“Oyuncu olmak için sokaklarda yattım”

Sinema ve tiyatro sanatçısı Çağrı Öztürk ile sektörün sorunları, yaptığı çalışmaları ve yaklaşık bir yıl önce kurdukları “Tiyatro Melodram” hakkında hoş bir sohbet gerçekleştirdik


  • Oluşturulma Tarihi : 16.08.2015 05:55
  • Güncelleme Tarihi : 16.08.2015 05:55
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
“Oyuncu olmak için sokaklarda yattım”

Sinema ve tiyatro sanatçısı 26 yaşındaki Çağrı Öztürk ile güzel bir sohbet gerçekleştirdik. Çocukluğundan beri oyuncu olma hayaliyle yaşayan ve tüm hayatını buna adayan bir kişi olan Öztürk, mücadele azmiyle örnek teşkil ediyor. oynadığı bir oyun sahnesinin televizyonda yayınlanmamsı sonrasında annesinin “boşuna mı bu kadar oyunculuk için çabaladın” sözleriyle o gecenin sabahında İstanbul’a hareket eden Öztürk, iki gün boyunca karlı havada dışarıda kaldı. Bir arkadaşının fark etmesi sonucu sokaklardan kurtulan Öztürk, bu olaydan sonra dört elle bu oyunculuğa sarılıyor. En son olarak kurdukları “Tiyatro Melodram” ile de sanatsal faaliyetlerini tiyatro alanında da sürdürüyor. Öztürk aynı zamanda kısa film çalışmalarıyla da dikkat çekiyor.

İlk oyunculukla tanışmanız nasıl gerçekleşti?

İlkokul öğretmenim vasıtasıyla bu sektöre girdim. Okul gösterilerinde hareketlerim dikkatini çekmiş. Beni okulun tiyatrosuna aldı. İl oyunculukla tanışmam o zamandan başladı. Lise çağlarında müzikle de tanıştım. Lisemizde tiyatroyla ilgili bir grup yoktu. Burada ilk tiyatro grubunu ben kurdum. Üç-beş kişiyle bunu oluşturduk. Hiç unutmam ilk oyunumuz ‘Kılıbık’ oyunuydu. Lisede gitar çalmayı da öğrendim. Daha sonra Ege Üniversitesi’ni kazandım orada sinema topluluğuna katıldım. Burada tiyatro oyunları filan derken oyunculuğa alışmaya başlamıştım. Erol Şafak’tan bir yıl tiyatro eğitimi aldım. Bir yıl boyunca orada devam ettim. Sonra bir dönem İstanbul maceram oldu. Bunun sonrasında yeniden İzmir’e döndüm ve Ayla Algan’dan dersler aldım. Drama, sahne önü eğitimi, psikodrama ve metot eğitimi gibi dersler gördüm.  2 yıllık bu eğitimimden sonra ise bu sektöre figüranlıkla başladım. Her oyuncunun bununla başladığı gibi benimde ilk adresim bu olmuştu. Bu durum kısa sürdü. Sadece o set ortamını ve havasını solumak istemiştim. İstanbul’da 2012 yılında Bollywood filmi için kamera karşısına geçtim. Güvenlik sahnesinde görev almıştım. Bu benim ilk yabancı filmim oldu. Daha sonra İzmir’de projeler oldu. 2013’de Arka Sokaklar dizisinde oynadım. Daha sonra İzmir’e geri taşındım burada geçen yıl “Tiyatro Melodram” grubunu kurduk.

“TİYATROMUZ KALİTELİ BİR KADROYA SAHİP”

Tiyatro grubunuzdan bahsedebilir misiniz?

Geçen yıl kurduk bu tiyatromuzu. Geniş ve kaliteli bir ekipten oluşuyoruz. Tiyatroyu kurduktan sonra uyuşturucuya karşı bir oyun yazdık. Tiyatro oyunlarında Türkiye turuna çıktık ve uyuşturucuya karşı olduğu için gittiğimiz yerlerde belediye ve emniyet destek verdi. O bölgelerde insanların bize karşı çok güzel tepkileri oldu. Bu durum bizi çok mutlu etti.  Daha sonra kadromuz genişleyince diğer oyunlara da yöneldik. Şimdi çalışmalarımızı tüm hızıyla yürütüyoruz.

