Çocuğun en büyük ihtiyacı sevgidir

Ülkü Ortaokulu Müdürü Tuğba Yurdael sevgi ve ilginin insanoğlunun en temel ihtiyacı olduğunu belirterek çocuğun yemek, içmek gibi fizyolojik ihtiyaçlarının yanı sıra sevgi ve ilgi gibi psikolojik ihtiyaçlarının da karşılanması gerektiğini söyledi


  • Oluşturulma Tarihi : 11.01.2016 08:52
  • Güncelleme Tarihi : 11.01.2016 08:52
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
Çocuğun en büyük ihtiyacı sevgidir

NİLGÜN TAZE

Türk Milli Eğitimi’nin genel amaçları ve ilkeleri doğrultusunda, her öğrencinin başarısını ayrı ayrı değerlendirerek ulaşabileceği en üst seviyeye ulaştırmak için çalışan Ülkü Ortaokulu, mezunlarının öğrencisi olmaktan gurur ve mutluluk duyacakları bir kurum olmak için çalışıyor.

Öğrencilerinin toplumda tavır ve bilgileriyle kendilerini kanıtlayacaklarına inandıklarını belirten Ülkü Ortaokulu Müdürü Tuğba Yurdael, çocukların okulda edindikleri bilgi ve becerilerin toplumun her kesimini etkileyecek ve yön verecek seviyede olduğunu söyledi. Yurdael, “İnanıyoruz ki yaptığımız çalışmalar ile tüm okullara örnek olacağız. Okulumuz ilçe okullarında Başarıyı Artırma Projesi (OBAP) komisyonunda yer almaktadır. OBAP kapsamında, okullarda başarısızlığın nedenlerinin tespit edilmesi ve çözüme kavuşturulması, sınavların ortak ölçme ve değerlendirmesinin yapılması, 8. sınıf ortak sınavlarında kazanımların öğrenciler tarafından ne kadarının elde edilip edilmediğinin izlenmesi, değerler eğitimi konusunda öğrencilerin eğitilmesi, öğrencilerin birbirlerinin fikirlerinden yararlanmaları için bir araya getirilmesinin sağlanması, ilçe genelinde zümre çalışmalarının ortak bir anlayışla yürütülmesi, başarının ödüllendirilmesi, görsel ve teknolojik gelişmelerden faydalanılarak daha çok öğretmen, öğrenci ve veliye ulaşılması hedeflerini sağlayacak faaliyetler plânlanmaktadır” dedi.

“TEMEL İHTİYAÇ SEVGİDİR”

Proje ile Karabağlar İlçesi genelinde başarıyı artırma yönünde insani değerlere sahip çıkarak İlçe Kaymakamı Mehmet Sadık Tunç ile birlikte İlçe Millî Eğitim Müdürlüğü, okullar, öğretmenler, veliler ve öğrencilerin aynı hedef etrafında odaklandıklarını ifade eden Yurdael, işbirliği içinde hareket ederek, birlikte başarma duygusunu yaşamayı hedeflediklerini açıkladı. Sevginin çocuğun vazgeçilmez temel ihtiyacı olduğunu belirten Yurdael, “Sevgi ve ilgi insanoğlunun en temel ihtiyacı olagelmiştir. Aciz bir varlık olarak dünyaya gelen bebek anne-babasının ilgisine ve sevgisine ihtiyaç duyar. Çocuğun yemek içmek gibi fizyolojik ihtiyaçları olduğu gibi sevgi ve ilgi gibi psikolojik ihtiyaçları da vardır. Çocuk dünyaya gelişinden okul çağına gelene kadar yukarıda belirttiğimiz ihtiyaçları az ya da çok karşılanmış durumdadır. Bu ihtiyaçların az karşılanması kadar çok karşılanması da okul çağında çocukta bazı sıkıntılar yaratır. Örneğin çok aşırı ilgi ve sevgiyle büyüyen çocuk okul ortamında aynı ilgi ve sevgiyi göremediği zaman değersizlik duygusu yaşayabilir” ifadelerini kullandı.

