yazmaya başladım. İsmi “Kumru”. Sanırım yılsonuna doğru biter. Kumru da bir çocuk gelin. Yakın bir arkadaşımın hayatını yazdığım bu kitapta, azmiyle bütün tabuları yıkıp, hayatını kurtaran genç bir kadın. Güzel bir eser olacak diye düşünüyorum. Kumru bittikten sonra; yarısı yazılmış bir öykü kitabımı tamamlayacağım.
İmza günleri fuarlar vs. okur-yazarı buluşturan etkinlikler hakkında ne düşünüyorsunuz?
İmza etkinlikleri veya fuarlar biz yazarlar için çok önemli. Pek çok insanla buluşuyor, kitaplarımız hiç tanımadığımız insanlara ulaşıyor. Bazen bir okuyucumdan mail alıyorum ve kitabım hakkında görüşlerini okuyorum bu da beni çok mutlu ediyor.
Kitap çıkarmanın zorlukları nedir? ‘Ha’ deyince bu iş oluyor mu?
Kitap çıkarmak yazarların ortak sorunu. Her yayınevi maalesef dürüst çalışmıyor. Bazıları sözleşmeye uymuyor kitapları eksik basıyor, bazıları ise, dağıtıma vermiyor kitaplar ortada kalıyor. Yayınevlerine dosyamızı gönderdiğimizde, en az altı ay cevap vermelerini bekliyoruz. Olumsuz cevap gelince, başka bir yayınevine gönderiyoruz orada da aylarca bekliyor… Yani bir kitap yazdığımız zaman bizleri zor bir süreç bekliyor.
‘Şiirleri içmek aynı kadehten’ adlı kitabınız diğer kitaplarınızdan farklı ve babanızın da kitapta ismi geçiyor. Bu kitabın öyküsünü ve yazım sürecini sizden dinlemek isterim.
‘Şiirleri içmek aynı kadehten’ isimli şiir kitabım uzun yıllardır düşündüğüm bir şeydi. Rahmetli babamın şiirleri kendi el yazısıyla yazdığı defteri bende 40 yıldır duruyordu. 50-60 yıl önce yazdığı şiirleri, kendi şiirlerimle birleştirip hayata geçirdim çok da güzel oldu.
Son çıkan kitabınız ‘Arev’e gelecek olursak. Kitap hakkında ne söylersiniz?
Son çıkan kitabım ‘Arev’. Bir mübadele Romanı. Yunanistan’a giderlerken annesinin kucağından alınıp kaçırılan ve Müslüman bir aile içinde büyüyen bir çocuğun hikayesi. Gerçek bir olay.
Haber Merkezi