Sayfa Yükleniyor...
Dokuz Eylül Üniversitesinin 2014-2015 raporu, yüzülebilir körfez hedefinin artık hayal olmadığını gösterdi
Yüzeysel Su Kalitesi Yönetmeliğe göre deniz suyunda 100 mililitrede maksimum 500 koloni olması gereken koli basili sayısı, İzmir Körfezinde ortalama 30 olarak tespit edildi. 2000 yılı öncesinde yapılan ölçümlerde bu miktar 3 milyondu. İç körfezde çözülmüş oksijen seviyesinin yükselmesi ile birlikte canlı türü sayılarında ciddi artış yaşandı. Körfezin eski gözdeleri barbun, karagöz, kupez ve karidesler çoğaldı. Su altı fotoğraflarında temiz sularda yaşayan horozbina ile karabaş balığı, avlanması yasak olan deniz tavşanları ve mercanlar dikkat çekti. 2000li yıllara kadar her türlü atığın boşaltıldığı bir yer olarak kullanılan İzmir Körfezinde, Büyükşehir Belediyesinin çevre yatırımlarıyla hız kazanan temizlenme süreci hızla devam ediyor. Deniz altındaki yaşamı tespit amacıyla çekilen su altı fotoğrafları, Körfezdeki çarpıcı iyileşmeyi gözler önüne seriyor. İç körfezde çözülmüş oksijen seviyesinin yükselmesi ile birlikte canlı türü sayılarında da ciddi artış var. Körfezin eski gözdeleri barbun, karagöz, kupez ve karidesler çoğaldı. Deniz yıldızları, deniz tavşanları, süngerler ve deniz çayırları ile mercanlar ve anemonlar, oksijen miktarı artan deniz dibinde rengarenk bir görüntü oluşturuyor. Büyük çevre yatırımları sonrasında İzmir Körfezinde yaşanan değişimi Dokuz Eylül Üniversitesi Deniz Bilimleri ve Teknolojisi Enstitüsünün bilimsel çalışmalarıyla yakından takip eden İzmir Büyükşehir Belediyesi yönetimi, gelen son raporlar ve çekilen su altı fotoğraflarıyla moral bulmaya devam ediyor. 2014 raporu da 2013 ve 2012de olduğu gibi, Körfezdeki iyileşmenin artarak devam ettiğini gözler önüne serdi.
MİKROBİYOLOJİK DEĞERLER
2000 yılından önce Körfez tabanında 0a kadar düşen ve balıklara yaşama şansı vermeyen çözünmüş oksijen seviyesi (yüksek su kalitesinin göstergelerinden biri) 2014 yılında litrede 6.97 miligram olarak tespit edildi. İç Körfezde bile, deniz tabanında, balık gibi yüksek metabolizmalı canlıların yaşamasına izin verecek ölçüde oksijen oranı görüldü. Yönetmeliğe göre ışık geçirgenliğinin 2 metre olması istenirken, 2014 yılında yapılan ölçümlerde, İzmir Körfezinde 4 metre ile 9.7 metre arasında ışık geçirgenliği görüldü. Bu da Körfezdeki su kalitesindeki iyileşmeye bağlı berraklığın ve ışık geçirgenliğinin arttığının göstergesi oldu. Su Kirliliği Kontrol Yönetmeliğine göre deniz suyunda izin verilen maksimum askıda katı madde oranı (deniz suyunda çökmeyen katı maddeler, çürüyen planktonlar) litrede 30 miligram iken İzmir Körfezinde 3.63 olarak tespit edildi. Körfezdeki su kalitesindeki artış, balıklarda ağır metal oranlarında da ciddi düşüşe neden oldu. Raporda; İzmir Körfezinden yakalanan barbun ve ısparoz balıklarında ölçülen ağır metal konsantrasyonlarının Türk Gıda Kodesi, MAFF (İngiliz Gıda, Tarım ve Balıkçılık Bakanlığı) ve FAO (Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü) limit değerlerinin çok altında olduğu belirtilirken, ağır metal konsantrasyonlarının Büyük Kanal Projesinin hayata geçmesine bağlı olarak azalmakta olduğu bilgisi yer aldı.
SU ALTI ÇEKİMLERİ YAPILDI
DEÜ tarafından gerçekleştirilen Büyük Kanal Projesinin İzmir Körfezi Denizel Ortamında Fiziksel, Kimyasal, Biyolojik ve Mikrobiyolojik Etki ve Sonuçlarının İzlenmesi başlıklı çalışma kapsamında 2014 Mart ile 2015 Şubat dönemini içeren raporunda, Körfezin su kalitesinde büyük bir iyileşme yaşandığı ve buna bağlı olarak da denizdeki biyolojik çeşitliliğin ve popülasyonun giderek arttığı açıklandı. Aletli dalış ekipmanları kullanılarak yapılan çekimlerde 15 metre derinlikten başlayarak kıyıya doğru bir rota izlendi. Nesli tehlike altında olan çift kabuklulardan Pinna Nobilis türü (midye) de İnciraltı bölgesinde görüldü.
YÜZMEYE AZ KALDI
Dokuz Eylül Üniversitesi Deniz Bilimleri ve Teknolojisi Enstitüsü tarafından yürütülen çalışmada proje koordinatörü olarak görev yapan öğretim üyesi Prof.Dr. Filiz Küçüksezgin, iç körfezde çözülmüş oksijen seviyesinin yükselmesi ile birlikte canlı türü sayılarında artış olduğunu belirterek, deniz suyu kalitesindeki artışa dikkat çekti. Büyük Kanal Projesinin devreye girmesinin ardından Körfezde gözle görülür bir iyileşme yaşandığına dikkat çeken İZSU Genel Müdürü Güven Ağar, Şu anda zaten balık oranı ve deniz canlıları arttı. Açacağımız kanalla iç körfezdeki oksijen miktarı daha da artıracak. Bu da yüzülebilir körfez demek şeklinde konuştu.
NEREDEN NEREYE?
1960lı yıllardan itibaren İzmir Körfezi giderek kirlenmeye başladı ve her türlü atık arıtmaya tabi tutulmadan Körfeze aktı. Bu süreç 2000 yılına kadar devam etti. 2000 yılında devreye giren Büyük Kanal Projesi ile tüm atık sular arıtma tesislerinde arıtılarak Körfeze deşarj edilmeye başlandı. 2002 yılında da Güneybatı Atık Su Arıtma Tesisi hizmete girdi. Dere yataklarının içindeki kanal hatları iptal edilerek dere kenarlarına alındı, derelerin sadece yağmur suyunu Körfeze taşıması sağlandı. İzmir Büyükşehir Belediyesi, ilçe ve beldelere kurduğu biyolojik arıtma tesisleri ile Gediz, Nif ve Küçük Menderes havzalarını kirlilikten kurtardı. 2014 Ocak ayında hizmete giren tesis için 61.5 milyon liralık yatırım yapıldı. İzmir Büyükşehir Belediyesinin 2008 yılından bu yana arıtma yatırımları için harcadığı tutar 147 milyon lira oldu. İzmir Büyükşehir Belediyesinin işlettiği arıtma sayısı ise 55e ulaştı. Giderek sığlaşan ve deniz alanlarının azaldığı gözlenen İzmir Körfezinin kurtarılması için Büyük Körfez Projesi başlatıldı. (HABER MERKEZİ)
Haber Merkezi