Ağaç yaşken eğilir

Ege İhracatçı Birlikleri Ortaokulu Müdürü Ercüment Aslan okullarının en büyük eksikliğinin fiziksel alan olduğunu belirtti


  • Oluşturulma Tarihi : 06.05.2016 07:09
  • Güncelleme Tarihi : 06.05.2016 07:09
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
Ağaç yaşken eğilir

NİLGÜN TAZE

Ege İhracatçı Birlikleri tarafından 21 derslik olarak yaptırılan okulun Milli Eğitim Bakanlığı’na bağışlanır.  3 tane bilgisayar laboratuvarı bulunan okul aldığı yoğun talep nedeni ile Okul Aile Birliği odasını sınıfa çevirmek zorunda kalır. Velilerin çocuklarını yazdırabilmek için adres değişikliği yapabilecek kadar tercih edilen okulda oda yetersizliği nedeni ile 3 müdür yardımcısı ve bir memur aynı oda da çalışıyor.

Okullarda verilmeye çalışılan sevgi, saygı, çalışkanlık gibi değerlerin ortaokullarda verilmeye çalışılmasının verimli olmadığını, bunun için ilkokul ve anasınıfı dönemlerinin seçilmesi gerektiğini hatırlatan Ercüment Aslan, “Ağaç yaşken eğilir. İnsanların belirli bir huzur ve ahenk içinde yaşamasını sağlayan değerlerin ortaokullarda verilmeye çalışılması anlamsız çünkü çocuk bize geldiğinde kendi seçimlerini yapacak duruma geliyor. Küçük yaşlarda edinilemeyen olumlu değerler belli bir yaştan sonra ancak bilinçli olarak büyük bir çaba ve zaman harcanarak edinilebilir. Ergenlik çağına gelmiş bir insana sevgiyi, etrafa duyarlı davranmayı öğretmeye çalışmak bana ütopik geliyor” dedi.

 AĞAÇ YAŞKEN EĞİLİR

Çocukların sosyal çevrelerine müdahale edemediklerini aile ortamında küfrederek konuşmayı öğrenen çocukların aynı kelimeleri sınıflarında da tekrarladıklarını belirten Aslan şöyle dedi: “Biz okullarda ne kadar nezaket kurallarını öğretmeye çalışırsak çalışalım çocuk ailesinden ve mahalle kültüründen aynı nezaketi görmüyorsa yanlış yollara sapabiliyor. İnsan alışkanlıklarını baskın olan davranışlar oluşturduğuna göre çocuk vaktinin çoğunu dışarıda geçirdiği için okuldan çok kendi çevresinden etkileniyor. Bu nedenle okul olarak ilk önceliğimizi veli seminerlerine vermeye çalışıyoruz.”

ORTAOKUL VELİLERİ İLGİSİZ

Buca’da karma bir aile yapısı olduğunu, ilkokula giden çocuklarla ailelerin yakından ilgilenirken ortaokulda bu ilgiyi tamamen kestiklerini anlatan Aslan, “Çocukları ile ilgili bir sorunu iletmek için veliyi defalarca aramamıza rağmen hiçbir telefona geri dönüş yapılmıyor. İlkokul bitene kadar anneler ve babalar çocuklarını okulun kapısına kadar getirip götürürken ortaokulda tüm ilgiyi kesiyorlar. Bu çoğu zaman çocuklarının dersleri içinde söz konusu. Seminerler düzenlediğimizde katılımın yok denecek kadar az olması bizi üzüyor. Senede bir kez Okul Aile Birliği seçimleri yapıyoruz. Bu seçimler dahi yeterli sayıda aile katılmadığı için yapılamayarak bir iki hafta ertelenir. Ben bu durumun sadece kendi okulumuza özgü olduğunu düşünmüştüm ancak diğer okul müdürü arkadaşlarımla görüştüğümde aynı durumu onlarda yaşadıklarını söylediler. Veliler sadece çocuklarının ciddi anlamda psikolojisinin bozulup okulda önemli bir sorun çıkardıklarında ziyaretimize geliyorlar” açıklamasını yaptı.

