Sayfa Yükleniyor...
İzmir Barosu Kadın Hakları ve Çocuk Hakları Merkezleri, Anayasa Mahkemesinin kadın ve çocuk haklarını doğrudan ihlal eden iptal kararını eleştirdi. Açıklamayı yapan Avukat Nuriye Kadan, ihlallere yönelik ulusal ve uluslararası hukuk alanında mücadelelerini sürdüreceklerini söyledi
ÖZKAN PEKÇALIŞKAN
İzmir Barosu Kadın Hakları Merkezi ve Çocuk Hakları Merkezi, Anayasa Mahkemesinin Türk Ceza Kanununun 103. maddesinin 2. fıkrasını iptal etmesine tepki gösterdi. İzmir Barosunun konu ile ilgili merkezleri baro binasında basın açıklaması yaptı. Açıklamayı Avukat Nuriye Kadan okudu. Avukat Kadan, çocuk ve kadın hakları ihlallerinin yoğun yaşandığı son yıllarda, haklara yönelik bir darbe de Anayasa Mahkemesinden geldiğini belirterek, Anayasa Mahkemesi 12.11.2015 tarihli kararında Türk Ceza Kanunun 103. maddesinin 2. fıkrasını iptal etmiştir. Özellikle erken yaşta evlilikleri ve çocuk istismarını önlemek amacı ile getirilmiş olan bu fıkranın iptali ile artık erken yaşta evlilik gerçekleştiren faillerin çekinecekleri hiçbir husus kalmamış, açıkça ve alenen çocuk istismarı teşvik edilmiş, çocuk istismarı ve kadın cinayetlerini önlemeye yönelik son yıllarda elde edilen kazanımlar hiçe sayılmıştır diye konuştu.
KARAR İNSAN HAKLARI İHLALİDİR
Avukat Kadan, maddenin iptal gerekçesinde yer alan şehirlerde erken yaşta cinsel ilişkinin yaygın olması, küçük yörelerde ise gelenek gereği erken evliliklerin yaygın olması ifadelerinin 21. yüzyıl Türkiyesine yakışmayan gerekçeler olduğuna vurgu yaparak, Maddenin iptali ve dayanılan gerekçe hem gençleri bilinçsiz ve sağlıksızca cinsel ilişkiye yöneltecek hem de kırsal kesimde bir türlü önünü alınamayan, gelenek ve göreneklerle beslenen, özellikle okul çağındaki kız çocuklarının, bir eşya gibi başlık parası karşılığı, evlilik adı altında başka erkeklere satışını gerçekleştirilecektir. Bilinmelidir ki; Ülkemizde çocuk hakları ihlalinde ilk sırada çocukların zorla evlendirilmeleri yer almaktadır. Erken yaşta zorla evlendirilen kız çocuklarının yüzde 14ü 15 yaşın altındadır. Erken yaşta yaptırılan evlilikler çocukların eğitimlerini tehlikeye sokmakta, çocuklar doğurmak ve ev işi yapmak amacı ile okulu terk etmeye zorlanmaktadır. Milli Eğitim Bakanlığının verilerine göre erken yaşta evlilik ve nişanlanma nedeni ile okula devam etmeyenlerin yüzde 97,4ü kız çocuklarıdır. Hamilelik ve doğumun yol açtığı sorunlar 15-19 yaş arası genç kızlarda birinci ölüm sebebidir. Erken yaşta zorla yaptırılan evlilikler çocukların temel haklarını elinden alan ve kadının statüsünü düşüren, kadınları eğitimsizlik, fakirlik, bağımlılık ve şiddet kısır döngüsüne hapseden bir insan hakkı ihlalidir ifadelerini kullandı.
ULUSLARARASI SÖZLEŞMELER İHLAL EDİLDİ
Anayasa Mahkemesinin bu kararı ile Türkiyenin taraf olduğu uluslararası sözleşmeleri de ihlal ettiğine değinen Avukat Kadan, Taraf olduğumuz Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşmenin 1. maddesi gereğince daha erken yaşta reşit olma durumu hariç, on sekiz yaşına kadar her insan çocuk sayılmaktadır. Sözleşmenin 3. maddesinin 1. fıkrasından; Kamusal ya da özel sosyal yardım kuruluşları, mahkemeler, idari makamlar veya yasama organları tarafından yapılan ve çocukları ilgilendiren bütün faaliyetlerde, çocuğun yararı temel düşüncedir. Yine aynı sözleşmenin 34. maddesine taraf devletler, çocuğu, her türlü cinsel sömürüye ve cinsel suistimale karşı koruma güvencesi verirler. Bu amaçla taraf devletler özellikle; Çocuğun yasadışı bir cinsel faaliyete girişmek üzere kandırılması veya zorlanmasını, Çocukların, fuhuş, ya da diğer yasadışı cinsel faaliyette bulundurularak sömürülmesini, çocukların pornografik nitelikli gösterilerde ve malzemede kullanılarak sömürülmesini, önlemek amacıyla ulusal düzeyde ve çok taraflı ilişkilerde gerekli her türlü önlemi alırlar, hükümlerini içermektedir. Anayasa Mahkemesinin, hukuktan yana değil ataerkil toplum yapısını korumaya yönelik bu kararı, evrensel hukuk normlarına aykırılık nedeni ile de açıkça kadın ve çocuk haklarına yönelik ihlallerle sonuçlanacak bir süreci başlatmaktadır şeklinde konuştu.
Haber Merkezi