Sayfa Yükleniyor...
İsrail'in süregelen saldırıları sonucunda yerlerinden edilenlerin sığındığı Refah kentinde ciddi bir gıda krizi yaşanıyor.
Gazze Şeridi'nin farklı bölgelerinden yüz binlerce insanın barındığı bu güney şehri, uzun süredir devam eden ablukanın etkisiyle gıda sıkıntısı çekiyor. İsrail'in, ticari geçiş kapısı Kerem Ebu Salim'i 7 Ekim'den bu yana kapalı tutmasıyla birlikte, gıda malzemelerinin Gazze'ye girişi daha da kısıtlandı. Birleşmiş Milletler Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı'na (UNRWA) göre, Gazze'ye gelen yardımlar, nüfusun ihtiyaçlarının yalnızca yüzde 7-8'ini karşılayabiliyor.
Gıda ihtiyaçlarını karşılayamayan Filistinliler, kıtlık ve nakit eksikliği olmak üzere iki temel nedenden dolayı bir tas çorbaya muhtaç durumda olduklarını belirtiyorlar. Evleri yıkılan ve göçe zorlanan Filistinliler, yemek hazırlamak için gerekli malzemelere sahip olmadıkları için aşevlerine bağımlı hale gelmiş durumda. Refah Belediye Başkanı Ahmed es-Sufi, daha önce yaptığı bir açıklamada, Gazze'nin en güneyindeki şehir olan Refah'ın, savaşın başından bu yana bir milyondan fazla yerinden edilmiş insanı kabul ettiğini ve nüfusunun bir milyon 300 bine çıktığını belirtti. Göçe zorlanan Filistinliler, yiyecek kıtlığı ve yetersiz hijyen nedeniyle son derece kötüleşen yaşam ve sağlık koşulları altında yaşıyorlar. Uluslararası insan hakları kuruluşları, bu durumun salgın hastalıkların yayılmasına neden olabileceği konusunda uyarılarda bulunuyorlar.
"Sınırlı miktardaki yiyecek yetmiyor," diyorlar. Bölgede kendi imkanlarıyla bir aşevi açarak yüzlerce kişiye sıcak yemek dağıtmaya çalışan Halid Berakat, yaptığı açıklamada, bölgedeki "gıda kıtlığı" nedeniyle büyük sıkıntılar yaşadıklarını belirtti. Temel gıda ürünlerinin bulunmadığını ve bulunanların da yüksek fiyatlarla satıldığını dile getiren Berakat, "Elimizdeki sınırlı miktardaki yiyecek, aşevine başvuran tüm muhtaç ve aç insanların ihtiyaçlarını karşılamaya yetmiyor. Malzeme kıtlığı ve yüksek fiyatlar, büyük miktarda yemek hazırlamanın önünde engel teşkil ediyor," şeklinde konuştu.
"Küçük bir yiyecek bile değerlidir," diyorlar. Han Yunus'tan Refah'taki barınma merkezine gelen ve Şabura Aşevinin önünde yemek sırası bekleyen 9 yaşındaki Nevval Berbeh, "İsrail ordusu Han Yunus'taki evimizden bizi çıkardı. Yanımıza yiyecek, içecek, giyecek dahil hiçbir şey almadan kaçtık ve ailemle Refah'a sürüldük" ifadelerini kullandı. Soğuk havaya rağmen saatlerce ayakta yemek bekleyen, bazen büyüklerin itiş kakışlarına maruz kalan Berbeh, "Ailemin açlığını giderecek yiyecek alabilmek için buna katlanmak zorundayım. Bu yemekleri alabilmek için çok uzun saatler ayakta beklemek zorunda kalıyoruz," diye konuştu. Aşevinden sınırlı miktarda yiyecek alabildiğini dile getiren Berbeh, "Aşevi olmasaydı hiçbir şey yemezdik, az miktarda da olsa yine de hiç yoktan iyidir," şeklinde konuştu.
Sabah saatlerinden itibaren yemek sırasında bekleyen 11 yaşındaki Dima Abdurrahman, aç olan aile üyeleri için yiyecek almanın bitmesinden endişe duyduğunu ifade etti. Abdurrahman, "Perşembe günü yemek alamadığım için çok üzüldüm. Bugün erkenden çıkıp aileme yiyecek almak için acele etmeye karar verdim. Yemek pişirebileceğimiz gazımız ya da yakacak odunumuz yok, bu yüzden hazır yemek almak için aşevine geliyoruz," dedi. "Yaşam koşullarımız felaket" diyen Han Yunus'un doğu bölgelerinden göçe zorlanan Ravhiye Ebu Taime, bir gün yemek almak için sıra beklemeyi hiç düşünmediğini söyledi.
Ailesinin zorla göç ettirildiği yerde temel yaşam ihtiyaçlarının karşılanamadığını vurgulayan Ebu Taime, İsrail saldırılarının hayatlarını "acı ve sıkıntı" dolu günler haline getirdiğini belirtti. Han Yunus'tan çıplak ayaklarla ve hiçbir eşya almadan göç etmek zorunda kaldıklarını anlatan Ebu Taime, "Giysilerimiz, battaniyelerimiz yok; çadır alamadık ve yaşam koşullarımız felaket. Evim, oğlumun, kızımın ve yeğenlerimin gözleri önünde buldozerlerle yıkıldı. Tüm bunlar gözlerimin önünde gerçekleşti ve onları, evin enkazı altına buldozerlerle, askeri araçlarla gömdüler," dedi.
AA