Hükümet IŞİD ile arasına duvar örmeli

CHP Genel Sekreteri Gürsel Tekin, İzmir’den hükümetin Orta Doğu politikasına eleştirilerde bulunurken yaşanan terör olaylarına tepki gösterdi.


  • Oluşturulma Tarihi : 25.07.2015 09:06
  • Güncelleme Tarihi : 25.07.2015 09:06
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
Hükümet IŞİD ile arasına duvar örmeli

ANIL YIKGEÇ

 CHP Genel Sekreteri Gürsel Tekin partisinin İzmir İl Başkanlığında basın açıklaması yaparak gündemdeki konuları değerlendirdi. Toplantıya İl Sekreteri Osman Peri, İl Başkan Yardımcıları Bahattin Özdemir, Metin Atmaca ve partilerin eşlik ettiği Gürsel Tekin, hükümetin Orta Doğu politikasına eleştirilerde bulunurken yaşanan terör olaylarına tepki gösterdi. Koalisyon görüşmelerine de değinen Tekin, partisinin erken seçimden kaçmayacağını da söyleyerek “Hodri meydan” dedi.

“İKTİDAR IŞİD İLE ARASINA DUVAR ÖRMELİDİR”

Gürsel Tekin sözlerine Lozan Antlaşması ve sansürün kaldırılışının yıl dönümünü kutlayarak başladı. Sansürün kaldırışının yıldönümünü kutlamamıza rağmen Suruç’ta yaşanan acı olaya da geçmişte olduğu gibi sansür konulduğunu ve dosyaya yasak getirildiğini belirtti. Hükümetin Orta Doğu’da uyguladığı dış politikası konusunda geniş kapsamlı bir değerlendirme yapan Tekin, “2010 yılından itibaren daha geriye, 1 Mart tezkeresine gitmek istiyorum. İktidarın ısrarla ‘derin strateji’ ve bizim ‘derin kepazelik’ dediğimiz şeyin Türkiye’ye getirdiği faturanın ne kadar ağır olduğunu görüyoruz.  Bugüne kadar yaşanmış olaylardan sonuç alamadık. Sayın Bülent Arınç, Bakanlar Kurulu toplantısından sonra aklımızla oynarcasına 900 km sınırın önümüzdeki günlerde duvar örülerek yeniden güvenliğin sağlanacağını söyledi. Aslında bana kalırsa öncelikle iktidarla IŞİD arasında bir duvar örülmesi gerekir.  Bu duvar örülmediği sürece kendilerinin aşmış olduğu güvenlik duvarının bir anlam ifade etmeyeceği görülüyor” diye konuştu.

REYHANLI’DAN BUGÜNLERE GELİNDİ

Gelinen noktayı geçmişte yaşanan politikalara bağlayan Tekin, ülke genelinde gerçekleşen saldırılardan örnekler verdi. Tekin, “AKP medyasının tüm ağır saldırılarına rağmen geçmiş dönemlerde Orta Doğu’daki çeşitli ziyaretlerimiz devam etti. ‘Yapmayın. Bizi sorunlu, kanamalı bir coğrafyanın parçası haline getirmeyin. Hangi gerekçelerle bunları yapıyorsunuz? Ülkenin yararına mıdır, değil midir? Parlamentoya bilgi verin’ dedik. Maalesef bunların hiçbiri yapılmadı. 2012 yılında Sayın Erdoğan Antep’teki mitingde, ‘Esad kardeşimizle uzun süredir aramızla örülen tel örgüleri kaldırdık. Bundan sonra Antepli kardeşlerimiz Şam’a, Şam’dakiler Antep’e elini kolunu sallayarak gelecek’ demişti. Hepimizi sevindiren bir süreçti. Aslında CHP olarak bizimde özlem duyduğunuz barış için olumlu bir gelişmeydi. 8 ay geçti Sayın Erdoğan ‘Sabrım taştı’ dedi ve sorunlar parça parça başladı. Olağanüstü itirazlarımıza rağmen bir şey olmamış gibi davrandılar. Reyhanlı’dan başlayan süreçle beraber durum bugünlere geldi.  İktidar yöneticileri o dönemde de koro halinde TV’lere çıktılar. ‘Bu patlamanın sorumlusu Esad güçleri ve sol örgüt’ dediler. Üstünden iki saat geçtikten sonra El Kaide tarafından yapıldığını tüm dünya ilan edince ‘Savaş sebebi sayarız’ diyenler açıklamalarında boğulup kaldılar. Reyhanlı’da 53 vatandaşımızın hesabı sorulmuş değildir. Niğde’de Orta Anadolu’nun göbeğinde 3 tane vatandaşımızı şehit edildiğinde ‘Gereğini yapacağız’ dediler ama yapılmadı. 11 Haziran’da Musul konsolosumuz ve çok sayıda çalışan aylarca bu örgütün gözetimi altında kaldı. 1 Ekim’de Süleyman Şah Türbesi kuşatıldı. 6 Ocak’ta Sultanahmet’te bombalı saldırı oldu hesabı sorulamadı. 23 Şubat’ta türbe ve karakolun bir maskaralık içinde gece yarısı nasıl taşındığını bütün herkes biliyor. 18 Mayıs HDP ve 5 Haziran Diyarbakır mitingine saldırı oldu.  Bütün bunlara baktığımızda perşembenin gelişi çarşambadan belliydi. CHP değil barıştan yana olan herkesin uyarılarına rağmen bu öngörüsüz politikaların uygulanması Türkiye’ye ağır bedeller ödetti” ifadelerini kullandı.

