“IŞİD gider başka örgüt gelir”

G-20 Zirvesi kapsamında Avustralya’da bulunan Başbakan Ahmet Davutoğlu, bedelli askerlik konusunda değerlendirmelerinin sürdüğünü açıkladı


  • Oluşturulma Tarihi : 15.11.2014 10:11
  • Güncelleme Tarihi : 15.11.2014 10:11
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
“IŞİD gider başka örgüt gelir”

G-20 Zirvesi’ne katılmak üzere Avustralya’ya gelen Başbakan Ahmet Davutoğlu, Türk basın mensuplarıyla düzenlediği basın toplantısında, “Suriye’de kapsamlı bir çözüm bulunmazsa bugün IŞİD gider, yarın başka bir örgüt gelir” dedi. Davutoğlu, toplantıda yaptığı açıklamada, G-20’de ekonomik ve siyasal konuları ele alacaklarını belirterek, “G-20 zirvesi için Avustralya’dayız, Brisbane’de. Tabii bu zirvenin bizim açımızdan birkaç önemli noktası var. Bir kere 1 Aralık’tan itibaren Türkiye dönem başkanlığını devralıyor. Tabii G-20 2008 küresel krizinden sonra liderler düzeyinde toplantılar oluşturarak uluslar arası küresel krizin getirdiği krizleri aşma konusunda çok önemli ve yetkin bir forum haline geldi. Ve bu anlamda da her sene G-20 toplantıları küresel ekonomideki gelişmelerin takip edildiği bu gelişmelere göre atılması gereken reform adımlarının tartışıldığı önemli bir zemin oluşturdu. Son dönemde küresel ekonomideki gelişmelere bakıldığında da bu sene Avustralya dönem başkanlığında öne çıkan hususlarda hepimizin takip ettiği gibi düzenli mutabık kalınan gayrisafi milli hasılada dünya ortalamasının yüzde ikiye çekilmesi esas alan ve buna göre de bin eylem planını ve daha önce mutabık kalınan eylem planı çerçevesinde oluşturulan nihai çalışmalar, bu çalışmaları ve yapısal reformlar yapısal sistemlerde ortaya çıkacak diğer gelişmelerle ilgili atılacak adımlar konusu yarınki toplantıda kapsamlı bir şekilde ele alınacak. Ayrıca Türkiye olarak biz, G-20’nin yeni dönem başkanı olmak hasebiyle de önceliklerimizi bu toplantılarda dile getireceğiz” dedi.

“SAVAŞ SUÇLARIYLA KARŞI KARŞIYAYIZ”

Ortadoğu’da yaşanan siyasi istikrarsızlıkların ekonomiye de yansıdığını kaydeden Davutoğlu, “Hiçbir ekonomik sorun siyasal sorunlardan ayrılamıyor. Yani eğer Ortadoğu’daki siyasal istikrarsızlık kriz ortaya çıkardığında fiyatların yükselmesi dünya ekonomisini etkiliyor. Yani herhangi bir şekilde bir siyasal Ukrayna krizinin enerji piyasaları üzerindeki etkisi onun dünya ekonomisi üzerindeki etkisi herkesin malumu. Yani siyasal alandaki sorunları ekonomideki sorunlardan ayırmak çok zor. Onun için ben ısrarla ekonomik-politik sorunlar, politik yapılanmalarla ilgili sorunlar var. Bugün iş adamlarıyla yaptığımız görüşmede dünyanın en önemli firmalarının temsilcileri onlara da zikrettim. Nihayet siyasal ortamda güven yoksa iş dünyasında istikrar sağlamak çok zor. Bu ülkeler için ne kadar gerekliyse Türkiye içinde getirdiği güven ortamının ekonomiye nasıl ivme kattığı aşikar. Uluslararası toplumda eğer genel bir ivmeye dönük olumlu yapı yoksa ülkeler daha içe kapanmaya yöneliyorlar, daha kendi içinde sorunları çözmeye yöneliyorlar bu da dünya ekonomisinde daralmaya sebebiyet veriyor. Bunları birbirinden ayırmak çok zor. Ancak bazı ülkeler G-20’nin daha teknik bir forum olarak finansal ağırlıklı teknik bir forum olarak kalmasına yakın düşünüyor. Bizimde içerisinde olduğumuz bazı ülkeler gerektiğinde siyasal sorunları da ele alması gereken bir yapı olarak öngörüyor. Mesela 2 sene önce Meksika Dönem Başkanlığı’nda Dışişleri Bakanları Toplantısı yapıldı. Buna bizde o zamanlar ben Dışişleri Bakanı olarak Meksikalı meslektaşıma bunu yapsak çok iyi olur diye birçok ülkeyle paylaşmıştım. Bu yapılmıştı. Ancak bazı ülkeler bu mekanizmanın P5’in veya BM’nin ikame eden bir noktaya getirilmesi konusunda daha hassaslar. Ama her halükarda siyasi konular burada konuşuluyor. G-20’nin kendi içinde yapısal olarak ileriye dönük nasıl bir nitelik kazanacağı konusuysa tabi zamanla ortaya çıkacak ihtiyaçlardan kaynaklanacak. Orada kesin bir şekilde bütün ülkeler mutabık kaldığı yeni bir format yok. Ama Türkiye olarak biz özellikle önümüzdeki dönemde enerji konusunun çok ele alınmasını önemsiyoruz” dedi.

