Verimli ova, vahşi sulama ile kuruyor

İzmir’de her yıl 1 milyar metreküp suyun salma sulama yöntemiyle boşa harcandığını vurgulayan İTB Başkanı Kestelli, “Ya sürdürülebilir bir model kuracağız ya da üretim kaybını kabulleneceğiz. Seçim bizim. Ancak zamanın daraldığını unutmamalıyız” dedi

  • Oluşturulma Tarihi : 23.07.2025 08:44
  • Güncelleme Tarihi : 23.07.2025 08:44
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
Verimli ova, vahşi sulama ile kuruyor haberinin görseli

KEMAL ÖZKURT – ÖZEL HABER/ Kuraklık tehdidi, 2025 yazında Türkiye genelinde olduğu gibi İzmir’de de sert biçimde hissedilmeye başladı. Yağışların neredeyse tamamen durduğu Ege Bölgesi’nde barajlardaki doluluk oranları kritik seviyelere inerken, içme ve sulama suyu temininde ciddi riskler oluştu. İzmir Su ve Kanalizasyon İdaresi (İZSU) verilerine göre kentin su kaynaklarında geçen yıla kıyasla büyük oranda azalma yaşanırken, Tahtalı Barajı’nın doluluğu yüzde 10’un altına, Gördes Barajı’nın seviyesi ise sıfıra yaklaştı. Sanayi ve içme suyu açısından stratejik önemdeki Güzelhisar Barajı’nda da bir yılda yüzde 17’lik düşüş kaydedildi. Tarımsal üretim açısından da alarm veren kuraklık, sulama sezonunun başlamasıyla daha belirgin hale geldi. İzmir’de yaklaşık 200 bin hektar tarım arazisi sulanırken, mevcut su kaynaklarının verimli kullanılması her zamankinden daha fazla önem taşıyor.

İzmir’de yılda yaklaşık bir milyar metreküp suyun salma (vahşi) sulama yöntemiyle boşa harcandığını belirten İzmir Ticaret Borsası (İTB) Yönetim Kurulu Başkanı Işınsu Kestelli, “Modern sulama sistemleriyle suyu doğrudan kök bölgesine ulaştırmak mümkünken, neden hâlâ bu ilkel yöntemlerde ısrar edilmesinin sorgulanması gerekiyor. İzmir tarımının geleceğini suyu nasıl yönettiğimiz belirleyecek. Ya kaynaklarımızı duyarlı kullanarak sürdürülebilir bir tarımsal üretim modelini hep birlikte kuracağız; ya da her yıl biraz daha küçülen bir üretim potansiyeline razı olacağız. Seçim bizim. Ancak zamanın daraldığını da unutmamalıyız” dedi.

KESTELLİ: 1 MİLYAR METREKÜP SU BOŞA AKIYOR 

İzmir’de yılda yaklaşık bir milyar metreküp suyun vahşi sulama yöntemiyle boşa harcandığını vurgulayan Kestelli, “İzmir tarımı yıllardır bereketiyle övünüyor; ancak bu bereketi sürdürmek için elimizdeki suyu nasıl kullandığımızı artık daha ciddi sorgulamamız gerekiyor. Mevcut tabloya baktığımızda, tarımda kullanılan suyun büyük kısmının hâlâ vahşi sulama yöntemleriyle tarlalara ulaştırıldığını görüyoruz. Oysa bu yöntemle verilen suyun yaklaşık yüzde 60’ı buharlaşma, sızma ve yüzey akışıyla hedefine ulaşamadan kayboluyor. Yani sulama için çekilen her 10 birim suyun neredeyse yarısı toprağa değil, havaya ya da akıntıyla doğal kaynaklara karışıyor. Türkiye genelinde tarımda yılda yaklaşık 44 milyar metreküp su kullanılıyor. İzmir ise bunun, yıllara göre değişmekle birlikte, yaklaşık yüzde 4 ila 5’ini tüketiyor. Bu da yaklaşık 2 milyar metreküp su demek. Bu miktarın yarısına yakınının verimsiz yöntemlerle ziyan olduğu düşünülürse, İzmir’de her yıl 1 milyar metreküp suyun boşa harcandığını söyleyebiliriz. Bu durum; yer altı su seviyelerinin düşmesine, barajların hızla tükenmesine ve çiftçilerin artan girdi maliyetleriyle mücadele etmesine neden oluyor” diye belirtti. 

YALNIZCA SU İSRAFI DEĞİL

Salma sulama yönteminin yalnızca su israfına değil, çevresel ve ekonomik kayıplara da yol açtığını vurgulayan Kestelli, “İzmir’in yüzde 22’si ovalardan oluşuyor. Küçük Menderes, Bakırçay ve Gediz gibi son derece verimli ovalarımız ve 240 farklı ürün desenimizle İzmir, ülkemizin tarımsal üretiminde önemli bir yer tutuyor. Kentte 200 bine yakın aile tarımla uğraşıyor. 357 bin hektar işlenebilir arazinin yüzde 44’ünde tarla bitkileri, yüzde 10’unda sebze, yüzde 42’sinde meyve ve baharat, yüzde 0,5’inde süs bitkileri yetiştiriliyor. Bu potansiyel, ciddi su tüketimini de beraberinde getiriyor. Ancak doğru su yönetimi ve sürdürülebilir uygulamalarla desteklenmediği sürece uzun vadede risk altında. Bugün hâlâ birçok çiftçinin kullandığı salma sulama yöntemi, suyun aşırı ve verimsiz tüketilmesine neden oluyor. Bu yöntem yalnızca israfa değil, aynı zamanda çevresel ve ekonomik kayıplara da yol açıyor” açıklamasında bulundu.