Oyunculukta nelere dikkat edersin?

Oyunculuktan her şey diyalog değildir. Biz oyunculuğumuzu çoğu zaman yüzümüzle oynarız. Ben de diyalogu az olan rollere ön yargıyla bakmıyorum. Bazı filmlerde diyalogun az olduğu ama görselle oyunculuk yaptığım roller oldu. Bunun dışında oyunculukta rolüne çok iyi hazırlanmak önemlidir. Ben oyunculuğa çocukluktan beri aşık olduğum için rollerimi çok iyi ezber yaparım. Sete gitmeden önce evde ayna karşısında rolümü oynarım. Sete gittikten sonrada lak lak yapmak yerine orada rolüme çalışırım. Bir sahne için bir gün beklediğimiz oluyor. Ben bu sektörü sevdiğim için çok sıkıntı yapmıyorum. Çayımı kahvemi alıp oyunumu ezberliyorum. O esnada oyunu sergileyen kişileri izliyorum.

“TAKLİT YETENEĞİM BAŞIMA BAZEN BELA OLUYOR”

Oyunculuk dışında çok iyi taklit yaptığınızı biliyoruz bununla ilgili ne dersiniz?

34 tane ünlü taklidi yapıyorum. Arkadaşlarım hep yetenek programlarına katılmamı istedi ama ben reyting kurbanı olmak istemedim. Taklitlerden dolayı da başım çok belaya girdi. Bununla ilgili başıma gelen bir anıyı sizinle paylaşmak istiyorum; Kafede arkadaşa bir ünlünün taklidini yaparken arkamızda o sanatçı varmış. Kendi taklidini duyunca bizim yanımıza geldi. Bizim için büyük bir şok oldu haliyle. İlk başta biraz tepki gösterdi. Sonra güzel bir sohbetimiz oldu. Arkadaşlarıma da telefonda çok fazla taklit yaparak onları kandırdığım oluyor. Bazılarına daha sonra söyledim bazılarına söylemedim. Onlar hala başkasıyla konuştuklarını sanıyorlar.

Engellilerle ilgili bir kısa filminiz oldu ve ilgi çekti biraz bundan bahsedebilir misiniz?

Bu kısa filmimizi kamu spotu olarak çektik. Evet, bu kısa filmimiz yayınlandığı dönemde çok ses getirdi. Bir engellinin iki türlü yaşamını ele aldık. Bir engellinin hayatın içine girmiş halini bir de evine kapanmış hallini işlemeye çalıştık. Burada engelliyi hayata katılmış bir şeyleri başarmış halde mi görmek istiyorsunuz yoksa evine kapanmış bir halde mi görmek istersiniz dedik. Engelliye imkan verildiğinde her şeyi başarabileceğini gösterdik. Kamu spotu olarak yayınlandı. Bunun böyle ilgi görmesi biz mutlu etti. şimdi bir ödül almamızda söz konusudur.

“DİZİLER REKLAM UĞRUNA KALİTESİZLEŞİYOR”

Dizi sektörüyle ilgili düşünceleriniz nelerdir?

Dizi çalışma saatleri çok yoğun. 16-17 saati bulan çalışmalar oluyor. Set çalışanları harap bir şekilde çalışıyor. Ben bir film çekiminde 4 gün boyunca uyumadığımı biliyorum. Bunun böyle olma nedeni ise reklamlardır. Dizinin içine reklam konuluyor. Buda dizinin 2 saate ulaşmasına neden oluyor. Burada haliyle kalite düşüyor. İnsanlarda aynı şeyi izlemekten sıkılıyor. Durağan sahneler çekiliyor. Bir de günümüzde oyuncuların çoğu eğitim almadan genelde torpille bir yerlerde bulunan kişilerden oluşuyor. Sete girince oyuncu koçlarıyla çalışıyorlar ve sadece o anı kullanıyorlar. Hiçbiri eğitim almıyor. Ajanslardan beğenilip alınıyorlar. Biz bu kadar eğitimi boşuna almadık. Onlarda tabi bu eğitimleri alarak kendilerini daha fazla geliştirirler.