REHBERLİK SERVİSİ

Bin 74 öğrenciye 64 öğretmenin eğitim verdiği okulda boşanmış aile çocuklarına için rehberlik servislerinin bulunduğunu ifade eden Aslan, aile içinde yaşanan çatışmaların çocuğu ya içine kapanık ya da saldırgan bir hale getirdiğini söyledi. Aslan, “Çocuklarımızın yaşadığı taciz de dahil olmak üzere ciddi bir sorun var ise rehber öğretmenlerine bildiriyorlar. Bizlerde durumun ciddiyetine göre okul polislerine bilgi veririz. Gerçekte medyada yansıtıldığı gibi okul müdürleri çocuklarının yaşadıkları olumsuz deneyimlere duyarsız değillerdir. Şiddet ve benzeri durumlar yaşayan çocuklarımızın ailelerini okul polislerine kendilerini de çocuk esirgeme kurumuna bildiriyoruz. Okul yönetimi olarak müdahale etmek istediğimiz bazı olaylar oluyor ancak yetkilerimiz sınırlı olduğu için uzak durmak zorunda kalıyoruz ifadelerini kullandı.

AİLE İÇİ ŞİDDETİ ENGELLEYEMİYORUZ

Avrupa’da komşusunun çocuğunu döverken gören bir insanın polise şikayette bulunarak gerekli tedbirleri hiç vakit kaybettirmeden aldırabildiğini açıklayan Aslan Türkiye’de böyle bir sistemin işlemediğini anlatarak, “Sürekli olarak dövülen ve ölüm tehditleri alan bir anne kendisi can korkusu yaşadığı için eşinden şikayetçi olamıyor. Türkiye’de birçok kadın kendi ailelerinin ya da devletlerinin korumasına güvenemediği için kendi evlerinde dahi korku içinde yaşıyor.  Çocuklarımızın şiddet içeren, sevgisiz bir ortamda büyüdüklerini göre göre hepimiz bu duruma seyirci kalmak zorunda bırakılıyoruz. Sadece bir okul müdürünün ya da komşunun şikayette bulunması hiçbir şeyi değiştirmiyor. Bırakın çevreyi kadının kendisi mahkemeye başvursa kısa bir süre sonra ölüm haberi ile karşılaşılıyoruz” şeklinde konuştu.

SİSTEM YANLIŞLIKLARI

Okul değiştirme cezası alan bir öğrencinin okullarına gönderildiğini ve kendilerine yazılan dilekçe de çocuğa yardımcı olunması istendiğini açıklayan Aslan şöyle konuştu: “Çocuğun annesi babası tarafından bıçaklanmış ve cezaevinde yatıyor. Çocuğumuzun psikolojisi çok bozuk olduğu için geldiği okuldaki öğretmenini darp etmiş. İlk etapta 5. sınıf çocuğuna böyle bir ceza verilip verilemeyeceğini sorguladım. Ardından okulun çocuğa yardımcı olmayı ret edip başka okullardan bunu beklemesi de beni şaşırttı. Kendi yapamadıklarını başka bir okul nasıl yapabilir? Diğer bir soru okulumuz çocuğumuzun geldiği okuldan daha iyi bir seviye de olduğu için veli ile pazarlık yapılarak okulumuza gönderilen çocuk için ceza nerede? Cezanın anlamı yaptırım gücü uygulanmasıdır. Benim okuluma sırf çocuklarının daha iyi eğitim alabilmesi için adres değişikliği yaparak semt değiştiren aileler varken öğretmenine vurduğu için bir çocuğun okulumuza gönderilmesi ne kadar doğrudur? Şimdi veliler çocuklarına git öğretmenine ve arkadaşlarına vur bu şekilde seni daha iyi bir okula yazdırırız mı desinler. Çocuğumuz şu an sınıfında ders işletmiyor ve öğretmen çaresiz. Geri kalan 30 çocuğun günahının ne olduğu da sorgulanmalı.”

 

STRATEJİK PLAN

Geçmişten günümüze var olan yaratıcılığın getirdiği teknolojik ve sosyal anlamda gelişmişliğin ulaştığı hızın kendini gösterdiğini belirten Aslan, “Güçlü ekonomik ve sosyal yapı, güçlü bir ülke olmanın ve tüm değişikliklerde dimdik ayakta durabilmenin kaçınılmazlığı da oldukça büyük önem taşımaktadır. Gelişen ve sürekliliği izlenebilen, bilgi ve planlama temellerine dayanan güçlü bir yaşam standardı ve ekonomik yapı; stratejik amaçlar, hedefler ve planlanmış zaman diliminde gerçekleşecek uygulama faaliyetleri ile stratejik plan oluşabilmektedir. Okulumuz daha iyi bir eğitim seviyesine ulaşmak düşüncesiyle sürekli yenilenmeyi ve kalite kültürünü kendisine ilke edinmeyi amaçlamaktadır” dedi.

