Rodos'taki Osmanlı mirası zamana direniyor

Ege Denizi’nin en büyük adalarından biri olan Rodos, Osmanlı döneminden günümüze ulaşan tarihi yapılarıyla tarih tutkunlarının ilgisini çekmeyi sürdürüyor.

  • Oluşturulma Tarihi : 24.05.2025 15:49
  • Güncelleme Tarihi : 24.05.2025 15:49
  • Kaynak : AA
Rodos'taki Osmanlı mirası zamana direniyor haberinin görseli

Kanuni Sultan Süleyman tarafından 1522 yılında fethedilen ada, yaklaşık dört asır boyunca Osmanlı İmparatorluğu’nun yönetimi altında kaldı. Rodos Şövalyeleri'nin yıllarca hüküm sürdüğü Rodos Kalesi ile içerisinde yer alan eski Rodos şehri, günümüzde UNESCO Dünya Mirası Listesi'nde bulunuyor.

1912 yılına kadar Osmanlı egemenliği sürdü

Osmanlı egemenliği, 1912 yılına kadar adada sürdü. Bu dönemden kalan pek çok yapı, zamanın yıpratıcı etkilerine rağmen hâlâ ayakta ve Rodos’un tarihi dokusuna katkıda bulunuyor.

Adanın merkezinde konumlanan Süleymaniye Camisi, Osmanlı’nın Rodos’taki ilk büyük mimari yapılarından biri olarak öne çıkıyor. Kanuni Sultan Süleyman adına, fethin simgesi olarak 1523 yılında inşa edilen cami, şehrin birçok noktasından görülebiliyor.

Ancak ziyaret ve ibadete kapalı olması, özellikle Türk ziyaretçilerde burukluk yaratıyor. Yine de mimarisi ve geniş avlusuyla dikkatleri üzerine çekmeye devam ediyor.

Osmanlı döneminden günümüze ulaşan bir diğer önemli eser ise Mustafa Paşa Hamamı. Bugün turistlerin büyük ilgi gösterdiği bu tarihi yapı, Osmanlı’nın kent yaşamına kazandırdığı sosyal yapının izlerini taşıyor.

Rodos Kalesi'nin hemen yakınında yer alan Recep Paşa Camisi, Hafız Ahmed Ağa Kütüphanesi ve Murad Reis Türbesi, adadaki Osmanlı izlerinin başlıca örnekleri arasında gösteriliyor. Özellikle Hafız Ahmed Ağa Kütüphanesi, Osmanlı dönemine ait el yazması eserleriyle araştırmacılar için büyük önem taşıyor.

Sadece Pargalı İbrahim Paşa Camisi açık

Rodos'taki Pargalı İbrahim Paşa Camisi, ibadete açık tek cami olarak ön plana çıkıyor. Namaz vakitlerinde içinde ezan okunan ve sesin dışarıya çıkmadığı caminin bu durumu ziyaretçileri hüzünlendiriyor.

Caminin bakımıyla ilgilenen ve kendisini "Osmanlı torunu" olarak tanımlayan İskender Pekmezci, ailesinin 1526'dan beri Rodos'ta olduğunu söyledi.

Adada yaklaşık 4000 Türk'ün bulunduğunu ve kültürlerini yaşatmaya çalıştıklarını anlatan Pekmezci, "Derneğimiz var, bazı adetlerimiz devam ediyor. Ramazan, bayram, mevlitler... Cuma günleri cami kalabalık oluyor, biz burada doğduk, çok şükür iyi diyelim iyi olalım." dedi.

İskender Pekmezci, İzmir ve İstanbul'da akrabalarının bulunduğunu ve Türkiye'den gelen ziyaretçilerle görüşüp hasret giderdiklerini sözlerine ekledi.

Osmanlı eserlerinden biri olan ve Sultan Abdülmecid döneminde 1852 yılında inşa edilen Fethi Paşa Saat Kulesi, adanın yüksek noktalarından birinde yer alıyor. Bugün kafe ve seyir terası olarak hizmet veren saat kulesi, ziyaretçilere hem Osmanlı taş işçiliğini hem de Rodos'un panoramik manzarasını sunuyor.

Yerli ve yabancı turistlerin yoğun ilgi gösterdiği kule, kültürel mirasın modern kullanımına örnek teşkil ediyor.

Roma medeniyetlerine ait yapılar da dikkat çekiyor

Rodos Adası, sadece Osmanlı dönemine değil, aynı zamanda Roma medeniyetlerine ait yapılarıyla da dikkati çekiyor.

Haçlı şövalyeleri döneminde önemli bir kale şehri olan adada, bugün hala dimdik ayakta duran Rodos Kalesi, Üstatlar Sarayı ve Şövalyeler Sokağı (Street of the Knights), bu dönemden kalma en görkemli yapılar arasında yer alıyor.

Bir zamanlar Hospitalier Şövalyeleri'nin merkezi olan Üstatlar Sarayı (Palace of the Grand Master), yüksek surları ve taş işçiliğiyle Orta Çağ mimarisinin en çarpıcı örneklerinden biri olarak öne çıkıyor. Müze olarak hizmet veren yapı, Bizans ve şövalyelik dönemine ait eserlere ev sahipliği yapıyor.