KAPSAMLI ÇÖZÜM ÖNERİSİ

Konuşmasında IŞİD ve Esad rejimi hakkında açıklamalarda bulunan Davutoğlu, “Ama bu terör yapılanması geçen sene yoktu. 2013 Mart’ında dahi yoktu. 2013 Mart’ında ilk IŞİD ilan edildi. Ondan önceki yıllarda yoktu. Hangi şartlarda bu terör yapılanması doğdu? Esad rejiminin işlediği insanlık suçları ve ortaya çıkardığı siyasal boşluk alanında. Dolayısıyla özellikle son aylarda çok yoğun bir şekilde ABD ile yaptığımız istişareler vardı. Hep bu istişarelerde Kobani’ye noktasal bir müdahale hatta sadece havadan bir müdahale yeterli olmaz, bugün eğer Suriye’de kapsamlı bir çözüm bulunmazsa bugün IŞİD gider, yarın başka bir örgüt gelir. Önemli olan istikrarı Suriye’de tekrar temin edecek ve Suriye’deki bütün etnik unsurları bünyesine alacak yeni bir siyasal yapının doğması. Bu konuda maalesef son 3 yıldır ısrarla yaptığımız vurgular pek istediğimiz yansımaları bulmuyordu dünya kamuoyunda. Ve Türkiye’nin mülteci sorununa yaklaşımı dolayısıyla bu tür bir baskı altında olmasından kaynaklandığını düşünüyordu. Hayır bu sorunlar mülteci sorununa yol açtı. Mesela güvenli bölgesi konusunda 2012’de 2011’de söyledik ki bu kadar çok mülteci komşu ülkelere gitmesin diye. Yine uçuşa yasak bölge daha önce zikrettik. Uçuşa yasak bölge ilan edilmiş olsaydı Halep’in üzerinde uçuşa yasak bölge olsaydı Halep’te bugün yaşanan facialar yaşanmazdı. Ama selektif olarak sadece Kobani’ye bakalım, çözüm bulalım. Başka gün şuraya bakalım, şuraya çözüm bulalım dediğinizde karşı tarafta o kadar çeşitlenmiş riskler var ki Esad rejimi riski, IŞİD riski vesaire. Mukabelede bulunmak çok zor. Buradaki Irak’ta da, Suriye’de de temel sorun bir grup toplumsal kesimin sistemin dışına itilmesiydi. Sistemin dışına itilen kesimler kendilerini nerede ifade edebileceklerse, nerede örgütlenirlerse o yapıya yöneldiler. İşte IŞİD benzeri şeyler buradan doğdu. Önemli olan herkesi içine alan siyasal bir çözümü ortaya koyabilmek. Bütün bu şartların sorumlusu Esad rejiminin baskıcı tutumudur” dedi. (İHA)

Haber Merkezi