Sayfa Yükleniyor...
Bu haftaki röportajımızı Buca'da açılan İzmir Kumpanya Tiyatrosu'yla gerçekleştirdik. İzmir Kumpanya 2013 yılından beri seyircileriyle buluşuyor. Bu süreçte maddi zorluklar nedeniyle evlerinde hazırlanarak sahneye çıkan ekiple yeni açılan mekanlarında buluştuk. Yeni açılan yerleri, tiyatro eğitimi, tiyatronun bugünü ve yarını hakkında sohbet tadında bir röportaj gerçekleştirdik
TANER UYANIKER
Bayanlara öncelik dedik ve ilk sözü Miray Hanıma bıraktık ve bize İzmir Kumpanya hakkında bilgi verdi:
İzmir Kumpanya 2013 yılında 12 yıllık bir tiyatro emekçisi olan Cemal Yusuf Toprağın tarafından fikir temelleri atılan bir tiyatrodur. Genel Sanat Yönetmenliğimizi Ankara Dil Tarih ve Coğrafya Fakültesi Tiyatro bölümü mezunu İbrahim Yalçının yaptığı ekibin Basın ve Halkla İlişkiler Danışmanlığı görevini ise ben üstleniyorum.2013 - 2014 Sanat Sezonunda perdelerimizi açtık bu süreçten itibaren; sezonu 3 büyük, 1 gençlik ve 5 çocuk oyunu ile tamamladık. Toplam 57 temsille; 62 bin 70 seyirciye ulaşarak büyük bir başarı elde ettiğimizi düşünüyorum. Bu temsillerin çoğu da çocuk oyunlarından oluşmaktadır. Çocuk oyunlarımızın isimleri ise şunlar: Aliş Parkta, Kipita Ülkesine Yolculuk, Acemi Sihirbaz, Noel Baba Geliyor, Kitap Cadısı. Kurulduğumuz günden bu yana 'Sanatla Aydınlanın' sloganının gerekliliklerini yerine getirmek adına projeler üretilmekteyiz. Çocuklara yönelik çalışmalarda ise felsefemiz Tiyatro İzlemeyen Çocuk Kalmasın olarak belirledik. Bizi diğer tiyatro emekçisi arkadaşlarımızdan ayıran en önemli özellik sahnelediğimiz her oyunu İzmir Kumpanya ekibi olarak kaleme almaktayız. Bu hem Türk Tiyatrosu adına kalıcı eserler bırakabilmek çabasıyla yapılan bir girişim, hem de genç kuşağın üretim yönünü devam ettirme isteğimizdendir.
CAFE VE EVLERDE HAZIRLANDIK
Peki amacınız ne?
Tiyatroya saygı duyan, tiyatro disiplinine sahip, kültürlü bireyler kazandırmak ve tiyatro adına kalıcı eserler verebilmek adına çalışmalarımızı sürdürmek.
Tiyatroyu kurarken yaşadığınız zorluklar nelerdi?
2013 yılının Eylül ayında faaliyete geçtik. Yerimiz olmadan başladık kafede evde toplanıp prova yapıyorduk. Zor şartlarda mücadele verdik. Ben ve Cemal hocamız işlerimizi bırakıp burayı açtık.
Eğitimleriniz neler?
Çocuk tiyatrolarımız var ve çocuklara ders veriyoruz. Yaratıcı drama eğitimi veriyoruz ve çocukları hayata hazırlıyoruz. Biz dersleri ayrı ayrı veriyoruz. Biz eğitimlerde teorinin önemli olduğunu düşünüyoruz ama asıl oyunculuğun sahnede öğrenildiğini düşünüyoruz. Kursiyerlerimize bir aylık eğitimin sonunda oyun ayarlıyoruz. Bucada tek olmak ilk hedefimiz. Biz 7/24 buradayız. Hatta 3. katı kendime ev yapıyorum. Dekorlarımıızı kendimiz yapıyoruz. Biz kolektif çalışan genç bir ekibiz.
Oyunlarınızdan bahsedelim biraz...
Biz hazır oyun kullanmıyoruz kalemimiz tuttuğu için kendi oyunlarımızı kendimiz yazıyoruz. Yetişkin oyunlarımızı Cemal Hoca yazıyor. Çocuk oyunlarını ben yazıyorum. Sezona yedi oyunla girdik. Örneğin; Velev Ki Komedi oyunu tiyatro anlamında Gezi Parkı ile ilgili ilk yazılan oyundur. Şu an ise hazırladığımız iki oyunumuz var. Bunlardan biri karanlığın gözleri oyunudur. Oyun şöyle olacak seyirci gelecek ve zifiri karanlıkta oyunu izleyecek. Ve sloganımız şu olacak onlar hayatları boyunca karanlığa mahkumlar peki siz 45 dakika karanlığa dayanabilecek misiniz? Görme engellinin hikayesi anlatılacak ve gerçek bir hikayeden alınmadır.
KİLİSEDE OYUN
Maddi olarak baktığımızda...
Yerel tiyatroları besleyen tek bir şey vardır belediyelerdir. Belediyelerin destekleriyle ancak ayakta kalabiliyoruz. Bunun dışında insanlar ünlülere gidiyor. İsme bakılıyor. Emeğe bakılmıyor. Biz ciddi şeylerden vazgeçtik ama ünlü olmamanın sıkıntısını çekiyoruz.
Çocuk oyunlarınız hakkında konuşursak...
