Sayfa Yükleniyor...
İzmir'de, kız öğrencilerin türbanla üniversiteye girmesine izin vermediği için kendisine verilen 2 yıl 1 aylık hapis cezasını yatmak üzere halen cezaevinde bulunan Prof.Dr. Rennan Pekünlü için, akademisyenlerden siyasilere, sanatçılara kadar geniş bir katılımla 'Rennan Pekünlü Komitesi', kuruldu
TANER UYANIKER
Ege Üniversitesi Fen Fakültesi'nde öğretim üyesi olduğu dönemde türbanlı öğrencileri okula almadığı gerekçesiyle, 'Eğitim hakkını engellemek' suçundan dava açılan Prof.Dr. Rennan Pekünlü'ye, 2 yıl 1 ay hapis cezası verildi. Bu süreçte emekli olan Pekünlü, Yargıtay'ın kararı onaması ardından Foça Açık Cezaevi'ne girdi. Prof.Dr. Rennan Pekünlü için, akademisyenlerden siyasilere, sanatçılardan, sivil toplum örgütü temsicilerin bir araya gelmesiyle, 'Rennan Pekünlü Komitesi' kuruldu. Pekünlü'nün eşi Belma Pekünlü'n de destek verdiği komiteyi tanıtmak için yapılan basın açıklamasında komite sözcüsü Avukat İrfan Koçana, konuştu.
Koçana konuşmasına Esat Rennan Pekünlü ile birlikte, laiklik, hukuk devleti, aydınlanma, bilim ve üniversite kavramlarını da mahkum ettiğini sanan zihniyetle mücadele etmek için Pekünlü komitesini kurmuş bulunuyoruz diyerek başladı.
TOPLUMSAL GELECEĞE TEHTİD
Rennan Pekünlüye verilen cezaya değinen Koçana, Anayasa Mahkemesi, Danıştay ve AİHM kararları ile belirlenen türbanlı öğrencilerin üniversiteye girmelerinin, laiklik ilkesi başta olmak üzere Türk Anayasal sistemine aykırı olduğu hukuksal gerçeği çerçevesinde, türbanla üniversiteye girmek isteyen öğrencileri uyaran ve tutanak tutan Prof. Dr. Esat Rennan Pekünlüye, bu eylemi nedeniyle, 2 yıl 1 ay hapis cezası verilmiş ve 27 Kasım 2014 Perşembe günü bu cezanın infazı başlamıştır.
Son dönemde örneklerini sıkça gördüğümüz hukukun ayaklar altına alındığı davalardan biri olan Pekünlü davası, Pekünlünün uğradığı ağır, acımasız ve haksız mağduriyet ile birlikte, laiklik, hukuk devleti, aydınlanma, bilim ve üniversite kavramlarını da hedef alması bağlamında, toplumsal geleceğimize karşı da ciddi bir tehdit oluşturmaktadır. Tarihsel süreçte hep yenilen, yenilmeye de mahkum olan akıl ve bilim karşıtı gerici anlayış, son dönemde elde ettiği geçici kazanımlardan aldığı cesaretle, Pekünlünün şahsında aydınlanma felsefesini de mahkum edebileceğini sanmaktadır dedi
Komitenin kurulma amaçlarını madde madde açıklayan Koçana;
- Pekünlü davasının içeriğindeki ağır haksızlıkların, hukuksuzlukların kamuoyu gündeminde tutulması,
- Pekünlünün eyleminin suç olmadığının toplumun geniş kesimlerince ve uluslararası planda anlaşılması ve benimsenmesinin sağlanması,
- Eline geçirdiği ve etkisi altına aldığı kamusal güçlerle toplumu dönüştürebileceğini sanan karşı-devrimci anlayışın, düzenlediği tertiple peşinen mahkumiyet ve cezaevi kararı verdiği Pekünlü hakkındaki hukukla uzaktan-yakından ilgisi bulunmayan mahkumiyet hükmünden dönülmesinin sağlanması;
-Pekünlü davasındaki, başlangıcından sonuna kadar hukuka aykırılıkları uygulayan kişilerin ortaya çıkarılması ve hukuksal sorumluluklarının üzerine gidilmesi;
-Pekünlü davası üzerinden bilim özgürlüğü, aydınlanma ve bilimden yana kitleleri sindirebileceğini sanan karşı devrimci anlayışa karşı, gerekli toplumsal tepki ve bilincin oluşturulması amaçlarıyla, Pekünlü Komitesini kurmuş bulunuyoruz dedi.
Demokratik kitle örgütü temsilcilerinde bulunduğu basın açıklamasında Koçana sözlerini şöyle sürdürdü, Pekünlü dosyasındaki aşamalara paralel olarak, son dönemde üniversite öğrencilerine türban, kamu çalışanlarında türban, TBMMnde türban, ortaöğretimde türban gelişmelerinin hızla yaşama geçirildiği düşünülürse, Pekünlü dosyası üzerinden laiklik ilkesinin aşındırıldığı çok açıktır. Pekünlü dosyasında mahkumiyet kararı vermek için, Anayasa hükümleri, Anayasa Mahkemesi kararları, hukuk devleti ayaklar altına alınmıştır. Türkiye Cumhuriyetinin temel niteliklerini hedef alan, hukukun ayaklar altına alındığı davaların en açık örneklerinden biri olan Pekünlü davasının takipçisi olacağımızı kamuoyuna duyururuz. Prof. Pekünlü ile birlikte hukuk devletini, laikliği, aydınlanmayı, üniversite kavramını mahkum ettiklerini sananlar hayal kırıklığına uğrayacaklar. Siyasal iktidar ve yargıya egemen olduğunu düşünen güçler, tarihin karanlık dönemlerinde olduğu gibi, hukuku, yargıyı bir zulüm aracı olarak kullanarak bir yere varabileceklerini, kitleleri sindirebileceklerini zannediyorlarsa, büyük bir yanılgı içindedirler. Buradan Türkiye Cumhuriyetinin temel niteliklerini, laikliği, hukuk devletini, aydınlanma kavramını ödünsüz biçimde savunmak konusunda kararlı olduğumuzu haykırıyoruz. Aynı cezaevine dimdik giden Prof. Pekünlü gibi, ibret olmak amacıyla verildiği sanılan cezalar bizi korkutmayacaktır. Prof. Pekünlü, tarihin yargısında masumdur, bu masumiyet ve bu masumiyeti elde ettiği geçici güçle mahkum etmeye çalışan zihniyetin haksızlığı er ya da geç ortaya çıkacaktır diyerek sözlerini tamamladı.
Haber Merkezi