Erdoğan: Batı’nın sesi çıkmıyor

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Suriye'de 350 bin insan öldürülürken, 6 milyon kişinin ülkesinden ayrılırken Avrupa ve dünyanın sesinin çıkmadığını belirterek, "Fakat öbür tarafta 3 tane kendilerinden kaçan vatandaşları ile dünyayı ayağa kaldırıyorlar" dedi


  • Oluşturulma Tarihi : 15.03.2015 08:13
  • Güncelleme Tarihi : 15.03.2015 08:13
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
Erdoğan: Batı’nın sesi çıkmıyor

Esed ve IŞİD'in aynı sakat anlayışın iki farklı tezahürü olduğunu ifade eden Erdoğan, "Bunlar aynı üst aklın, iki maşanın ucudur aslında" diye konuştu. Çanakkale'de Iraklı, Filistinli, Suriyeli, Tunuslu Mehmetçiklerin yan yana yattığını hatırlatan Erdoğan, "Bize ne Suriye'den, Irak, Filistin ve Somali'den diyenler Çanakkale'ye gelsinler" ifadelerini kullandı.

Çanakkale’de 14 Mart Tıp Bayramı törenlerine katılan Erdoğan, “Bu yıl tıp bayramının Çanakkale’de düzenlenmesini son derece anlamlı ve önemli buluyorum. Bugün 3 tarihi olayı aslında birlikte kutluyoruz. Biri, 14 Mart 1827’de ülkemizde ilk tıp okulunun açılışıdır. İkincisi, 96 yıl önce, 14 Mart 1919 tarihinde İstanbul’daki işgal kuvvetlerinin topları tıbbiyenin üzerine doğrulttuğu bir günde, okulun iki kulesi arasına astıkları Türk bayrağı ile işgale başkaldırışlarıdır. Üçüncüsü de, 4 gün sonra idrak edeceğimiz 18 Mart Deniz Zaferi ile nisan ayıyla kavuşacağımız kara savaşlarının 100. yıldönümüdür. Çanakkale savaşımızın da, 29 Ekim 1923’de cumhuriyetin ilanı ile taçlandırdığımız istiklal mücadelemizin de en önemli kahramanlarından birisi sıhhiye personeliydi. Kimi zaman cephe gerisinde, kimi zaman cephenin ön safında şehit olan, yaralanan personellerimize millet olarak minnet borcumuz var. Sağlık Bakanlığı’mızın ortak çabalarıyla hazırlanan Sıhhiye 1915 kitabında ve sergisinde doktor ve sıhhiye görevlilerimizin sergiledikleri özveriyi görebiliyoruz. 300 fotoğrafta bizi biz yapan değerlere özellikle de vatan, millet ve hürriyet uğruna ortaya konan azim ve kararlılığa bugünler için ödenen bedellere şahitlik ediyoruz” dedi.

 “ELLERİNİ CEPLERİNE ATMIYORLAR”

Erdoğan, sözlerine şu şekilde devam etti: “Kime ve neye hizmet ettiği belli olmayan örgüt, güya yüce dinimiz adına en kanlı cinayetleri, vahşi katliamları gerçekleştirmekten vazgeçmiyor. En nadide eserleri, kitap, kütüphane, türbeleri yakıyor. Bu örgüt tarafından yakılan camilerile tarih yok ediliyor. Aynı şekilde Suriye’de eli kanlı diktatör, kimyasal silahlarla, varil bombalarıyla, konvansiyonel silahlarla, işkence ve zulümle iktidarını uzatmanın çabası içinde. 300 bin 350 bin insan öldürülüyor. 6 milyon insan sığınmacı, mülteci durumunda. Sadece bizim ülkemizde, Irak ve Suriye’den bize sığınanların sayısı 2 milyon. Koskoca Avrupa’da 250 bin insan var. Dünyanın sesi çıkıyor mu? Batının sesi çıkıyor mu? Hayır. Sadece bizimle bir araya geldikleri zaman, ‘Siz ne büyük milletsiniz, 2 milyon insanı burada ağırlıyorsunuz’. Paraya gelince hiç ellerini cebine uzatmıyorlar. Fakat öbür tarafta 3 tane kendilerinden kaçan vatandaşları ile dünyayı ayağa kaldırıyorlar. Bir başka yerde, bir başka mücadelenin içinde olanlara milyarlarca dolarları, on milyarlarca dolarları aktarabiliyorlar. 5,5 milyar dolar harcadık. Bize verdikleri destek 250 milyon dolar. Aradaki fark bu. Onun için bu millet büyük millet. Onlar uzatsa da ellerini, uzatmasa da, biz yüreğimizden, neyimiz var, neyimiz yok ortaya koyabiliyoruz darda kalan insanlara. Bu milletin farklılığı bu. Esed ve Daeş terör örgütü, aynı sakat anlayışının iki farklı tezahürü. Aynı üst aklın, iki maşanın ucudur aslında. Bu durum karşısında kendi içimize kapanıp kardeşlerimize sırt çevirmek bize yakışmaz. Bu tavır aziz şehitlerin ruhunu incitir. Medeniyetin bize yüklediği sorumluluk; kimlik, ideoloji, renk ve mezhebine bakmadan mağdurun yanında olmak, zalime karşı durmaktır. Zulme rıza zulümdür. Bu inançla da yolumuza devam ediyoruz. En başından beri biz bunu yaptık, yapıyoruz. Mağdurun, mazlumun yanında yer almaya devam edeceğiz. Suriye’deki, sonra Irak’taki savaştan kaçarak kapımıza gelen bu kardeşlerimize sahip çıkıyoruz. Bu topraklarda barınanlar, kendi ülkelerinde şartlar normale dönmeden şüphesiz evlerine gitmeyecektir. Biz de onlara, ‘Ne zaman arzu edersiniz topraklarınıza o zaman dönebilirsiniz’ diyoruz.” (İHA/ÇANAKKALE)

Haber Merkezi