Sayfa Yükleniyor...
Anadolu Birliği Derneği, son dönemlerde yaşanan şiddet olayları sebebiyle herkese barış çağrısı yaptığı bir basın toplantısı düzenledi
DAVUT İPEK - Anadolu Birliği Derneği, Kobanide yaşananları sokaklarda protesto eden vatandaşları sağduyuya çağırdı. Anadolu Birliğinin herkese barış ve kardeşlik mesajları verdiği basın toplantısına tam 121 kurum ve kuruluş temsilcileri ile siyasi parti temsilcileri katıldı. Ekonomi dünyasından sanat ve basın camiasına kadar birçok kişinin katıldığı toplantıda konuşan Anadolu Birliği Derneği Genel Başkanı Ferhan Ademhan, Biz bugün burada sivil toplum kuruluşları olarak, son günlerde Türkiyede yaşanan toplumsal olaylarla ilgili birlikte yaşam çağrımızı yükseltmek için toplanmış bulunuyoruz. Tarihsel bir barışa doğru yürürken ülkemizde yaşanan toplumsal karmaşa ortamı, bizi kaygılandırmıştır. Siyasal gelişmelerin insanlarımızı karşı karşıya getirmesini engellemek adına sesimizi yükseltmemiz gereken bir dönemden geçiyoruz. Suriyenin Kobani kentinde yaşanan IŞİD saldırılarını protesto olaylarında hayatını kaybeden otuz beş vatandaşımıza Allahtan rahmet, yakınlarına baş sağlığı diliyoruz. Bu acı kayıpların, yüreğimizi dağladığını belirtirken, bütün bir Türkiye toplumunun da bu acıyı paylaştığına inancımızın tam olduğunu söylemek istiyoruz dedi.
KOBANİ AKRABAMIZDIR
Türkiyenin her zaman mazlumun yanında olan bir ülke olduğunu belirten Ademhan şunları da kaydetti: Ülkemizin güney sınırına dayanan IŞİD terörü, Türkiyede yaşayan Kürt vatandaşlarımızın yoğun akrabalık ilişkileri içinde olduğu Kobaniye saldırdı. Suriyede yaşayan akrabalarının trajedisine sessiz kalmayan vatandaşlarımız Suriye sınırında günlerce nöbet tutarak dayanışma halinde oldular. Hükümetimizde yaşanan bu insanlık dranıı karşısında ülke sınırlarını terör mağduru insanlara açmıştır. Türkiye 200 bin insanı topraklarına kabul etmiş ve bu insanları barındırmıştır. Yüzlerce Kobanili aile Türkiyede barınmakta ve savaşta yaralanmış insanlar ülkemiz hastanelerinde tedavi görmektedir.Türkiye Cumhuriyeti devleti yarım asırdır, savaş mağdurlarına gösterdiği merhameti tekrar ortaya koymuştur. Buradan bir gerçeği daha söylemek gerekir. Türkiye Cumhuriyeti, sınır komşusu Suriye ile ilgili üzerine düşeni yapmıştır; ancak Suriye ile ilgili politikalar sadece komşulukla ifade edilemeyecek bir gerçeği taşımaktadır. Kobani ve diğer kentlerde yaşayan insanlar bu ülkedeki Kürt vatandaşlarımızın akrabalarıdır ve devletimiz bu gerçeği göz önünde bulundurarak hareket etmelidir. Bu nedenledir ki, Kobani'nin Mardin'le, Şanlıurfa ile çok alakası vardır. Çünkü akrabadırlar.
SALDIRILARI KINIYORUZ
Ademhan, her türlü şiddet ortamına karşı olduklarını belirterek sözlerini şöyle sürdürdü: Kurban Bayramının son günü IŞİDin Kobani kuşatmasını daha da ileri götürmesi, günlerdir akrabalarının ölüm haberleri ile uyanan vatandaşlarımızın tedirginliğini yükseltmiş ve ülkemizin her tarafında IŞİDi protesto eylemleri gerçekleştirilmiştir. Başta demokratik bir hakkın kullanılmasından ibaret olan bu protesto eylemleri, maalesef provokatif güçlerin devreye girmesi ile kabul edilemez bir noktaya gelmiştir.Bayrağımıza ve Mustafa Kemal Atatürkün büstüne yapılan saldırılar bizleri derinden yaralamıştır. Bu saldırılan kesin bir dille kınıyoruz.Kobani protestosu bahane edilerek kamu binalarına, esnafımıza ve halkımıza yönelik yapılan şiddeti ve yağma hareketlerinin sorunlarımıza çözüm olmayacağını da Türkiye kamuoyuna duyuruyoruz. Şiddetin her türlüsüne karşıyız ve karşılıklı bir şekilde şiddeti tırmandıracak söylemlerin barış ortamına hizmet etmeyeceğinin altını çizmek isteriz.
