Sayfa Yükleniyor...
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Sultanahmet Meydanı'nda meydana gelen ve Suriye kökenli bir canlı bomba saldırısı olduğu değerlendirilen terör olayını, esefle kınadığını söyledi
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 8. Büyükelçiler Konferansı için dünyanın dört bir tarafından gelen büyükelçiler onuruna Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde öğle yemeği verdi.
Yemekte konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, İstanbul'da Sultanahmet Meydanı'nda meydana gelen ve Suriye kökenli bir canlı bomba saldırısı olduğu değerlendirilen terör olayını esefle kınadığımı belirtmek istiyorum. 10 kadar şuanda maalesef bu terör eyleminde ölümüz var. Bunlar yerli, yabancı, öyle zannediyorum ki şöyle yarım saat, 1 saat içinde açıklanacak. Patlamada hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet, yaralananlara acil şifalar diliyorum ki 15 kadar yaralı var dedi.
İLKELİ DURUŞ DEVAM EDECEKTİR
Bu hadise bir kez daha millet olarak terör karşısında, terör örgütleri karşısında tek yürek, tek vücut olmamız gerektiğini göstermiştir diye konuşan Erdoğan, Türkiye'nin terörle mücadele konusundaki kararlı ve ilkeli duruşu sonuna kadar devam edecektir. Bizim için DAİŞ'le PKK'nın, PYD'nin, YGP'nin, DHKP-C'nin, MLKP'nin velhasıl adı veya kısaltması ne olursa olsun bütün terör örgütlerinin bir diğerinden farkı yoktur ifadelerini kullandı.
MEYDANI TERÖR ÖRGÜTÜNE BIRAKMAMALIYIZ
Dünyada DAİŞ denilen terör örgütüyle Türkiye'den daha kararlı bir şekilde mücadele yürüten ve bizim kadar bedel ödeyen başka bir ülke var mıdır? diye soran Erdoğan, Aynı şekilde bölücü terör örgütüyle mücadelemizi de kararlılık ve fedakarlıkla yürütüyoruz. Ama bunu bile anlamamakta direnen birileri var, ülkeler de var. Bu çerçevede siz kıymetli büyükelçilerimizden de bölücü terör örgütünün faaliyetleri hususunda teyakkuz halinde bulunmanızı özellikle bekliyoruz. Başta Avrupa ülkeleri olmak üzere terör örgütü ve müzahir kuruluşlarının etkinliği olan yerlerde biz de devlet olarak çok daha güçlü bir çalışma ortaya koymak mecburiyetindeyiz. Meydanı terör örgütüne, bölücülere, yıkıcılara bırakmamalıyız dedi.
KENDİLERİNE GÜYA AKADEMİSYEN DİYEN BİR GÜRUH...
Dünyanın 89 farklı üniversitesinde çalışan bin 128 akademisyen ve araştırmacı ile 400 kadar uluslararası destekçinin, Bu suça ortak olmayacağız başlıklı metni imzalayarak kamuoyuna duyurmasını eleştiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kendilerine güya akademisyen ve araştırmacı unvanı yakıştırmış bir güruh çıkıyor, terör örgütünün eylemlerine karşı vatandaşlarını ve topraklarını savunan devletimize dil uzatıyor. Neymiş efendim, hak ve özgürlükler ihlal ediliyormuş. Evet, terör örgütünün eylemleri yüzünden bölgede yaşayan milyonlarca vatandaşımızın hak ve özgürlükleri ihlal ediliyor. Ama bu ihlali yapan devlet değil terör örgütünün ta kendisidir. Sokakları kazıp hendeklerle barikatlarla kapatan, tuzaklayan terör örgütüdür. Yollara, köprülere, menfezlere bombalara döşeyerek insanımızın seyahat özgürlüğünü engelleyen terör örgütüdür. Okulları, hastaneleri, camileri, kütüphaneleri, evleri, iş yerlerini yakarak, ambulansları, itfaiye araçlarını, özel araçları kurşunlayarak vatandaşımıza hayatını zehir eden terör örgütüdür. Evlerin duvarlarını delip insanların yatak odalarından geçen tüneller açarak vatandaşımızın hak ve özgürlüklerini ihlal eden yine terör örgütüdür. Tüm bu gerçeklere rağmen kendilerine akademisyen güruh bildiri yayınlayıp devleti suçluyor. Sadece bununla da kalmıyor, gelişmeleri takip etmek üzere yabancılara ülkemize davet ediyorlar ifadelerini kullandı.
