Her ile üniversite, kaliteye darbe vurdu

EBSO Meclis Üyesi Dr. Ahmet Özken, Türkiye’de artan üniversite sayısının kaliteyi düşürdüğünü, mezun işsizliğini artırdığını ve yükseköğretimde “nicelik uğruna nitelikten vazgeçildiğini” belirtti

  • Oluşturulma Tarihi :
  • Güncelleme Tarihi :
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
Her ile üniversite, kaliteye darbe vurdu haberinin görseli

KEMAL ÖZKURT / Türkiye’nin yükseköğretim sistemi, son yıllarda yaşanan hızlı büyüme ve kurumsallaşma çabalarıyla sıkça tartışılan bir konu olmaya devam ediyor. Ege Bölgesi Sanayi Odası (EBSO) Meclis Üyesi Dr. Ahmet Özken, yaptığı kapsamlı değerlendirmede, üniversitelerin sayısındaki rekor artışın akademik kalite ve mezun istihdamına etkilerini ele aldı. Türkiye’deki üniversitelerin sayısındaki artışın kaliteyi düşürdüğünü belirten Özken, “Her ile bir üniversite politikası başarı getirmedi. Üniversitelerimiz doludizgin ama yanlış yöne gidiyor” dedi. Özken, OECD ve Eurostat verileriyle Türkiye’nin eğitimde, istihdamda ve refah göstergelerinde Avrupa’nın gerisinde kaldığını vurguladı.

BAŞARISIZ OLDUK

Türkiye’deki üniversiteleşme sürecinin hızına dikkat çeken Özken, ülkede 1923-1980 arasında kurulan 20 üniversitenin üzerine, 2005-2025 döneminde ‘Her ile bir üniversite’ hedefiyle 128 yeni üniversitenin eklendiğini ve toplam sayının 205’e ulaştığını belirtti. Bu politik kararın, nitelik üzerindeki etkilerini sorgulayan Özken, “Bu kadar çok üniversite açmakla başarı sağladık mı? Tablo ortada. Başarı sağlayamadık” dedi. Özken, bu hızlı büyümenin yarattığı temel sorunlardan birinin, yeni kurulan pek çok kurumda nitelikli öğretim üyesi bulmakta yaşanan zorluklar olduğunu kişisel gözlemleriyle aktardı. Almanya’nın 84 milyon nüfusa 178 üniversiteye sahip olduğunu hatırlatan Özken, Türkiye’nin nicelik ve ihtiyacın dengesi açısından sorgulanması gereken bir yapıya ulaştığını ifade etti.

OXFORD TEK BAŞINA TÜRKİYE’DEN FAZLA

Yükseköğretim için ayrılan kamu kaynağının uluslararası standartların çok gerisinde kaldığını belirten Özken, bu konudaki verileri paylaştı. 2025 yılı için Türkiye’deki 205 üniversiteye tahsis edilen toplam kamu kaynağının yaklaşık 11.6 milyar dolar civarında olduğunu aktardı. Özken, Almanya’nın aynı dönemde eğitime 220 milyar dolar ayırdığını, yani Türkiye’nin yaklaşık 20 katı bir bütçe tahsis ettiğini söyledi. İngiltere’deki durumun ise Türkiye ile karşılaştırılamayacak düzeyde olduğunu belirten Özken, “Sadece Oxford Üniversitesi’nin bu yılki bütçesi 7.8 milyar dolar, Cambridge’in ise 5.6 milyar dolardır. Türkiye’deki 205 üniversiteye ayrılan kaynak, tek bir Oxford’a ayrılan kaynak kadar bile etmiyor” diye konuştu. Bu finansman açığının akademik başarıyı engellediğini dile getirdi.

İLK 500 DIŞINDA KALAN ÜNİVERSİTELER

Uluslararası akademik derecelendirme kuruluşlarının (Times World University Rankings, QS) sıralamalarına atıfta bulunan Özken, Türkiye’deki üniversitelerin küresel rekabetteki konumuna dair endişelerini dile getirdi. Özken, dünya çapında kabul gören bu sıralamalarda, gelişmiş ülkelerin yanı sıra Endonezya’dan bile üniversiteler yer alırken, Türkiye’deki 205 üniversitenin hiçbirinin ilk 500 içerisinde kendine yer bulamadığını kaydetti. Eğitimdeki bu sorunların üniversite mezunlarının istihdam piyasasına yansımalarını OECD verileriyle açıklayan Özken, OECD’nin 2025 verilerine göre, üniversite mezunları arasındaki işsizlik oranının genel işsizlikten daha yüksek olduğu Avrupa’daki tek ülkenin Türkiye olduğunu söyledi. 2025 yılının ilk çeyreğinde bu oranın yüzde 25.8 ile Avrupa’daki en yüksek işsizlik oranı olduğunu hatırlattı. Avrupa Birliği üyesi ülkelerde bir üniversite mezununun yıllık ortalama kazancı 29 bin 490 Euro iken, Türkiye’de bu miktarın yıllık 7 bin 542 Euro seviyesinde kaldığını belirten Özken, bu rakamların iş bulan “şanslı” mezunların dahi yaşadığı ekonomik zorlukları gösterdiğini ifade etti.

STRES VE MUTSUZLUK KÜRESEL ORTALAMANIN ÜZERİNDE

Açıklamasının son bölümünde Türkiye’deki toplumsal ruh halinin düşüklüğüne dikkat çeken Özken, Gallup’un 2024 yılı ‘Dünya Duygusal Sağlık Raporu’ verilerini paylaştı. Rapora göre Türkiye’deki insanların yüzde 57’sinin stresli, yüzde 42’sinin endişeli olduğunu ve bu oranların dünya ortalamasının üzerinde seyrettiğini aktardı. Özken, bu olumsuz tablonun en net göstergesinin ise Türkiye’nin dünyada en az gülen insanların yaşadığı ülke olarak tespit edilmesi olduğunu söyledi.

Kaynak : HABER MERKEZİ

Okumaya Devam Et

Aşağı kaydırmaya devam edebilir veya ilgi alanınıza göre seçim yapabilirsiniz.