Sayfa Yükleniyor...
Kendisini müziğe adamış bir neyzen olan Osman Tokatlı ile neyi ve tasavvuf müziğini konuştuk
ONURHAN ALPAGUT
Klasik Türk musikisinin ve tasavvuf musikisinin en önemli çalgısı olan ney geçmiş dönemlerdeki izlerine rastlansa da asıl kimliğini Osmanlı Devleti zamanında tasavvuf musikisi oluşumu sürecinde almıştır. İslamı doğru anlayabilme çalışması olan tasavvuf ilmi ile paralel bir şekilde gelişen bu çalgı bu sebeple kendini en çok tekkelerde göstermiştir. Tasavvuf müziğinin simgesi haline gelmiştir. Bizde bu sazı en iyi şekilde anlatmak adına ney sazını üfleyebilen, kendisini müziğe adamış bir neyzen olan Osman Tokatlı'ya ney sazını sorduk.
-Bize kendinizden bahseder misiniz?
1985 yılında İzmirde doğdum 3 kardeşin ortancasıyım. Öğrenim hayatımı İzmirde tamamladım. Askerliğimi Ankarada yaptım şu anda sahibi olduğum atölyede, ney açkısı ve ney hocalığı yapıyorum. Aynı zamanda sahibi olduğum bir organizasyon firmam var ve birçok etkinlikte Neyzen olarak sahne alıyorum. 20 yıldır da ney sazını üflüyorum.
-Ney sazı ile tanışmanız nasıl oldu?
Müziğe olan ilgim küçük yaşlarda başladı daha o yaşlarda Türk musikisiyle ilgilenmeye başladım 11 yaşında ney sazı ile tanıştım. Beni en çok etkileyen neyzen Niyazi Sayının icralarını dinlemek oldu ve ney sazına olan aşkım bu şekilde başladı. Daha sonrasında musikinin içine girdikçe, musiki benim için müzik olmaktan çıktı, ilme, bilime Aşka dönüştü.
-İnsanlara ney çalmayı öğretiyorsunuz. Bize biraz öğrencilerinizden bahseder misiniz? İnsanlar neden ne sazını üflemek istiyorlar?
Her yaş grubu ve meslek grubundan öğrencim var. En küçük öğrencim 11 yaşında en büyük öğrencim ise 50 yaşında. İnsanlara ney sazını klasik üslupta öğretme gayreti içindeyim. Kimisi neyin sesine büyüleniyor bu sesi çok dinlendirici ve etkileyici buluyor. Kimisi hobi olarak başlıyor. Kimisi de sadece aşktan. Zaten Hz. Mevlananın da dediği gibi: Musiki Yüce Aşk makamının anahtarıdır.'
-Ney sazının şu an Türkiye'deki konumu sizce nedir?
Son yıllardaki durum önceki zamanlara göre daha iyi gibi geliyor bana. Bunun sebebi mesneviye ve tasavvufa olan merakın son zamanlarda artmış olması olabilir. İnsanımız tasavvufla ilgili kitaplar okuduğunda ister istemez tasavvuf müziğine de yönleniyor ve zamanla ney sazını da merak ediyorlar. Bu önemli ve güzel bir gelişme. Çünkü özellikle genç nesli kültürümüze ait; müziği ve kültürümüzden bir sazı tanımaları geçmişle olan bağlarını da kuvvetlendiriyor.
-Biraz bize ney sazından bahseder misiniz?
Ney üflemeli bir çalgıdır. Kaşgarlı Mahmut, Divân-ı Lügati't-Türk adlı Türk kültür ve dilini anlatan eserinde, Sagu denilen, erler için düzenlenen, ölüm, erdem ve acıları anlatan törenlerde kullanıldığını aktarmıştır. Ney, yakın zamanlarda Farsçaya geçmiş olup nâ veya nay (kamış) adını almıştır. Arap toplumunda da üflemeli çalgıların hemen tümü için kullanılan mizmâr sözcüğü ise, (nefes borusu, ses organı anlamında) ney için de kullanılmıştır. Türkçede ise hemen her zaman ney olarak anılmıştır. Sümer toplumunda MÖ 5000li yıllardan itibaren kullanıldığı sanılan bu çalgıya ait en eski bulgu, MÖ 3000-2800 yıllarından kalan bugün Amerika'da Philadelphia Üniversitesi Müzesi'nde sergilenen neydir. Çalgının o dönemlerde de dinsel törenlerde kullanıldığı sanılmaktadır. Günümüzde ney, Türk sazı olarak anılmaktadır. Tasavvuf müziğinin bir simgesi haline gelmiştir. Bir müzik aleti için kullanılan çalmak yerine, Ney için üflemek tabiri kullanılır. Burada üflemenin mecazi bir anlamı vardır. Kaynağını İslam'da Allah'ın insanı yaratırken ruhu üflemiş olmasından alır. Bu mecazdan etkilenilmesini sağlayan bir unsur da; flüt çalarken Tü", yan flüt için Fü" seslerinin ağızdan çıkması gibi ney üflenirken ağızdan Hu" sesi çıkarılmasıdır. Hu, tasavvufta O" demektir.
-Ney'in mesnevideki konumundan bahsedecek olursanız, neler söylersiniz?
İnsan her ne icat etmiş ise, bunu kendisine benzetmeye çalışmıştır. Yani model yine insanın kendisidir. Neyi icat eden de yine insanın kendisidir ve bu yüzden neyi de yine kendisine benzetmeye çalışmıştır. İşte Mevlananın mesnevisinde neyden bahsedilmesi de bu yüzdendir. Yani insan olmadan nasıl Ney kendi kendisine ötüp çalmazsa, Kamil İnsanı da Ney misali öttüren ise Allahtır. Yani Kamil İnsanın sözleri doğrudan doğruya Allahın sözleridir. Allahı bulmak için öncelikle 'Kamil İnsan' mertebesinde olmak gereklidir.
Haber Merkezi