Sayfa Yükleniyor...
Konak Kent Konseyi Mülteci ve Göçmen Çalışma Grubu tarafından düzenlenen panelde Türkiyede yaşayan Suriyeli mültecilere sosyal psikolojik bakış masaya yatırıldı
E. ÇAĞLA GENİŞ
Türkan Saylan Kültür Merkezinde gerçekleşen panele Prof.Dr. Melek Göregenli, psikologlar Esen Yangın ve Dilşat Ün konuşmacı olarak katıldı.
Psikologlar, İzmir ve Hatay örneklemi üzerinden yaptıkları Suriyeli Mültecilere Sosyal Psikolojik Bakış çalışmasına dair verileri paylaşarak mülteci sorunun psikolojik boyutunun çok travmatik olduğunu ve yakınlarını kaybeden bireylerde çok yoğun duygusal tepkiler gözlemlediklerini belirtiler.
Değişen yaşam şartları ve geleceklerinin belirsiz olmasının mültecileri travmatize ettiği vurgulanarak, Türkiye ile köklü ilişkiler kuramadıkları ifade edildi. Suriyeli mültecilerin geleceği dair istekleri ve dileklerinin ise uygun şartlar sağlandığında ülkelerine geri dönmek olduğuna dikkat çekildi.
BU BİR GÖÇ MESELESİ
Ege Üniversitesi Psikoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof.Dr. Melek Göregenli, Suriyeli mülteciler meselesinin içinde yaşadığımız çağın özelliklerinin bir görünümü olduğuna dikkat çekerek, Bu bir göç meselesi. Göçleri kendi arasında ikiye ayırmak mümkün Gönüllü göçler, yaşadığı yerden kendi isteği ve kararıyla ayrılmak durumunda olanlar. Ama bu kararın altında yatan nedenler hiç gönüllü değil. Kimse yaşadığı yerden ayrılmak istemez. Zorunlu göç ise savaş gibi nedenlerle göç ettirilenler. Hepsinin ortak olan yönü ise dünyadaki eşitliksizlikler ve adaletsizlikler. Savaşlar da bu nedenlerle çıkıyor. Bu savaşın göç eden insanların çıkarlarıyla ilişkisi olmadığını biliyoruz. Tüm göçmenler birbirlerine benziyorlar. Bu insanlar dezavantajlı koşullarda insanlar. Koşulları farklı olsa da göçmenlik bazında eşitleniyorlar. Göç öncesi hayatın sınıfsal farklarını göç ortadan kaldırıyor ve göçmenlik statüsü bir eşitlik yaratıyor. Göçmenlik ve yerlilik bir hiyerarşik yapının iki tarafı. Genelde göçmenler yoksul mahallere gidip yerleşiyorlar. En çok ayrımcılığı da o yoksullardan görüyorlar. Oranın yerlisi yoksul da olsa kendini daha üstün görüyor yerli olduğu için. Göçmenlik pozisyonunu ne kadar kavrarsak o kadar işimize yarayacak. Tüm politika ve çalışmalarımızda bu çok önemli bir gerçek olacak. Kentin farklı gruplarının karışabileceği kamusal alanlarımız olmalı. Yeni kent planlamaları hepimizin hayatını ayırdı diye konuştu.
TÜRKİYEYE YERLEŞME İSTEĞİ ÇOK AZ
2011 yılından bu yana mültecilerin Türkiye toplumu içerisine en zayıf halka olarak yerleştiğini vurgulayan Psikolog Esen Yangın, Kötü yaşam koşulları ve hak ihlalleriyle karşılaşıyorlar. Çalışmamızda mültecilerin savaş öncesi yaşantıları ve şu anki durumlarını kapsayıcı bir çalışma yapıldı. Diğer bir ayağında ise mültecilere yönelik tutum ve davranışlar ele alındı. Hem İzmir hem Hatayın mahallerinde mültecilerle görüşmeler yaptık. Hepsi farklı meslek gruplarından gelmekteydiler. Suriyedeki işlerinden çok farklı işler yürütüyorlar veya işsizler. Savaş öncesi Suriye onlar için iyi bir yaşam alanı. Türkiyeye dair memnuniyetsizlik daha çok ayrımcılık ve usulsüzlükler üzerine En çok karşılaştığımız şey travmalar oldu. Savaşı sorduğumuzda sürekli bombalanma, ölümler, kayıplar ve sığınaklarda geçirdikleri günlerden bahsediyorlar. Savaştan dolayı kimi sorumlu tuttuklarını sorduğumuzda ise ağırlıklı olarak rejimi veya muhalefeti sorumlu tutuyorlar. Orada savaşanların Suriyeliler olmadığını çeşitli ülkelerin destekledikleri güçlerin faaliyet gösterdiğini ifade ettiler. Türkiyeye neden geldiklerini sorduğumuzda coğrafi ve kültürel yakınlık dediler. Türkiyeyi açık kapı politikasından dolayı geçici bir sığınak olarak görüyorlar. Türkiyeye yerleşme isteği çok az. Sadece hava saldırıları dursa bile dönmek istiyorlar. Türkiyeye dair olumsuz kanaatlerin en önemli sebebi ekonomik şartlar ve emek sömürüsü dedi.
AYRIMCILIĞI MEŞRULAŞTIRAN İFADELER
Yapılan çalışma kapsamında yerli halkın mültecileri yönelik ayrımcılık söylemlerini tespit ettiklerini söyleyen Psikolog Dilşat Ün, Görüşmeye katılanların eğitim durumları, meslekleri, mültecilerle temas etme süreleri Suriyelilerle ilgili ayrımcılık söylemleri üzerinde etkili olmuştur. Medyada Suriyelilere yönelik olarak yapılan haberlerin görüşmecilerin düşüncelerini etkilediği de düşünülmektedir. Yerli halk olumsuz karakter nitelikleri kullanılarak ayrımcılığı meşrulaştıran ifadeler kullanıyor. Bulgulardan bahsedecek olursak ilk göç olayları geliştiğinde mültecilere yardımda bulunduklarını ve soruna duygusal bakarak ihtiyaçlarını karşılamaya çalıştıklarını söylediler. Başta mültecilere yardım ettiklerini söyleyenler zamanla yardım etmeyi bıraktıklarını ve ilişkilerinin yıprandığını söylediler. Katılımcıların büyük çoğunluğu Suriyelilerin Türkiyede bulunmasını olumsuz değerlendirmiştir. Olumsuz değerlendirmenin altında yatan nedenler ise aile ve özel hayatın olumsuz etkilendiği şeklinde belirtildi. Mültecilerin ülkemizdeki yaşam koşullarının nasıl olduğu sorulduğunda da katılımcıların büyük bir bölümü kötü yaşam koşullarına sahip olduklarını, kalabalık ev ortamı ve kötü şartlarda yaşadıklarını ve çocukların okula gidemediğini dile getirdiler. Devletin başından beri mültecilerin kamplarda kalmalarını sağlamaları ve yerli halk arasında yaşamaması gerektiğini de söylediler diye konuştu.
Haber Merkezi