Adalette yeni tehdit: Deepfake videolar mahkeme süreçlerini çıkmaza sürüklüyor

ABD mahkemeleri deepfake delillerle çalkalanıyor. Hakimler, sahte görüntü ve seslerin adalet sistemini nasıl tehdit ettiğini tartışıyor. Peki gerçek ile illüzyon nasıl ayırt edilecek?

  • Oluşturulma Tarihi :
  • Güncelleme Tarihi :
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
Adalette yeni tehdit: Deepfake videolar mahkeme süreçlerini çıkmaza sürüklüyor haberinin görseli

Teknolojinin gelişimi hukuk sistemini kolaylaştırması beklenirken, yapay zeka (AI) devrimi mahkeme salonlarında beklenmedik bir kaosa kapı araladı. ABD genelinde hakimler ve hukukçular, gerçeğinden ayırt edilmesi neredeyse imkansız olan yapay zeka üretimi görüntü, video ve ses kayıtlarının (Deepfake) delil olarak sunulması karşısında çaresiz kalma riskiyle yüzleşiyor.

Kaliforniya'dan Louisiana'ya kadar pek çok eyalette yargıçlar, dijital manipülasyonun adaletin temelini sarsabileceği konusunda hemfikir: "Gördüğümüze ve duyduğumuza artık inanamıyoruz."

İLK EMSAL: ALAMEDA DAVASI VE "GLİTCH" ELE VERDİ

Bu endişenin somutlaştığı en çarpıcı örnek yakın zamanda Kaliforniya, Alameda County Yüksek Mahkemesi’nde yaşandı. Sıradan görünen bir konut tahliyesi davası, hukuk tarihine geçecek bir teknolojik sahteciliğe sahne oldu.

Davaya bakan Hâkim Victoria Kolakowski, kendisine sunulan ve davanın seyrini değiştirebilecek nitelikteki bir video kaydını incelerken anormallikler fark etti. Tanığın yüz mimikleri ile çıkan ses arasında milisaniyelik uyumsuzluklar ve doğal olmayan "dijital bozulmalar" tespit eden Kolakowski, videonun Deepfake teknolojisiyle üretildiğine hükmetti.

Bu tespit, adaleti yanıltma girişimini boşa çıkardı. Hâkim Kolakowski, 9 Eylül’de davayı reddederek sahte delili dosyadan çıkardı. Davacı tarafın 6 Kasım’da yaptığı yeniden değerlendirme talebi de mahkemece kesin bir dille geri çevrildi. Kolakowski’ye göre bu vaka münferit bir olay değil; çok daha büyük, organize ve tespiti zor bir dalganın ilk habercisi.

YARGIÇLARIN KABUSU: "MASUM BİRİNİN HAYATINI KARARTABİLİRİZ"

Deepfake teknolojisinin demokratize olması ve herkesin erişimine açılması, yargıçları büyük bir vicdani yükün altına sokuyor. Minnesota 10. Yargı Bölgesi Hâkimi Stoney Hiljus, meslektaşları arasında yayılan korkuyu şu sözlerle özetliyor:

"Hâkimler olarak en büyük korkumuz, gerçekliğinden emin olamadığımız, aslında hiç var olmamış bir delile dayanarak insanların hayatını geri dönülmez şekilde etkileyecek kararlar vermektir. Bu, adaletin iflası demektir."

"EŞİM BİLE BENİ SAHTE SESİMLE İHBAR EDEBİLİR"

Tehdidin boyutunu en çarpıcı örnekle anlatan isim ise Louisiana Beşinci Temyiz Mahkemesi Hâkimi Scott Schlegel oldu. Schlegel, ses klonlama teknolojisinin ne kadar tehlikeli bir boyuta ulaştığını kendi ailesi üzerinden verdiği bir örnekle açıkladı:

"Eşim, 30 yıldır benim sesimin her tonunu, her vurgusunu biliyor ve elinde sayısız kaydım var. Bugün, sadece 10 saniyelik bir ses örneğimi kullanarak yapay zekaya tehdit içeren sahte bir kayıt ürettirebilir. Bu kaydı herhangi bir mahkemeye götürdüğünde, bir hâkimin bu 'sahte' delile dayanarak hakkımda koruma kararı çıkarması işten bile değil."

