Sayfa Yükleniyor...
12 Eylül darbesi sürecinde ortadan kaybolan Süleyman Cihanı anmak için bir araya gelen İnsan Hakları Derneği İzmir Şubesi üyeleri Konak Meydanında basın açıklaması ve ardından 5 dakikalık oturma eylemi gerçekleştirdi
TANER UYANIKER
Konak Meydanında toplanan İnsan Hakları Derneği (İHD) İzmir Şubesi Üyeleri 12 Eylül darbesi sürecinde ortadan kaybolan Süleyman Cihanı andı. Basın açıklamasını gerçekleştiren İHD sekreteri Caner Canlı şu ifadelerde bulundu: İktidarın hukukun, adaletin ve barışın sınırlarına çekilmesini talep etmeye hakkımız var. Gözaltında kaybedilenlerin akıbetlerinin açıklanması, bu insanlık suçunun sorumlularının ve faillerinin açığa çıkarılarak yargılanması talebiyle bu toprakların en uzun sivil direnişini sürdürüyoruz. Devleti yönetenler, cezasızlık politikasında ısrar ederek bizim hakikat ve adalet arayışımızı yıldırmaya çalışan politikalarda ısrar ediyorlar. Kayıpların sorumlularını ve faillerini, koruyarak, ödüllendirerek insanlık suçlarını teşvik ediyorlar. 13 kişinin öldürülmesi ve kaybedilmesi ile ilgili 13 kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istemiyle yargılanan Ankara Jandarma Bölge Komutanı Tuğgeneral Musa Çitil geçen yıl evrensel hukuka aykırı biçimde beraat etmişti. 3 gün önce de Yüksek Askeri Şura kararı ile tümgeneralliğe terfi etti. Cumhurbaşkanı'nın onayından geçen bu kararı kamuoyuna Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın açıkladı. Bu terfi, barış ve adalet umudumuza vurulmuş ağır bir darbedir. Bu terfi, kaybedenlerin, katledenlerin devletin koruması altında olduğunun ifadesidir. Bu terfi, hakikatin adaletin ve barışının devleti yönetenlerce esir alındığının ifadesidir. Yurttaşlar olarak siyasal iktidardan, insanlık suçu işleyenlerin yargılanarak cezalandırılmalarını istemeye hakkımız var. Barış içinde yaşamamızı sağlamasını talep etmeye hakkımız var. İktidarın hukukun, adaletin ve barışın sınırlarına çekilmesini talep etmeye hakkımız var. Bu haklarımız için mücadele etmekten vazgeçmeyeceğiz.
SÜLEYMAN CİHAN ÖĞRETMENDİ
Bu haftaki Kayıp eylemimizde Süleyman Cihan'ı unutmadık demek için buluştuk diyen Canlı, 31 yaşındaki 2 çocuk babası Süleyman Cihan öğretmendi.12 Eylül karanlığında sol bir örgütün yöneticisi olduğu iddiasıyla aranıyordu. Süleyman Cihan 29 Temmuz 1981 tarihinde akşama doğru Edirne'den İstanbul'a gelmek üzere yolcu otobüsüne bindi. Yapılan ihbar sonucunda bindiği otobüs İstanbula yaklaştığı sırada sivil bir ekip tarafından önü kesilerek durduruldu. Süleyman Cihan gözaltına alındı. Durumdan haberdar olan aile ve avukatların tüm başvuruları sonuçsuz kaldı. Süleyman Cihanın gözaltına alındığı, gözaltına alma kararını veren Askeri Savcı Erdoğan Savaşeri ve gözaltında tutulduğu İstanbul Emniyet Müdürlüğü tarafından reddedildi. Ailenin 85 gün süren ısrarlı arayışı sonunda Süleyman Cihanın ağır işkence sonucunda öldürüldüğü, kimliği belli olduğu halde meçhul kişi olarak kimsesizler mezarlığına defnedildiği gerçeği açığa çıktı şeklinde konuştu.
DAVA ZAMAN AŞIMINA UĞRADI
Süleyman Cihanın öldürülmesi ile ilgili olarak Mehmet Ağar ve İbrahim Şahin'in de imzası bulunan sahte bir belge düzenlendiğini iddia eden Canlı, belgede Süleyman Cihanın yer göstermeye götürüldüğü apartmanın 6. katından atlayarak intihar ettiğinin yazıldığını söyledi. Canlı, Gerçek ise Süleymanın işkence sonucu öldürülmüş bedeninin uzun zamandır kimsenin yaşamadığı bir evin penceresinden polisler tarafından atıldığıydı. Yapılan otopside de bulgular bunu gösteriyordu. Nitekim olaydan 31 yıl sonra ailenin talebi üzerine İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı başkanlığında Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı tarafından hazırlanan bilimsel mütalaada Süleyman Cihanın binanın altıncı katından atılmadan önce işkence edilerek öldürüldüğü sonucuna varıldı. Bu rapor sonucunda aile 12 Eylül davasına müdahil oldu. 34 yıl kesintisiz süren hukuksuzluk sonucunda dava 23 Şubat 2015 tarihinde zamanaşımı nedeniyle şüpheliler hakkında kamu adına kovuşturmaya yer olmadığı kararı ile sonuçlandı. Süleyman Cihanın işkence ederek öldürüp, bedenini kaybetmek isteyenleri, bu insanlık suçunu azmettirenleri, karar verenleri, suçun ortaya çıkmasını önlemek için delilleri karartanları, kovuşturmayı önleyerek hakikati ve adaleti engelleyenleri biliyoruz. Milli Güvenlik Konseyi üyeleri başta olmak üzere İstanbul Sıkı Yönetim Komutanı Orgeneral Necdet Üruğ, Sıkıyönetim Müşaviri Hakim Albay Durmuş Akşen, İstanbul Emniyet Müdürlüğü 1. Şube Müdürü Tayar Sever, İstanbul Emniyet Müdürlüğü 2. Şube Müdürü Mehmet Ağar, Sıkıyönetim Savcısı Erdoğan Savaşeri, Adli Tıp Kurumu Başkanı Şemsi Gök, Polis Memuru İbrahim Şahin, içinde Bayram Kartal ve Mehmet Yetiş'in de yer aldığı işkence timi Süleyman Cihanın katledilmesinden, kaybedilmesinden sorumludur. Biz insan hakları savunucuları olarak diyoruz ki; İşkence suçu insanlığa karşı işlenen bir suçtur. İnsanlığa karşı işlenen suçlarda zaman aşımı olmaz. Siz yetkililer kendi hukukunuza göre davayı kapattınız. Ancak insanlığın vicdanında bu dava kapanmamıştır. Sorumlular yargılanmadan, 12 Eylül'le gerçek anlamda hesaplaşılmadan Süleyman Cihan dosyası bizim için kapanmayacak dedi.
Haber Merkezi