“ESAS OLAN DENGEDİR”

Yeterli ilgi ve sevgi görmemiş çocukların sevgi açlığını okulda karşılamaya çalıştığını belirten Yurdael, çocukların sevgi ihtiyaçları karşılanmadığında değersizlik duygularının açığa çıktığını ifade ederek, “Her çocuk kendisini fark ettirmek, var olduğunu hatırlatmak ve ilgiyi üzerine çekmek amacıyla dikkat çekici bazı davranışlarda bulunur. İlgi görmek aynı zamanda sevildiğimiz anlamına da gelebilir. Aile içerisinde her davranışı onaylanmış bir çocuk okul ortamında da sürekli onay bekler. Aynı onayı göremeyen çocuk sevilmediğini düşünebilir ve kendisini mutsuz hissedebilir. Çocuklarımızı koşulsuz olarak sevmek çok önemlidir. Karşılıksız şekilde sevildiğini hisseden çocuk sürekli dikkat çekmesinin gerekli olmadığını farkeder ve daha sağlıklı bir benlik oluşturur” şeklinde konuştu.

KİŞİLİK OLUŞTURAN EĞİTİM SİSTEMİ

Ailede sevgi ve ilgi görmeyen çocukların okulda davranış sorunları, öğretmenleri ve arkadaşlarıyla ise iletişimsizlik yaşayabileceğini açıklayan Yurdael, okul rehberlik servislerinin öncelikle aile eğitimine önem verdiklerini söyledi. Yurdael, “Okul rehberlik servisimiz seminerler düzenler, aile ziyaretleri yaparak çocuğun yaşadığı yakın çevreyi tanır ve ona göre stratejiler belirler. Okul içende ise bu tür çocuklarla, kişilik gelişimine katkıda bulunacak ve benlik saygısını arttıracak çalışmalar yapar. Sınıf öğretmenleri ve branş öğretmenleri ile işbirliği yaparak yetenekli oldukları alanları belirleyerek o alanlarda gelişmelerinin önünü açar. Kendisine güvenen ve her ortamda kendisini ifade edebilen bireyler olmaları için okul içindeki etkinliklerde görev ve sorumluluklar almalarını sağlar. Başarılı oldukları alanlarda teşvik ve takdir ederek fark edildiklerini, önemsendiklerini hissettirirler” açıklamasını yaptı.

“MUTLU AİLE MUTLU TOPLUM DEMEKTİR”

Ailelerin çocuklarını yetiştirirken yeteri kadar ilgi ve sevgi göstermeleri gerektiğinin altını çizen Yurdael, velilerin hayatı kendi evlerinden oluşan bir fanus olarak görmemeleri gerektiğini söyleyerek, “Aileler, çocukların büyüdükçe aile dışına çevreye açılacağını ve kendi ayakları üzerinde durmak zorunda kalacaklarını unutmamalıdırlar. Ailede vereceğimiz ilgi ve sevginin dozu onların hayattaki başarılarının temelini oluşturacaktır. Bu nedenle anne-babalar yerinde, zamanında, dozunda ve karşılıksız sevgilerini göstermekten ve ifade etmekten çekinmemelidirler. İlgi göstermek sadece temel ihtiyaçlarını karşılamak, harçlığını vermekle sınırlı kalmayarak onlara zaman ayırmalı, birlikte etkinlikler yapmalı ve bu sayede kendilerini değerli hissetmelerini sağlamalıdırlar. Hatırlamalıyız ki mutlu ve değerli çocuk, mutlu ve değerli aile, mutlu ve değerli toplum demektir” dedi.

ÜLKÜ ORTAOKULU TARİHÇESİ

Okulumuz, Dünya Bankası’nın projesiyle Bakanlığımız tarafından yaptırılmış olup 1999 yılında eğitim öğretime açılmıştır. 1999-2000 yılında 10 şubede 233 öğrenci ile hizmete başlamıştır. Adını Mustafa Kemal Atatürk'ün manevi kızı Ülkü ADATEPE'den almıştır.

2001-2002 yılında anasınıfı açılmış ve 18 öğrenci ile öğretime başlamıştır. Okulun mevcudu 2002-2003 yılında 890 kişiye ulaşmış, gelen yoğun talep üzerine valilik oluru ile ikili öğretime geçmiştir.

2002-2003 öğretim yılında okulumuz bünyesinde Özel Eğitim Sınıfı açılarak engelli öğrencilere okul ortamında eğitim imkanı sunulmuştur. 2006-2007 öğretim yılında da talep üzerine ikinci Özel Eğitim şubesi açılmıştır. 2009-2010 öğretim yılında kaynaştırma öğrencilerine hizmet vermek amacıyla Destek Eğitim Odası açılmıştır.