BUNUN ADI MÜSTEMLEKE ZİHNİYETİDİR
Söz konusu akademisyen ve araştırmacı grubun faaliyetlerini, Türkçe kelime anlamı sömürge anlamına gelen müstemleke zihniyeti olarak tanımlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:
Bunun adı müstemleke zihniyetidir. Bunun adı mandacılıktır. Türkiye bu zihniyetin ihanetiyle yüzyıl önce de karşılaştı. O zaman da bu ülkeyi ancak yabancıların düzeltebileceğine inanan ve kendilerine yine aydın diyen mandacı bir güruh vardı. Milletimiz Kurtuluş Savaşı'nı zaferle sonuçlandırıp istiklalini kazanarak bunlara hak ettikleri cevabı vermişti. Ama maalesef cumhuriyetimizi kurduktan sonra bu müstemlekecilerin gelip yine köşe başlarını tuttuklarını gördük. Bugün de üstelik çoğu maaşını devletten alan, cebinde bu devletin kimliğini, pasaportunu taşıyan, ülke ortalamasının oldukça üzerinde bir refah seviyesine sahip sözde aydınların ihanetiyle karşı karşıyayız. Buradan huzurlarınızda tüm Türkiye'ye, tüm dünyaya şu mesajı vermek istiyorum: Türkiye'nin Kürt vatandaşlarıyla hiçbir sorunu yoktur. Yani Türkiye'de Kürt sorunu diye bir mesele yoktur. Her kesim gibi Kürt kardeşlerimizin kendilerine, yaşadıkları yerlere mahsus sıkıntıları olabilir. Bunları oturur kendileri ile konuşur, çözeriz. Bizler şu 14 sene içerisinde Güneydoğu ve Doğu'ya Batı'da ne varsa bunları taşımış, götürmüş bir iktidarız.
EY AYDIN MÜSVEDDELERİ, SİZ KARANLIKSINIZ, KARANLIK
Bugün Türkiye'nin sorunu, dünyada pek çok ülkenin de bizar olduğu terör sorunudur, Kürt sorunu değildir, kendimizi aldatmayalım diyen Erdoğan, şunları kaydetti: Bunu çok iyi anlatmamız lazım. Ama bu aydın müsveddeleri, ne yazık ki kalkıp devletin bir katliam yaptığından bahsediyor. Ey aydın müsveddeleri, siz karanlıksınız, karanlık. Aydın filan değilsiniz. Sizler ne Güneydoğu'yu ne Doğu'yu, buraların adresini bilemeyecek kadar karanlıksınız ve cahilsiniz. Ama oraları bizler kendi evimizin yolu gibi adresi gibi çok iyi biliriz. Eğer bugün Güneydoğu'nun her yanına havalimanları, üniversiteler gitmişse, camileriyle okullarıyla bütün bu bölge zengin bir hale gelmişse, bölünmüş yollarla zengin bir hale gelmişse bu bizim Güneydoğu'ya Doğu'ya oradaki Kürt kardeşlerimize ne denli değer verdiğimizin ifadesidir. Peki terör örgütü ne yapmıştır? Bakın şu anda evler boşaltılıyor ve bu evlere ne yazık ki bunlar evler arasında tüneller kazımak suretiyle oralarda bu terörü estirdiler. Hiçbirisi Yasin Börü'yü konuşmuyor. Ne yapıyordu bunlar, kurban eti dağıtıyorlar. Üçüncü kattan atmak suretiyle, ondan sonra da arabayla üzerinden geçmek suretiyle onu maalesef şehit ettiler. 6-7-8 Ekim tarihinde olan olayların faili kim? Bütün Kürt kardeşlerimizi sokağa dökmek suretiyle orada 50 kişinin ölümüne sebep olan kim? Neredesiniz aydınlar? Sözde aydınlar, sesiniz çıktı mı? Kalkıp da bunu lanetlediniz mi? Sorunun bir tarafından millet ve devlet vardır diğer tarafında elinde silahıyla, bombasıyla molotofuyla teröristler vardır.
İSİMLERİ BİZDEN AMA ZİHİNLERİ YABANCI TİPLER
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Sözde akademisyenler bildirisine imza atan, isimleri bizden ama zihinleri bize yabancı tipleri bir kenara bırakıyorum. Sizden de şimdi bu konuda özellikle bir gayret istiyorum. Bu şekilde düşünen yabancı akademisyenlere benim bir teklifim var. Ben kendilerini Türkiye'ye davet ediyorum. Buyursunlar, Türkiye'ye gelsinler. Öyle kuru kuruya imza atmakla olmaz. Gel Türkiye'ye. A'dan Z'ye, Güneydoğu'da, Doğu'da, bütün bu bölgelerde ne oluyor, ne bitiyor biz bunları müdellel olarak biz kendilerine anlatmaya hazırız. Türkiye'deki sorunun devlet tarafından hukukun çiğnenmesi mi yoksa terör örgütünün vatandaşlarımızın hak ve özgürlüklerini gasp etmesi mi olduğunu gelsinler kendi gözleriyle bizzat görsünler şeklinde konuştu.
BUNLARIN HADDİNİ BİLMESİ LAZIM
Erdoğan, açıklamalarını şöyle sürdürdü: Bizim bu sözde akademisyenlerden izin alacak halimiz yok, hukukumuzda da böyle bir kaide yok. Bunu da herkesin çok iyi bilmesi lazım. Bunların haddini de bilmesi lazım. Biz bu ülkede 78 milyonun can güvenliğini, mal güvenliğini korumakla mükellefiz, devletin görevi budur. Bunu da Silahlı Kuvvetlerimizle, polisimizle, geçici, gönüllü köy korucularımızla birlikte yürütüyoruz. Sizlerden görev yaptığınız ülkelerdeki muhataplarınıza bu gerçeği tüm çıplaklığıyla anlatmanızı ve terör mücadelemize destek sağlamanızı özellikle bekliyorum. (İHA/DHA)
Haber Merkezi