Çocuk oyunlarımızdaki amacımızı şöyle özetleyebiliriz: 'Tiyatro izlemeyen çocuk kalmasın' bazı okullardan para almadık ve orada kazanılan parayla okullar kendilerine sahne kurdular. Tiyatronun iki unsuru vardır seyirci ve oyuncu olmak üzere. Biz 9 mahallede parklarda oyun sergiledik ve binin üzerinde çocuğa ulaştık. Biz sahneye çıkarken o çocuk ilk kez bizimle tiyatro izliyor diye düşünerek çıkıyoruz. Çünkü çocuklar sizin söylediğiniz ve yaptığınız hareketlerden çok çabuk etkilenebilir. Bu yüzden çocuk oyunlarımız ilk önce pedagog onayından geçiyor. Kilisede gönüllülük esasıyla bir tiyatro ekibi oluşturduk 2 ay boyunca eğitim verdik ve birlikte bir oyun sergiledik. Bunun sonucunda kilisede 100 kişiye oyun sergiledik. Burada ki amacımız insanlara din dil ve ırk ayrımı yapmadan bakmayı göstermeye çalıştık. Aydınlanmanın sanatla olacağını düşünüyoruz. Ve aydınlanma ampulle değil sanatla olur diyoruz.
Tiyatro ve sinema oyunculuğu arsında ki fark nedir?
Tiyatro oyunculuğu sinema oyunculuğundan daha ciddidir. Çünkü tekrarı yoktur. Er meydanıdır orası. Orada yapıldıktan sonra kamera karşısında hayli hayli yaparsın.
ROL YAPMIYORUZ O OLUYORUZ
14 yıldır tiyatro oyunculuğu ve hocalığı yapan Cemal Bey'e sözü bırakıyoruz şimdi de
Ne eğitimi veriyorsunuz burada?
Bizim temel oyunculukta yaptığımız rol yapmaktan ziyade oyuncunun oynadığı kişi olması yönünde eğitim veriyoruz. Biz stanislavski metodu uyguluyoruz. Yani bizim burada kullandığımız metodun amacı oyuncuya işi direk sahnede öğretiyoruz ve bir aylık süre sonunda onları sahneye çıkartıyoruz. Biz dizi oyuncusu yetiştirmek üzere ya da ajans görevi görmüyoruz zaten öyle bir şeyi uygulamayı asla düşünmüyoruz. Buraya gelen öğrenci ilk olarak iyi bir tiyatro öğrencisi ve iyi bir sanatsever olacaktır. Bu sayede hayatlarına da daha iyi bir yön vermelerini sağlıyoruz. Tiyatro sahneden önce yaşama sanatıdır. Disiplin vardır tiyatroda bu şekilde çocuğu kitap okumaya, araştırmaya yöneltebilirsiniz. Bunu da hayatına yansıttığında başarılı olacaktır. Sanata doyan sanatı bilen bir nesil yaratmaya çalışıyoruz.
Neden insanlar tiyatroya gelmeli?
Tek kelimeyle hayatları için gelmelidirler. Çünkü sahnede olmak asıl amaç değil. Tiyatro ufuk açar hayata farklı bakmalarını sağlar. Sen oynarken sen değil başkası oluyorsun empati kuruyorsun orada. Hayat kadını rolünü düşünürsek hayat kadını gibi düşünerek değil hayat kadını gibi oynuyorsun.
Seyirci açısından
Her yönden gelebilirler. Eğlenmek, farkındalık, hayatı anlamlandırmak için gelebilirler. Tiyatro boş vakitleri kullanmak için değil yemek içmek gibi önemlidir.
TİYATRO ÖLMEZ
Tiyatro oyunculuğu doğuştan gelen bir yetenek midir? Yoksa sonradan kazanılabilir mi?
Yetenek aslında göreceli, bir kavramdır. Oyuncuların belli yerlerden tutmaları lazım. Tiyatroda belli yerlere gelmiş kişilerin bazıları çok yetenekli değil ama oyun disiplini var. Yönetmenine çok faydalı oluyor. Oyunun dramatojisini çok iyi bilebilir yani yardımcı olur yönetmenine. Çok yetenekli olabilirsin ama bunun temel öğelerini yapamazsan hiç bir şey olmaz. Buna futboldan örnek verirsek Batuhan ve Sergen Yalçın çok yetenekli oyunculardı ama bir disiplin içinde olmadıkları için o yeteneğini yansıtamadılar. Oyunculuk öğrenilebilir.
Tiyatro öldü mü? Geleceğini nasıl görüyorsunuz?
Tiyatro ölmedi iyi tiyatronun her zaman bir karşılığı vardır. Tiyatronun geleceği ise parlak. Arkadan gelen nesil tiyatroya sahip çıkacak gibi görünüyor. Şimdi seçici bir nesil var ve kemik bir seyirci kitlesi oluştu. Tiyatroyla ilgili konuşan işin içinden gelen dinazor diye tabir ettiğimiz kişiler var ve bunlar hep konuşuyor ama onların arkasından gelen kuşak yeni yerler açıyor ve yeni oyuncular keşfediyorlar. Bu seviyeyle beraber bu devam edecek. Büyük ustaların tecrübesiyle bizimde çabalarımızla iyi bir tiyatro sanatı ortaya çıkacaktır. Dizi sektörü zaten çökmek üzere bu kadar diziyi kaldırmayacağı öngörülüyordu. İlla ki sahneye bir dönüş olacaktır. Tiyatro seyircisi tarihten beri hep vardı ve iyi olanlar burada hep yerini alacaklardır.
Devletin tiyatroya bakışı nasıl?
Devletin tiyatroya katkısı yandaşlar yönündedir. Biz destek alamıyoruz neden alamıyoruz çünkü devleti eleştiriyoruz. Bizim gibi özgür düşünceyi savunan tiyatrocuların destek alması çok zor. Bizim de hakkımızda çok fazla şikayet oldu 'velev ki komedi' hakkında cumhuriyet başsavcılığına çok sayıda şikayet oldu.
Haber Merkezi