 “YAPILMASI GEREKEN NE VARSA YAPARIZ”

Orta Doğu’daki ilişkileri yeniden barışcıl bir şekilde kurmak istediklerini söyleyen Tekin askeri operasyonlarla ilgili şu açıklamayı yaptı;

“Anlık istihbaratlardan vaz mı geçildi? Böyle bir politikamızın olduğunu biliyoruz. Koalisyon ülkeleriyle imzalanan bir başka protokol var. Özgür Suriye Ordusu denilen orduyu eğit-donat projesinin devam ettiğini biliyoruz. Tüm bunlar Türkiye’ye faydalı değildir. Tüm dünyayla ilişkilerimizi yeniden sağlamalıyız. CHP olarak yapılması gereken ne varsa hazırız. Orta Doğu’daki bu ilişkileri yeniden sağlamak için hazırız. Süreçle ilgili bize verilmiş bir bilgi yok. Tam tersine CHP olarak biz Orta Doğu’daki görüşmelerimiz rapor halinde Davutoğlu’na gönderdik. Keşke o raporlar okunsaydı. Bugün bu sorunlarla karşı karşıya kalmamış olurduk. Bu Türkiye meselesidir, bir parti meselesi değildir. Ana muhalefet olarak bu coğrafyada barışın sağlanması için katkı koymaya hazırız. Bu sürdürülebilir bir politika değildir. Bu sorunların yaşanmadığını varsayın, 4 milyon mülteciyi ne kadar sürdürebilir duruma getireceğiz? Geçen günlerde burada tatsız bir olay oldu. İzmir medyası öbür illere göre daha özgür olduğu için haber yapıldı. Türkiye’nin her tarafında böyle sorunlar yaşanıyor.”

“ISRARLA ERKEN SEÇİM DERLERSE BİZ HAZIRIZ”

Tekin partisinin AK Parti ile gerçekleştirdiği koalisyon çalışmaları hakkında bilgi verirken olası bir erken seçimden de kaçmayacaklarını vurguladı. CHP olarak taleplerinin çok şeffaf olduğunu dile getiren Tekin, “CHP tabanından tavanına kadar son derece ilkesel 14 maddeyi kamuoyuyla paylaştı. Milletvekilleri, Parti Meclisi, MYK il başkanlarımızın ortak deklarasyonudur. Bu konuda örgütümüz genel başkanımız yetkili kılmıştır. Onun alacağı karara saygı duyacağız. CHP’de böyle bir sorun yoktur. Aksine Davutoğlu’nun ısrarla ‘hükümet kuralım’ dediği için AKP’de sorun vardır. Biz taleplerimizi çok net ilettik. Bunlar sadece CHP’nin değil ülkenin talepleridir. Vazgeçilmezlerimizi kabul ederlerse neden olmasın? Koalisyonun kurulacağından umutlu olmaya çalışıyoruz. Millet iradesine saygılıyız. 3 muhalefet partisinin bir araya gelmesi konusunda bir tercih kullanıldı ama bir araya gelinemedi. Yeni bir süreç başladı. Sağlıklı yürümesi adına katkı koymaya çalışıyoruz. Kamuoyu araştırmaları yaptırdık. Seçim sonrası oyunu yükselten tek siyasi partiyiz. Erken seçimden kaçmayız. Ama Türkiye’de bir yangın var. Bu ortamda erken seçim ülkeye yarar sağlamaz. Israrla erken seçim derlerse biz de hazırız. Hodri meydan” dedi.

“İSTİHBARAT ÖRGÜTLERİ BİLMİYORSA VAY HALİMİZE…”

Gün içinde çeşitli yerlerde gerçekleşen operasyonlara ilişkin de konuşan Tekin,  “İstanbul ve büyükşehirlerde ciddi bir örgütlenmenin olduğunu herkes biliyor. Bayram günü İstanbul’un orta yerinde cihat çağrısı yapanları tüm gazeteler görüyor da ülkenin kurumları istihbarat örgütleri görmüyorsa vay halimize... 32 tane genç çocuk Suruç’a giderken illerde aramalarla karşılaşırken terör örgütü mensuplarının gözetim altında olmamasını doğru bulmuyorum. Bunlar olduktan sonra operasyonların yapılmasını faydasız görüyorum” açıklamasını yaptı. Tekin koalisyon görüşmeleri ve olası erken seçimin parti içindeki kongre maratonuna etkisinin olup olmayacağının soru sorması üzerine Tekin, “CHP 93 yıllık bir partidir. İki mekanizmayı yürütebilir. Biz ilçe seçimlerini yapacağız, erken seçim olursa yetişirse il seçimlerini de yapacağız, büyük kongremizi seçimden sonra yaparız” diye konuştu.

TAM OLARAK KAÇ MÜLTECİ VAR BİLİNMİYOR

Sürecin başlama noktasında Suriyeli mülteci sayısının hükümet tarafından dahi bilinmediğini belirten Tekin, “Bu süreç başladığında Erdoğan 600 bin mültecinin Türkiye coğrafyasında olduğunu söyledi. 2 milyon oldu. Koro halinde ‘2 milyon’ diyoruz ama doğrusu sahayı bilen bir siyasetçi olarak İzmir’de en azından 250 bin mültecinin olduğunu biliyorum. İstanbul’da tarihi yarımadanın neredeyse tamamı bunlara terk edilmiş. Yani Türkiye coğrafyasında kaç bin Suriyelinin olduğunu hükümet de bilmiyor. Kayıt altında değil. 7 bin 500 Türk kökenli gençlerimizin bu terör örgütüne katıldığı ifade ediliyor. Bu çocukların hiçbiri geri gelmedi. Patır patır canlı bomba olarak geliyorlar. İvedilikle hükümetin bu öngörüsüz politikadan vazgeçmesi lazımdır. Bu derin stratejik politika değil derin kepazeliktir. İlerleyen dönemlerde olayların hangi boyutta olduğunu bilemeyeceğiz” dedi.

Haber Merkezi