Kaliforniya Santa Clara Yüksek Mahkemesi Hâkimi Erica Yew ise buzdağının görünmeyen kısmına dikkat çekiyor. Yew, deepfake delillerin tespit edilenden çok daha sık kullanıldığını, ancak mahkemelerde bu tür sahteciliklerin raporlandığı merkezi bir kayıt sistemi olmadığı için sorunun büyüklüğünün tam olarak ölçülemediğini belirtiyor.

HUKUK SİSTEMİNDE YENİ DOKTRİN: "GÜVENME VE DOĞRULA"

Yapay zeka tehdidi, hukukçuları ve teknoloji uzmanlarını yeni savunma mekanizmaları geliştirmeye itiyor. Ulusal Eyalet Mahkemeleri Merkezi ve Thomson Reuters Enstitüsü, hâkimlerin sahte delilleri ayırt edebilmesi için acil bir rehber yayınladı.

Bu rehber, dijital deliller karşısında hâkimlerin sorması gereken 4 kritik soruyu öne çıkarıyor:

Kaynağın Orijinalliği: Delil ilk olarak nerede ve nasıl oluşturuldu?

Zincirleme Gözetim: Delile kimler erişti ve kimlerin elinden geçti?

Dijital Parmak İzi: Dosya üzerinde herhangi bir değişiklik yapıldı mı? Metadata verileri ne söylüyor?

Çapraz Doğrulama: Bu görüntüyü veya sesi destekleyen, bağımsız ek kanıtlar var mı?

SİSTEM HAZIR MI? WASHİNGTON'DAN "YETERSİZ" ÖNLEMLER

Sahadaki bu paniğe rağmen, üst yargı mercilerinin tepkisi tartışma yaratıyor. Bazı hukukçular, mevcut delil kurallarının yapay zeka çağı için "arkaik" kaldığını ve özel yasal düzenlemeler gerektiğini savunuyor. Ancak ABD Yargı Konferansı, Mayıs ayında sunulan reform önerilerini reddederek, mevcut kuralların yeterli olduğu görüşünü benimsedi.

Bu duruma karşı yerel yönetimler kendi çözümlerini üretiyor. Louisiana eyaleti, avukatlara müvekkillerinin sunduğu delillerin kökenini ve üretim yöntemini araştırma yükümlülüğü getiren yasayı bu yıl yürürlüğe koydu. Uzmanlar, artık "Güven ama doğrula" döneminin bittiğini, "Güvenme ve doğrula" döneminin başladığını vurguluyor.

GELECEĞİN SAVAŞI: METADATA VE İNSAN UZMANLIĞI

Dijital delil uzmanı Daniel Garrie, yapay zeka ile mücadelenin sadece yazılımlarla yapılamayacağını belirtiyor. Geleceğin mahkemelerinde; dosyanın üretim tarihi, cihaz modeli, düzenleme geçmişi gibi "görünmeyen veri katmanları" (metadata), en az tanık ifadeleri kadar önemli hale gelecek.

Ancak Garrie uyarıyor: "Teknoloji tek başına yeterli değil. İnsan uzmanlığı, sezgisi ve teknik analizin birleşimi, yargı sisteminin çöküşünü önleyecek tek bariyerdir."

Yapay zeka, gerçeği bükme yeteneğiyle mahkeme kapılarını zorlarken, adalet sistemi tarihindeki en zorlu sınavla karşı karşıya: Neyin gerçek, neyin illüzyon olduğuna kim, nasıl karar verecek?

Kaynak : HABER MERKEZİ

Okumaya Devam Et

Aşağı kaydırmaya devam edebilir veya ilgi alanınıza göre seçim yapabilirsiniz.