TOPRAĞIMIZI KAYBEDİYORUZ

Vahşi sulama yönteminin toprağın yapısını bozarak zamanla kullanılamaz hale getirdiğini belirten Kestelli, “Hepimizin artık farkında olduğu en büyük sorun, hızla azalan su rezervleri. Bitkinin ihtiyacının çok üzerinde ve kontrolsüzce verilen su, toprağın yüzeyinde birikiyor ve buharlaşma yoluyla kayboluyor. Ayrıca gübre ve tarım ilacı kaynaklı kimyasallar, fazla suyla yer altı sularına karışarak tatlı su kaynaklarını kirletiyor. Eğimli arazilerde yüzey akışıyla verimli üst toprak taşınıyor; erozyon oluşuyor. Aşırı sulama nedeniyle topraktaki tuzlar yüzeye çıkarak tuzlanmaya yol açıyor. Vahşi sulama toprağı yıkayıp yüzeydeki gübrenin etkinliğini azaltıyor. Bu da çiftçilerin hem verim kaybı yaşamasına hem de daha fazla gübre kullanmak zorunda kalmasına neden oluyor” şeklinde konuştu.

ZAMAN DARALIYOR

Sürdürülemez bu döngüyü kırmak için öncelikle vahşi sulamanın bir alışkanlık değil, artık bir risk olarak görülmesi gerektiğini vurgulayan Kestelli, “Bugün bu yöntemle sulanan her tarla, yarının kurumuş toprağı olabilir. Tarımın geleceği, kontrollü ve verimli sulamaya geçmekle mümkün. Damla ve yağmurlama gibi basınçlı sulama sistemleri, suyun yüzde 90’ından fazlasını doğrudan bitkiye ulaştırabiliyor. Yani aynı ürünü, yarı miktarda suyla yetiştirmek mümkün. Öte yandan, ürün deseninin de su varlığına göre planlanması gerekiyor. Su kıtlığı yaşanan bölgelerde daha az su tüketen, kuraklığa dayanıklı ürünler teşvik edilmeli, modern sulama teknikleri yaygınlaştırılmalıdır. İzmir tarımının geleceğini suyu nasıl yönettiğimiz belirleyecek. Ya kaynaklarımızı doğru ve duyarlı kullanarak sürdürülebilir bir üretim modeli kuracağız; ya da her yıl küçülen bir üretim potansiyeline razı olacağız. Seçim bizim. Ama zaman daralıyor” uyarısında bulundu. 

ÜZERİMİZE DÜŞENİ YAPIYORUZ

İzmir Ticaret Borsası’nın bu dönüşüm sürecine katkı sunduğunu belirten Kestelli, “Bu çabaların somut bir örneği olan ve Borsamız koordinatörlüğünde yürütülen ‘Dijital Sulama Yönetimi (DIMP)’ projesi ile pamuk üretiminde değişken oranlı sulama uygulamasını hayata geçirdik. Proje ile hassas tarım, insansız hava aracı tabanlı uzaktan algılama tekniklerine dayalı akıllı sulama sisteminin geliştirilmesi, proje alanına ait kuraklık haritaları, kuraklık risk analizinin yapılması, pilot alanlarda test edilmesi ve bu sistemlerin kullanılmasının oluşturacağı sosyo-ekonomik etkinin ortaya konulmasını amaçlıyoruz” ifadelerini kullandı. 

ÇAKICI: BAZI ÜRÜNLER ARTIK YETİŞMEYECEK

Pek çok bölgeye verilen su miktarında kuraklık riski nedeniyle kısıtlamalara gidileceğini belirterek bu durumun da bazı ürünlerin yetişmesini imkansızlaştırdığını ifade eden Ziraat Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Dr. Hakan Çakıcı, “İzmir’de ve ülkemizde geçtiğimiz kış döneminden itibaren devam eden kuraklık nedeniyle sulama amaçlı baraj, gölet ve yeraltı sularının seviyeleri düştü. Bu durum, tarım açısından ‘alarm’ düzeyinde. DSİ tarafından yapılan uyarılardan da bu açıkça anlaşılıyor. Pek çok bölgede yaz sezonunda çiftçiye verilecek su miktarında gün kısıtlamalarına gidiliyor. Bu durum bazı ürünlerin yetiştiriciliğini imkansızlaştırıyor. Yaz sonuna kadar kuyu ve artezyenlerin seviyelerinin düşmesi kaçınılmaz. Bu da tarladaki ürünü, bahçedeki meyveyi, sebzeyi riske sokuyor. Ürün kaybı, verim düşüklüğü ve kalite bozukluğu görülebilir. Uzun vadede bölgemizde ürün desenlerini gözden geçirmemiz gerekiyor. Daha az su tüketen ürünlere yönelmemiz, hatta bazı alanlarda kuru tarımı düşünmemiz gerekli” ifadelerini kullandı.