Sayfa Yükleniyor...
Koronavirüs salgını nedeniyle 16 Mart 2020 tarihinden itibaren Türkiye’de okulların tatil edilmesi ve uzaktan eğitim sistemine geçilmesi öğretmenleri velileri ve öğrencileri sıkıntılı durumlara soktu
BURCU YANAR/ÖZEL HABER
Eğitim-Sen İzmir 1 Nolu Şube Başkanı Necip Vardal, tüm dünyayı etkisi altına alan koronavirüs salgını nedeniyle 16 Mart 2020 tarihinden itibaren okulların tatil edilmesi ve uzaktan eğitim sistemine geçilmesine yönelik durumu değerlendirerek açıklamalarda bulundu. Başkan Vardal, uzaktan eğitim uygulamalarının çalışanlar üzerinde bir baskı aracı olarak kullanıldığına dair kendilerine çok sayıda bilginin ulaştığını belirterek, “Uzaktan eğitimin asıl eğitim yöntemi olması kabul edilemez” dedi.
Dünyanın neredeyse tümünü etkisi altına alan koronavirüs salgını nedeniyle Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) tarafından 16 Mart 2020 tarihinden sonra okulların tatil edilerek yönetici ve öğretmenlerin idari izinli sayıldığını vurgulayan Eğitim-Sen İzmir 1 Nolu Şube Başkanı Necip Vardal, “23 Mart 2020 tarihinden itibaren ilk ve ortaöğretim öğrencilerimize EBA TV İlkokul, EBA TV Ortaokul ve EBA TV Lise olmak üzere kurulan üç televizyon kanalı üzerinden uzaktan eğitime erişim yoluyla, eğitime erişim olanağı çeşitli aksaklıklara rağmen sağlanmaya başlanmıştır. Uzaktan eğitim ile beraber pek çok konuda başlayan tartışmalar süreç içerisinde gelişerek devam etmektedir. Bu tartışmaların en önemlilerinden biri de uzaktan eğitim döneminde öğretmenlerden beklentiler ve kullanmaları istenen uzaktan eğitim araçları ile ilgili olanıdır. Uzaktan eğitim uygulamalarının çalışanlar üzerinde baskı aracı olarak kullanıldığına dair çok sayıda bilgi şubemize ulaşmıştır” diye konuştu.
“Uzaktan eğitim örgün eğitimin yerine geçebilecek, yüz yüze eğitimle aynı işleve sahip olacak bir eğitim sistemi değildir” diyen Başkan Vardal, “Bu durum Milli Eğitim Bakanı tarafından da farklı zamanlarda katıldığı televizyon programlarında ifade edilmiştir. Uzaktan eğitim, bu anlamda öğrencilerin yüz yüze eğitim döneminde edinmesi gereken tüm kazanımları edineceği bir eğitim değildir. Örgün ve yüz yüze yapılan eğitimde ulaşılması planlanan hedeflere, uzaktan eğitimle aynı oranda ulaşmak mümkün değildir. Ancak, eğitim yöneticilerinin öğretmenlerden beklentisi bu gerçeklik zemininde ve uzaktan eğitimin sınırlılıklarını dikkate alarak oluşmamaktadır. Eğitim yöneticileri öğretmenlerden yüz yüze eğitimde anlatılan derslerin aynısını teknolojiyi kullanarak anlatmasını beklemektedir. Gerçekleşmesi mümkün olmayan bu beklentinin öğretmenler üzerinde ciddi bir baskıya dönüştüğünün altının çizilmesi gerekmektedir. Uzaktan eğitim ancak tamamlayıcı bir eğitim olarak düşünülmelidir” ifadelerine yer verdi.
“EŞİTSİZLİKLER GÖRÜNÜR HALE GELDİ”
Uzaktan eğitim döneminde eşitsizliklerin daha da görünür hale geldiğini ve yoksul ailelerin çocuklarının yaşadıkları sorunların derinleştiğinin de altını çizen Necip Vardal, “Uzaktan eğitime erişim olanağı olmayan çocukların, özellikle de sınav senelerinde olan 8. ve 12. sınıf öğrencilerinin yaşadığı sorunların çok daha ağır olduğunu belirtmek gerekir. Sosyal devletin görevi eşitsizliklerin öğrencilerin yaşamlarını etkilemesini engellemektir. Salgın dönemi nedeniyle dönemsel ihtiyaçları karşılamak ve öğrencilerin eğitim gereksinimlerine katkı sağlamak için ‘Uzaktan eğitim’ kullanılmıştır. Sermaye çevreleri ise uzaktan eğitimi, kalıcı ve yüz yüze eğitimin seçeneği olarak sunmak ve piyasa için kullanılabilir hale getirmeye çalışmaktadır. Uzaktan eğitimin yüz yüze eğitimin yerini alması mümkün değildir. Eğitimin işlevi ve eğitime erişim açısından uzaktan eğitimin asıl eğitim yöntemi olması kabul edilemez” şeklinde konuştu. Vardal, uzaktan eğitim sürecinde yaşanan eksikliklerin ve alınması gereken önlemlerin bir an önce belirlenmesi gerektiğine değindi.
Uzaktan eğitim sürecinde yaşanan eksikliklerin ve alınması gereken önlemlerin bir an önce belirlenmesi gerektiğine de değinen Vardal, “Bunun yapılabilmesi için de MEB’in EBA kullanım oranlarını (öğretmen-öğrenci) okul, ilçe, il ve ülke geneli olarak yayınlaması gerekmektedir. Milli Eğitim Bakanı uzaktan eğitimin artık eğitimimizin ayrılmaz bir parçası olduğunu söylemekte, ancak uzaktan eğitime erişimi olmayan öğrencilerle ilgili hangi önlemlerin alınacağını açıklamamaktadır. Uzaktan eğitimde eşitlik meselesi temel tartışma başlıklarımızdan biri olmalıdır. Uzaktan eğitimle eşitsizliklerin daha da görünür hale geldiği, yoksul öğrenciler aleyhine bir süreç geliştiğini söylemek mümkün. İnternet erişimi olmayan tablet, bilgisayar hatta televizyonu olmayanların ihtiyaçlarının karşılanmadığı bir süreç yaşanmıştır” ifadelerini kullandı.
“TAYİNLERDE YIL SINIRI KALDIRILMALI”
Bu süreçteki öğretmen atamalarına ve tayin sistemine yönelik de konuşan Necip Vardal, “18 Mart tarihinde ataması yapılan ancak 22 Haziran tarihinde kararnameleri atandıkları illere gönderilen 20 bin öğretmen arkadaşımız aylarca mağdur edilmişlerdir. Temmuz 2017’de ataması yapılan öğretmen arkadaşlarımız kendilerinden kaynaklanmayan sebeplerden dolayı bu tayin hakkından yararlanamamaktadır. MEB, kimsenin mağdur olmaması için aile mazereti tayinlerinde yıl sınırını kaldırmalıdır. Öğretmenlerin ekonomik ve özlük haklarında göreve başlama tarihi değil, atama tarihi esas alınmalıdır” diye belirtti.
Haber Merkezi