BAŞKA ÜLKEMİZ YOK
Dernek olarak, şiddetin hiçbir şeye çözüm olmayacağına inandıklarını belirten Ademhan, Bütün bu yaşananlardan ülke olarak bir ders çıkarmamız gerektiğinin de bilincinde olmalıyız. Toplumlar her zaman geleceğe daha umutlu bakmak durumundadır ve adımlarını buna göre atmalıdır. Şimdi ülke olarak üzerimize düşen birincil bir görev var: Ülkemize ve toplumsal barışa sahip çıkmak!20. yüzyılın başlarında büyük bedeller ödenerek kurulan Türkiye Cumhuriyeti devleti, hu ülkede yaşayan her milliyetten insanın kanını ve emeğini taşımaktadır. Bu değere sahip çıkmak hepimizin görevidir. Yaklaşık 30 yıl boyunca, gerek askeri darbelerin gerek dış güçlerin tetiklemesiyle gelişen kardeş kavgası, ülkemize büyük bedeller ödetti. 2013 yılı baharında ise, tüm Türkiye toplumu bu ateş çemberinin son bulacağı umudunu taşımaya başladı. Bu hepimiz için tarihi bir fırsattır. Son günlerde yaşanan toplumsal şiddet olaylarının atmosferinde, söyleyeceğimiz her söz bizi ya barışa ya da bedelleri ağır olan bir dönemece sokacaktır. Oysa hepimiz biliyoruz ki, Türkiye, bin yıldır bir arada yaşayan başta Türk ve Kürt halkı olmak üzere bütün Türkiye halklarının ortak yurdudur. Başka bir ülkemiz de yok, gidecek bir yerimiz de... Bize yaşatılan büyük acılara rağmen Türk ve Kürt halkı kardeşliğini bozmamıştır ve bir arada yaşaması gerektiğine inanmaktadır. İzmirde faaliyet yürüten STKlar olarak bizler bu kardeşlik ortamının destekçisi ve en yakın tanığıyız. İzmirde yaşayan Kürt, Balkanlı ve göçmen komşusundan, İzmirde yaşayan Türk, Kürt komşusundan, okul arkadaşından vazgeçmemiştir. Egenin kıyısı Fıratın Diclenin çocuklarıyla kardeştir. Aynı şekilde Karadenizin yağmur yüzlü Laz çocukları, Doğu ve Güneydoğulu vatandaşlarımızla kardeşliğini her daim korumuştur. Yine ülkemizin Doğu ve Güneydoğu'sunda yaşayan kardeşlerimiz de, İzmirli kardeşinden vazgeçmemiştir ve kader birliğine inanmıştır. Ülkemizin dört bir yanı temelleri sağlam olan bu kardeşlikten beslenmektedir dedi.
BİZ TÜRKİYEYİZ ve BURADAYIZ
Bugünlere birlik, beraberlik ve bütünlük içinde gelindiğini hatırlatan Ademhan sözlerini şu şekilde tamamladı: Bütün bu söylediklerimizin düsturuyla, buradan Türkiyeyi yöneten siyasi iradeye, muhalefet partilerine ve tüm demokratik kitle örgütlerine sesleniyoruz. Ülkemiz barışına hizmet etmeyen her söylemden vazgeçilmeli. Biz İzmir'deki STK'lar olarak, çözümün tek adresinin TBMM olduğunu tekrar söylüyoruz. Ülke barışı sokakla değil; siyasi iradeyle sağlanır. Bu görüşümüzü daha yüksek sesle dile getireceğimizi, bu konuda asla susmayacağımızı ülkemizin siyasi aktörlerine duyuruyoruz. Aynı şekilde çözümü provoke eden tutumlara da prim vermeyeceğimizi net bir dille ifade ediyoruz. Bu ülkedeki 75 milyon insan olarak bir arada yaşamak istiyoruz ve bir arada yaşamaktan başka da bir çaremiz yoktur. Çağdaş dünyanın tüm ülkeleri farklılıklarını yaşatarak bir gelecek kurma iradesini göstermişse, ortak değerleri olan Türkiye toplumunun da bunu başarmaması için hiçbir neden yoktur.Türkiye'de yaşayan herkes bu toprakların, eşit ve özgür yurttaşıdır. Aynı şekilde ülkemizde var olan her etnik ve dinsel topluluk, bu ülkenin değerleridir ve öyle de kalacaktır.Ülkedeki toplumsal barışı sağlama adına önemli adımlar atan iktidarın, bu adımlara sonuna kadar sahip çıkması gerektiğini vurguluyoruz. Hiçbir siyasi partinin ve STKnın da ülkedeki huzuru bozacak bir açıklamada ve tutumda olmaması gerektiğini savunuyoruz. Bin yıldır nasıl ki bütün savaşlara ve yıkımlara rağmen bir arada yaşama iradesini gösterdiysek şimdi de bunu başarabileceğimize inanıyoruz. Barış ve toplumsal birliktelik en akılcı ve nihai yoldur.Celin hep birlikte bu ülkenin kardeşlik inşasına bir harç taşımak için el ele verelim. Egenin kıyısı ve Anadolunun her tarafı buna hazırdır.Barışı, kardeşliği, dostluğu istemeyenlere inat sesleniyoruz:Biz Türkiyeyiz ve buradayız.
Haber Merkezi