Oyuncuların yeterli eğitimde olmadıkları için bir sahne 30 defa tekrar oluyor. 30 tekrar demek nerden baksanız bir saat demek buda böyle eklene eklene normal saatin dışına çıkıyor. İnsanlar çekimlerden yoruluyor ve bunun sonucunda kalite düşüyor. Bugün bir çok dizi yayına başladıktan bir kısa süre sonra reyting nedeniyle yayından kaldırılıyor. Çoğu insanda aynı oyunculardan bıktı. İnsanlar dizilerin hep aynı konuları ele almasından bıktı. Bir de reyting uğruna senaryolar çok değiştiriliyor. İlk olarak iki kişi arasında aşk macerası olarak başlamış sonra bakıyoruz çok başka yerlere gelmiş. Bu da reyting savaşı baktığımız zaman.

Yani oyunculuk eğitimi yerine başka kriterlere mi bakılıyor?

Evet, genelde öyle oluyor. Sadece fiziğe bakılarak çok fazla kişi oyuncu olarak alınıyor. Kendimden bir örnek verecek olursam beni oyun olarak çok beğenmişlerdi ama kas olarak beğenmedikleri için almadılar. Ben oyuncuyum sporcu değilim. Kimse sanatla ilgili duyarlılık göstermiyor. Sanata değil fiziğe yönleniyor. Bu da günümüzde gerçek oyuncuların kaybolmasına neden oluyor.

“TİYATRO DAHA CANLI BİR ALAN”

Tiyatro ve sinema arasındaki fark nedir?

Tiyatro ve sinema arasında çok büyük farklılıklar var. Tiyatro canlıdır ve her baba yiğidin harcı değildir. bir kere birisinde direk halkla iç içesindir. Tiyatroda yaptığın hatanın affı yok. Seyirci artık en küçük hatayı fark edebiliyor. Artık seyircide eski seyirci değil. Şimdi onlarda neyin nasıl olduğunu biliyor. Eskiden yaptığın hatayı oyunmuş gibi geçiştiriyordun ve seyirci bunu fark etmiyordu. Şimdi oyunlardan sonra izleyiciler gelip ‘şurada şu hatayı yaptın’ diyebiliyor. Onun için çok dikkatli oluyoruz ama bu sinemada yok bir olmadı iki, iki olmadı üç tekrar yapabiliyorsunuz.

Tiyatro canlı akar ama sinemada her şey hazırdır. Seni orada gerektiği yere koyarlar sen o alanda oyunu sahnelersin. Tiyatroda her şeyi yapman gerekir. Benim kaç kez diz kapaklarım parçalandı. Uyuşturucuyla ilgili bir oyunda diz çökme sahnem vardı ve bunu yaparken inandırıcı olman gerektiği için kendini atıyorsun. O perdenin önüne çıktığın an bambaşka bir dünyaya çıkıyorsun.

Bundan sonra neler yapacaksın?

17 yıldır tiyatronun içindeyim. Bundan sonrada hem tiyatro hem de sinem alanında çalışmalarıma devam edeceğim. Şimdi kasım ayında askerliğe gideceğim. Dönüşüm için bir yapım şirketiyle anlaştım. ‘Yağmurlarda Yıkansam’ adlı bir film var onun projesinden de hem müzisyen hem oyuncu olarak yer alacağım. Aynı zamanda tiyatromuz içinde de çalışmalarımı sürdüreceğim.

 

Beğendiği ünlüler:

Yeşil Ceren Bozoklu, Halit Ergenç, Haluk Bilginer, Barış Falay, Tolga Çelik.

“SOKAKTA YATTIM”

Öyle Bir Geçer Zamanki dizisinde figürasyon görevi almıştım. Annemlerle akşam dizinin karşısına oturduk ve dizide ben çıkmayınca annem bunun için mi bu kadar oralara gittin eğitim gördün deyince bende hırs yaptım. Kendi kendime söz verdim ben televizyona çıkacağım dedim. O gece İstanbul’a gitme kararı aldım. İstanbul’a 2012’de gittiğimde 2 gün boyunca sokaklarda kaldım. O zaman kış günüydü ve karlı havada sokakta yatmıştım. Arkadaşlarım çevrem kimse yoktu. Bütün günümü çay simitle geçirdim. Camilerde yüzümü yıkayıp, alışveriş merkezlerinde üstümü değiştirdim. Orada İzmirli bir arkadaşım evine çağırdı ve onun yanına taşındım.

 

Haber Merkezi