KALİTE KÜLTÜRÜ

Kalite kültürü oluşturmak için eğitim ve öğretim faaliyetlerini sürdürdüklerini ifade eden Aslan şöyle dedi: “Başta eğitim olmak üzere insan kaynakları ve kurumsallaşma, sosyal faaliyetler,  alt yapı, toplumla ilişkiler ve kurumlar arası ilişkileri kapsayan 2015–2019 stratejik planını hazırladık. Büyük önder Atatürk’ü örnek alan bizler çağa uyum sağlamış, çağı yönlendiren gençler yetiştirmek için kurulan okulumuz, geleceğimiz teminatı olan öğrencilerimizi daha iyi imkânlarla yetişip, düşünce ufku ve yenilikçi ruhu açık Türkiye Cumhuriyetinin çıtasını daha yükseklere taşıyan bireyler olması için öğretmenleri ve idarecileriyle özverili bir şekilde tüm azmimizle çalışmaktayız. Planın hazırlanmasında emeği geçen Strateji Yönetim Ekibi’ne ve öğretmen, öğrenci ve velilerimize teşekkür ederim.”

OKULUN TARİHÇESİ

İsmini hayırsever kuruluşu olan Ege İhracatçı Birlikleri’nden almış bulunmaktadır. Eğitime Yüzde 100 Destek Kampanyası kapsamında Ege İhracatçı Birlikleri tarafından 1998 yılında inşaatına başlanmış ve altı ay içerisinde inşaatı tamamlanarak 1999-2000 eğitim yılında eğitime başlamıştır. 16 derslikten oluşan okulumuz tek bina 3 kat olarak tasarlanmıştır. Birlik tarafından inşası yapılan okulumuz Milli Eğitim Bakanlığı’na bağış yolu ile teslim edildikten sonra 1999-2000 döneminde eğitim öğretimine başlamıştır.  İlk Cumhurbaşkanımız Mustafa Kemal Atatürk’ün İzmir’e yaptığı bir ziyarette, ihracatın çağdaş ülkelerdeki gibi istikrarlı bir biçimde geliştirilmesi, ihracatçının korunması gibi çeşitli önerileri dinledikten sonra hükümete verdiği direktifte, ihracatla ilgili önlemler alınmasını istemiştir. Bu doğrultuda 1937 tarihinde yayımlanan ve Atatürk’ün Cumhurbaşkanı olarak onayladığı 6107 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile İhracatçı Birlikleri’nin kurulmasına olanak tanınmıştır. Ege İhracatçı Birlikleri başta olmak üzere, Türkiye’deki tüm birliklerinin temeli 1939 yılında atılmış ve “İzmir Kuru Meyveler İhracatçıları Birliği” 1939 tarihinde kurulmuştur.

ÇOCUK VE SİNEMA

Çocuk ve sinema konusu da günümüzde oldukça önemli ve araştırılan bir ilgi alanına dönüşmüştür. Çocuğun nasıl olup da sinema ile bir ilişki içine girdiği, bu ilişkiden ne sağladığı, nasıl etkilendiği, sinema izleme alışkanlıklarınız zaman içinde nasıl biçimlendiği ve beğenilerin nasıl oluştuğu konuları gündeme alınarak, çocuğun sinemaya gidişi son zamanlarda daha önemsenir hatta çeşitli ekonomik nedenlerle yüreklendirilir hale gelmiştir. Sinemanın toplumda yaygın olarak bir eğlence ve zaman geçirme biçimi olarak kabul edildiği yıllardan re- gündemde olan çocuk ve sinema ilişkisi, bugün içeriğini ve işlevini biraz dahi farklılaştırmış ve değiştirmiş bir biçimde karşımıza çıkabilmektedir. Günümüz çocuklarının sinema tutkuları farklı nedenlere dayanmakta ve daha çok tükenir olarak görülmekte iken, daha önceki nesillerde çocuk sinema ilişkisinin daha farklı anlamlandırıldığı görülür.

 

Haber Merkezi