- Asayiş
- 21.04.2025 00:53
Ege Sanayicileri ve İşadamları Derneği İzmir Avrupa Birliği Bilgi Merkezi ve 9 Eylül Üniversitesi Bölgesel Kalkınma Araştırma Merkezi işbirliği ile AB Ekonomisi ve AB Sürecinde Bölgesel Kalkınma toplantısı gerçekleştirildi
NİLGÜN TAZE
1996 yılından beri Ege Sanayicileri ve İşadamları Derneği (ESİAD) bünyesinde faaliyet gösteren, ESİAD İzmir Avrupa Birliği Bilgi Merkezi, Dokuz Eylül Üniversitesi Bölgesel Kalkınma ve İşletme Bilimleri Araştırma ve Uygulama Merkezi (DEÜ BİMER) işbirliğiyle AB Ekonomisi ve AB Sürecinde Bölgesel Kalkınma başlıklı bir toplantı gerçekleştirdi.
Dokuz Eylül Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İktisat Bölümü Öğretim Üyesi Prof.Dr. Yaşar Uysal ve İzmir Kalkınma Ajansı Planlama Programlama ve Koordinasyon Birimi Uzmanı Dr. Saygın Can Oğuzun konuşmacı olarak katıldığı toplantıda AB Ekonomisi ve Bölgesel Kalkınma Politikalarına Bakış ve AB Perspektifinde Türkiye ve İzmir'de Bölgesel Kalkınma konuları ele alındı.
İŞBİRLİĞİ SAVAŞLARI ÖNLÜYOR
Türkiyenin ABye girebilmesinin önünü açacak olan en zorlu sürecin tarım olduğunu ancak hala tarımla ilgili çalışmaların yapılmadığını belirten Prof.Dr. Yaşar Uysal, 50 yıldır Türkiyenin kadrolu aday olarak beklediğini söyledi. Ortak iş paydası olan ülkelerin birbirleri ile ortak çıkarları olduğu için savaşmadıklarını ve bazı vicdanlı insanların savaşları sonlandırabilmek amacı ile bu sistemi kurduklarını ifade eden Uysal, Türkiyenin diğer ülkelere göre daha fazla komşusu olmasına rağmen bu komşuları ile ticaret ağını geliştiremiyor En iyi ortak iş piyasası yakındaki ülkeler ile kurulur ancak biz komşularımızla kavga ediyoruz. Bizim üretim desenimiz Avrupadan ziyade çevremizdeki ülkelerle daha fazla örtüşüyor. Türkiye komşuları ile ekonomik ilişkilerini geliştirmeli ve kolay kolay bozulmayacak ekonomik bir iklim oluşturmak zorunda. Görüldüğü gibi ülkeler arası ekonomik işbirliği savaşları önlüyor dedi.
ZENGİNLER KULÜBÜ
ABnin kurulmasından itibaren sürekli olarak genişlediğini ve bu genişlemenin ortak politik alanları da önemli ölçüde etkilediğini söyleyen Uysal, ABnin 28 ülke olarak 507 milyonluk bir nüfusa sahip olduğunu belirterek, Şu an Almanya, ABnin en kalabalık nüfuslu ülkesi ancak Türkiyenin üyeliği gerçekleşirse bayrağı ülkemiz alacak. Bu aynı zamanda Avrupa Parlamentosunda en fazla milletvekilinin de Türkiyeden olacağı anlamına gelir. Bu nedenle özellikli anlaşmayı dile getirip duruyorlar. 2050 yılında Hindistanın nüfus olarak Çini geçmesi bekleniyor. Bunun anlamı dünya nüfusunun Uzak Doğuda yoğunlaşacağıdır. Amerikanın bu nedenle morali baya bozuk. 3. ülke ise Japonya. Biz zenginler kulübüne üye olmaya çalışıyoruz şeklinde konuştu.
AMAÇ AB STANDARTLARINI YAKALAMAK
Asıl amacın ABne üye olmak yerine AB standartlarını yakalamak olması gerektiğini ifade eden Uysal, şunları söyledi: AB ülkelerinde kişi başına düşen gelir 36 bin dolar bizde ise 10 bin. 10 binlik bir gelirle 36 binlik bir kulübe üye olmak istiyoruz. Elbette bu kulüp bizden zihinsel olarak da oldukça bizden farklı, bu konuda da uyum sağlamak gerekiyor. Kişi başına düşen gelir sıralamasında Türkiye dünyada 76. sırada yer alıyor. Şu an ABye üyeliğimiz yapılmış olsa nüfusun tamamına yakını anında AB ülkelerinde soluğu alır. Neden Suriyeliler kendilerine benzeyen insanların bulunduğu ülkelere gitmek yerine Avrupaya gitmek istiyorlar. Çünkü insan her zaman kendisi için en iyi ve en güvenli olanı ister ifadelerini kullandı.
2025 STRATEJİSİ
İzmir Kalkınma Ajansı Planlama Programlama ve Koordinasyon Birimi Uzmanı Dr. Saygın Can Oğuz ise, 2025 stratejisinin bilgi, eğitim, ekonomi alanlarında akıllı büyümeyi kapsadığını vurgulayarak sürdürülebilir büyümenin kaynakları daha iyi kullanan bir ekonomiyi oluşturacağını söyledi. Oğuz, Her şeyde Ar-Ge, KOBİlerin artırılması, bilgi ve iletişim, istihdam, işgücü hareketliliği, eğitim ve etkin kamu yönetimi AB tarafından bütçe ayrılarak fonlanan alanlar arasına giriyor. Türkiyede kalkınma ajansları çok eski oluşlar değilken dünyada ilk olarak 1933lü yıllarda Amerikada ortaya çıktığı söyleniyor. Ajansların kurulması ile ilgili kanun çıkmadan önce istatistiki bölge birimleri kurularak bölgelere ayrılıyor. Ajanslar bulundukları bölgeyi kalkındırabilecek projeleri detaylı olarak çalışıyor ve bunlar için hangi kaynakların kullanılabileceğini tespit ediyor dedi.