2015-2016 eğitim öğretim yılında okulumuz 720 öğrencisi ve 44 eğitim personeli ile hizmet vermektedir.

OKUL MÜDÜRÜ TUĞBA YURDAEL

15.07.1972 tarihinde İzmir´de doğdu. Karataş Lisesi’ni bitirdikten sonra Dokuz Eylül Üniversitesi İngilizce İşletme Bölümünü (1994) bitirdi. DEÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde Yüksek Lisansını tamamladı. (2003) Okan Üniversitesi Sosyal Bilimler Eğitim Yönetimi Yüksek Lisansını tamamladı. (2015). Anadolu Üniversitesi Kamu Yönetimi Bölümü’nde 4. sınıf öğrencisidir. İzmir’in Konak, Kiraz, Beydağ, Ödemiş, Urla ilçelerinde görev yaptıktan sonra 2014 yılında okulumuzdaki görevine başlamıştır. Orta derecede İtalyanca ve iyi derecede İngilizce bilmektedir.

-Atatürk’ün öğrenim hayatı ile ilgili anılar;

Şemsi Efendi okuluna giderken bana giydirdikleri şalvarın üzerine sardıkları kuşak beni ne kadar çok sinirlendirirdi bilemezsiniz. Ne zaman ki Askeri Rüştiye okuluna girip, okulun resmi üniformasını giydim, işte o zaman adeta benliğime hakim olmuşum gibi bana bir his geldi.

-Ortaokul’da en çok matematiğe ilgi duydum.

Az zamanda bize bu dersi veren öğretmen kadar, belki de daha çok bilgi sahibi oldum. Derslerin üstünde işlerle ilgileniyordum. Yazılı sorular yazıyordum, matematik öğretmeni de yazılı olarak cevap veriyordu.

Öğretmenimin ismi Mustafa idi. Bir gün bana dedi ki; “Oğlum, senin de ismin Mustafa benim de. Bu böyle olmayacak. Arada bir fark bulunmalı, bundan sonra senin adın Mustafa Kemal olsun!”O zamandan beri adım gerçekten Mustafa Kemal kaldı. Öğretmen sert bir adamdı. Sınıfta birinci, ikinci tanımıyordu. Bir gün bize: “Aranızda kimler kendine güveniyorsa kalksınlar onları çalıştırma danışmanı yapacağım” dedi. Öncelikle duraksadım. Ayağa öyleleri kalktı ki ben kalkmamayı yeğledim. Bunlardan birinin danışmanlığı altına girdim. Görüşmenin sonunda dayanma gücüm son noktaya geldi. Ayağa kalkarak; “Ben bundan iyi yaparım” dedim. Bunun üzerine öğretmen beni çalıştırma danışmanı yaptı. Eski danışmanı benim danışmanlığım altına verdi.

-Manastır Askeri Lisesi’ni bitirip Harp Okulu’na geçişi

Askeri ortaokulu bitirdiğim zaman merakım oldukça ileri gitmişti. Manastır Askeri Lisesi’nde matematik pek kolay geldi. Bununla uğraşmayı sürdürdüm. Ancak Fransızca’da geri idim. Öğretmen benimle çok uğraşmıyor, acı uyarılarda bulunuyordu. Bu uyarılar benim çok gücüme gitti. İlk ev izni zamanında çözüm aradım. İki, üç ay gizlice Frerler Okulu’nun özel sınıfına devam ettim. Böylece okul derslerine oranla fazla derecede Fransızca öğrendim.O zamana kadar edebiyatla çok ilişkim yoktu. Merhum Ömer Naci, Bursa Lisesi’nden kovulmuş, bizim sınıfa gelmişti. Daha o zaman şairdi. Benden okuyacak kitap istedi. Bütün kitaplarımı gösterdim. Hiçbirini beğenmedi. Bir arkadaşın kitaplarımdan hiçbirini beğenmemesi gücüme gitti. Şiir ve edebiyat diye bir şey olduğunu o zaman öğrendim. Ona çalışmaya başladım. Şiir bana cazip göründü. Ancak ‘yazı öğretmeni’ diye yeni gelen bir kişi, bana şiirle uğraşmayı yasakladı. “Bu meşgale biçimi seni askerlikten uzaklaştırır” dedi. Bununla birlikte güzel yazı yazma isteği bende kalıcı oldu.

Haber Merkezi