Sayfa Yükleniyor...
Geçtiğimiz haftalarda Karşıyaka Belediyesi Sergi Salonunda sergi açan, Ressam Mehmet Bilgen'in resim ile tanışması çocuk yaşlara dayanıyor. Ailesinin yönlendirmesi ile öğretmen olan bilgen 50'li yaşlardan sonra resim ile tekrar buluşuyor
ONURHAN ALPAGUT
Bireysel olarak ressamlık yapan Mehmet Bilgen'in resim ile alakası çocuklu yaşlara dayanıyor. Uzun yıllardır boyalar ile haşır neşir olduğunu söyleyen Mehmet Bilgen, çocuk yıllarda ailesi tarafından öğretmeliğe yönlendirilmiş ve resim içerisinde her zaman bir ukde olarak kalmış. 50'li yaşlardan sonra 10 yıl süreyle profesyonellerden eğitim alan Bilgen, şimdi kendisi bir profesyonel.
ÇOCUKLUĞUM KÖYDE GEÇTİ
Resimle olan hikayesini gazetemize anlatan Bilgen, Çocukluğum köyde geçti. Köy okullarında yaptığım resimler öğretmenlerin dikkatini çekti. Okullarda yaptığım resimler yüksek dereceler elde etti. Bunun üzerine öğretmenlerim ÇAPA'ya başvurmamı söylediler. Fakat velimi bir türlü ikna edemedim. Her zaman resim içimde bir ukde olarak kaldı. Diğer derslerim yüksek olduğundan dolayı farklı dallara ailem tarafından yönlendirildim. Fen fakültesini bitirdikten sonra Türkiye coğrafyasının farklı yerlerinde öğretmenlik yaptım. 1980 yılında İzmir'e geldim. 1980'den bu yana Karşıyaka'da yaşıyorum. Burada emekli oldum. Resme olan tutkumdan dolayı geçmişteki açığımı kapatmak için hocalardan ders aldım. 10 yıla yakın resim üzerine sürekli eğitim aldım. Eğitim alırken de kendi tarzımı oluşturmak için epey bir çaba sarf ettim. Doğaya olan tutkumdan manzara resimlerine yöneldim. Dünyaya olan bakış açım değişti, doğaya tutkum arttı. Resim yapmamın dışında, doğadaki taş ve benzeri materyalleri değerlendirerek farklı sanat eserleri de ürettim. Bunları yaptıkça çevremdeki dostlarım bana destek oldu. Sanat yönünde olumlu bir teşvik aldım. Bu tür eserlerimi çoğalttım. Son dönemde daha çok çalışmalarımı kabuk ve taş üzerine yoğunlaştırdım dedi.
EMEKLİLİKTEN SONRA GELEN PROFESYONELLİK
Sanata profesyonel olarak başlangıcının meslekten emekli olmasının ardından gerçekleştiğini ifade eden Bilgen, Tutkum zaten vardı. Emekli olduktan sonra kendimi bir boşlukta hissettim. Zaten emekli olmadan önceki dönemimde bazı çalışmalarım vardı. Tüm bu çalışmalarım başkaları tarafından kapışıldı. Bunun arkasından bende bir sanata küskünlük oluştu. Kahve yaşamım yoktur. Bu yüzden boşluğu sanat ile doldurmayı tercih ettim. Eskiden beri zaten resim içimde ukdeydi. Aldığım eğitimler sonucu eksikliğimi hızlıca tamamlayınca bu işi profesyonel olarak yapmaya başladım. Başlangıçta hobi olarak başladığım iş benim yaşama biçimim oldu. Resim olarak başladım heykel, taş çalışmaları ve müzik çalışmaları ile devam ettim. Ama her zaman resim benim için öncelik oldu diye konuştu.
GENELLİKLE DOĞA ÜZERİNE ÇALIŞIYORUM
Resim tarzı hakkında bilgilendirmelerde bulunan Bilgen, Daha çok manzara üzerine çalışıyorum. Ancak istek olduğu takdirde portre de yapıyorum. Ancak genel olarak doğa üzerine çalıştığımı söyleyebilirim. Atlar, benim için özgürlüğü ve gücü temsil ediyor. Belki de köy kökenli olduğum için hayvan figürleri çiziyorum. Köy yaşamını anlatan resimler çizdiğim de oluyor. Deneme boyutlu olarak değişik figürleri de çalıştığım oldu şeklinde konuştu.
SANATA GİDEN YOL EKONOMİK REFAHTAN GEÇİYOR
Resim sanatına yeterince ilgi gösterilmediğinden yakınan Bilgen, Gittiğim yerlerde aradığım ilk yerler müzeler. Avrupa'da çok sayıda olan müze sayısı ne yazık ki Türkiye'de yeterli değil. Belki de ekonomik yönden sıkıntı yaşamamız bu konuda etken. Birazda kültür bu konuda etken. Ülkede asgari ücreti düşük tutarsanız, insanların sanata ilgisi ne kadar olur? İlgisi varsa da ne kadar yaklaşabilir. Sanat biraz da yaşam kalitesi ile alakalı bir olay. Bu durum açık ve net. İnsanlar doyuma ulaşırsa seçiciliğe başlarlar. Doyuma ulaşmadan önce sadece yaşama kaygısı çeker. Şu anda Türkiye'de bana göre maaşların ve gelir düzeyinin düşük olması sanatın rağbet görmemesinin en büyük sebebi" açıklamasında bulundu.
BU BİR KÜLTÜR MESELESİ
Sanatı tabana nasıl yayarız sorusunu kendisine sorduğumuzda ise Bilgen'in verdiği cevap: Ben köy öğretmenliği de yaptım. Orada yaptığım çalışmalar da kapış kapış satıldı. Sanat, bir kültürdür. Yaşam biçiminin yükseltilmesi ile alakalı bir olay. İşçinin ekonomik düzeyi ve kültür düzeyi yükselirse ancak sanat tabana yayılabilir. Yoksa herkesin sanata ilgisi vardır şeklinde oldu.
Haber Merkezi