Tarihi handa plak evi

45’lik Plak Evi, müzikseverlerin keyifle ziyaret edebilecekleri ve merakla plaklara göz atarken aynı zamanda müzik muhabbetleri edebilecekleri bir mekan. Fotoğraf sanatçısı Birol Üzmez’e ait olan plak evinin sunduğu en güzel fırsat ise plakların satın almadan önce dinlenebilmesi


  • Oluşturulma Tarihi : 28.08.2015 07:00
  • Güncelleme Tarihi : 28.08.2015 07:00
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
Tarihi handa plak evi

E. ÇAĞLA GENİŞ

Uzun dönem belgesel fotoğrafçılığı ile ilgilenen Birol Üzmez, 14 yaşından beri plaklara ilgisi olduğunu ve müziğin içinde bir yaşam sürdüğünü ifade etti. Kendini tanıtarak plağa olan ilgisini anlatan Üzmez, “Düzce’ye bağlı Akçakoca’da doğdum ve Zonguldak’ta büyüdüm. 1993 yılından bu yana İzmir’de yaşıyorum. Bir süre ağırlıklı olarak fotoğrafla ilgilendim. Sonra bir şeyler yapmaya karar verdim ve ne olabilir diye düşünürken gençlik hayalim olan plakçılıkta karar kıldım. Bundan 4-5 yıl önce plaklar yeniden gözde olmaya ve gündeme gelmeye başlamıştı. Kendi kendime bu işi yapabilir miyim diye sordum. Tabi ki birikim ve altyapı olarak donanımım vardı. Başlangıç olarak kendi koleksiyonumdaki plaklar sermayem oldu ve arkadaşlarım da beni cesaretlendirdi. Böylelikle 45’lik Plak Evi’ni açmaya karar verdim” diyerek müziği çok sevdiğini ve müziğin bir takım şeyleri protesto etmede her zaman öncü olabildiğini ekledi. Şu an plak koleksiyonu yapmadığını fakat eline çok özel plaklar geçtiğinde satmaya kıyamadığını söyleyen Üzmez, “Dükkanda sattığım ayrıca gelecek kuşaklar ve 4 yaşındaki kızım Ada için sakladığım, satmaya kıyamadığım plaklar var. Bazen çok özel plaklar elime geçiyor. Daha sonra bulamayacağım türden plaklar... Onları kesinlikle satmıyorum. Burada sürekli bir devir daim söz konusu” ifadelerini kullanarak dükkanında yaklaşık 3 bine yakın plak olduğunu belirtti.

“KENDİNE AİT DOKUSU VAR”

Üzmez, 45’lik Plak Evi’nin tarihi Mirkelam Han’da olmasını kendine ait hoş bir ruhu olması sebebiyle tercih etmiş. Üzmez, “Önceden fotoğraf çalışmalarım sırasında arkadaşlarımla geliyordum. O gidip gelmelerimiz sırasında burayı keşfettim ve çok sevdim. Eğer bir şey yapacaksam burada bir yer olmalı dedim. Gözlerden uzak unutulmuş ve eski bir han. Atmosferi çok güzeldi ve kendine ait bir dokusu vardı. İçinde bulunduğumuz dükkan uzun süre kapalı kalmış ve mal sahibi burayı 25 yıl önce kendisi için açmış. Fakat iş yapmayınca dükkanı kapatmış. 25 yıl kapalı kalmış. Buraya gelip kepenkleri kaldırdığımda şu an gördüğünüz her şey benim için yıllar öncesinden hazırlanmış gibiydi. Ahşap masa, sandalye, raflar, vitrin… Sanki hepsi benim için yapılmıştı. O yüzden burayı seviyorum” diyerek dükkanın nostaljik havasından çok etkilendiğini söyledi.

“MERAKLI BİR KİTLE OLUŞTU”

Türkçe plak bulmakta zorlandığına dikkat çeken Üzmez, bunun sebebini ülkemizde çok az sayıda plak basılmasına bağlıyor. Üzmez, bazı popüler filmlerin meraklı bir kitle oluştuğunu fakat bu kitlenin bilinçli bir dinleyici olmadığından bahsederek şu sözlerle eleştiriyor: “Mesela Frank Sinatra, The Beatles gibi isimlerin dünyanın her yerinde plakları basılmış. Ama bizim sanatçılarımızın plakları başka ülkelerde basılmadığı için Türkçe plak bulmak çok zorlaştı. Artık plakların değerlenmesiyle beraber insanlar ellerindeki plakları satmak istemiyor. Satmak isteyen de çok yüksek fiyatlar söylüyor. Dolayısıyla piyasa sıkışmış durumda.1980’lere doğru kaset furyası başlayınca plaklar raflardan çekildi. Issız Adam filmiyle plak satışı patladı ve meraklı bir kitle oluştu. Fakat bu gerçeği yansıtmayan bir kitleydi. Oradaki şarkıları herkes aramaya başladı ama o bilinçli bir plak dinleyici kitlesi oluşturmadı. Sadece insanlar filme gitti ve o şarkının olduğu plağı almak istedi. Ayla Dikmen’in diğer şarkılarıyla ilgilenmediler.”

 

“ORTADA KALİTESİZ BİR SES DOLAŞMAYA BAŞLADI”

Dinleyicilerin istediği müziği internetten indirmesiyle müzik ve ses kalitesinin bozulduğu yorumunu yapan Üzmez, “Ortada kalitesiz bir ses dolaşmaya başladı. Ve iyi müzikten hoşlanan kitleler bundan sıkılarak kendilerini birden 1970’lerde buldular. O dönem içerisinde üretilen müzik dünyaya şu an yetiyor. Orada çok şey var... Savaş karşıtı gösteriler ve müzikler, kurulu düzene karşı çıkılması, yönetimi eleştirilen şarkılar…” ifadelerini kullanarak eskiye duyulan özlemi dile getirdi. Üzmez, plak dinleyen kitlenin genelde gençler ve orta yaş mensubu müzikseverler olduğunu da sözlerine ekledi. Plak evinden alışveriş yapanların genelde erkek müşteriler olduğunu belirter Üzmez, “Kadınlar evlerde çok fazla eşya ve yayıntı istemiyor. Pikaplar, amfi, hoparlör, plak… Bunlar büyük cihazlar olduğu için bir odanın neredeyse yarısını kaplıyor. Kadınlar bundan rahatsız ve erkek müşterilerimi hep kollarından tutup çekiyorlar. Gereksiz ve değersiz görüyorlar” dedi.

“MÜZİĞİN FOTOĞRAFINI ÇEKİYORSUN ASLINDA”

Uzun yıllar fotoğrafla iç içe bir hayat süren Üzmez, aslında fotoğraf ve müziğin bir arada olduğunu belirtti. Üzmez, “Müzik öyle bir şey ki insanı çok etkiler. Bir parça çalar duyarsın ve seni çocukluğuna götürür. Eskiden bir kız arkadaşınla dans etmişsindir bir şarkı seni alır ve oraya götürür. Birçok şeyi çağrıştırır müzik. Şarkılar dünyayı değiştirebilir. Benim yaşantımda müzik hep oldu. Eskiden hep kulaklığı takar ve fotoğraf çekmeye çıkardım. O müzik sana bir şeyler çağrıştırdığı ve ruh halini şekillendirdiği için çektiğin fotoğraflara da etkisi oluyor. Belki sen orada müziğin fotoğrafını çekiyorsun aslında. Benim fotoğraflarımı aslında müzik şekillendiriyor. Plak kapakları mesela her kapak bir fotoğraftır. Bazen fotoğraf müziği bazen de müzik fotoğrafı besler” diyerek müziği fotoğraftan ayıramadığını söyledi.  Üzmez, nostalji özlemi duyan ve pikaptan çalan temiz sesli müziği dinleyerek plakları karıştırmak isteyen herkesi 45’lik Plak Evi’ne davet etti.

Haber Merkezi