Sayfa Yükleniyor...
Prof.Dr. Serdar Saydam, meme kanserine yakalandıktan sonra farklı hobilerle ilgilenen kadınların tedavi sürecindeki uyum ve motivasyonlarının arttığını söyleyerek, yaşam biçimi hakkında önerilerde bulundu
FADİME DUMLUPINAR
Dokuz Eylül Üniversitesi Hastanesi (DEÜ) Genel Cerrahi Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof.Dr. Serdar Saydam, meme kanserine yakalandıktan sonra farklı hobilerle ilgilenen kadınların tedavi sürecindeki uyum ve motivasyonlarının arttığını söyledi. Hastaların hobileri sayesinde sosyal hayata yeniden döndüklerini, Kolum ağrıyor kanser mi sıçradı gibi endişeleri de bıraktığını anlatan Dr. Saydam, Her hastama Bir hobi seçin ve ilk eserinizi getirin diyerek ev ödevi veriyorum dedi.
Meme kanserine yakalanan kadınların ilk olarak ölümü düşündüğünü ve dış dünya ile bağlarını kestiğini belirten DEÜ Genel Cerrahi Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof.Dr. Serdar Saydam, Meme kanserine yakalanan hastalar hemen öleceklerini düşünüyorlar. Ama gerçek bu değil. Bugün için meme kanseri diyabet gibi kronik bir hastalık haline geldi. Biz hastalarımızı uzun yıllar yaşatıyoruz. Ve artık eskiden hastaların kısa süre yaşaması nedeniyle tedavisi yapılamayan, lenf ödemi gibi yaşam kalitesini etkileyen yandaş rahatsızlıklar tedavi ediliyor dedi.
HASTALARIN REHABİLİTASYONA İHTİYACI OLUYOR
Meme kanserine yakalanan kadınların daha önce aldırmadıkları, küçük ağrı, göz seğirmesi gibi şikayetleri büyütmeye başladıklarını anlatan Dr. Saydam, Sağlığında Dizim ağrıyor yağmur yağacak galiba diyen bir kişi, kansere yakalandıktan sonra Hastalık bacağıma sıçradı şeklinde düşünmeye başlıyor. Bu süreçte hastaların rehabilitasyona ihtiyacı oluyor. Bu anlamda en iyi rehabilitasyon yöntemi hastanın bir işle meşgul olmasıdır. Çalışan birisi ise ısrarla çalışma hayatına dönmesini istiyoruz. Emekli ise veya çalışmayan hastalarımı ise kendi kendilerini dinlememeleri için, el sanatlarına yönlendiriyorum. Hastalarıma Evine en yakın kursa git, öğren ve ilk eserini bana getir diyorum. Hastalar, hobileri ve işleri sayesinde sosyal bir ilişkiye giriyor. Eskiden aldırdığı, kafasına taktığı birçok şeyi artık önemsemiyor. Zaten kansere bağlı olmayan şikayetleri kısa bir süre sonra geçiyor açıklamasında bulundu.
İŞBİRLİĞİNİ ARTIRIYOR
Resim, vitray, pasta hazırlama gibi belediyeler ve Milli Eğitim Müdürlükleri tarafından açılan birçok ücretsiz kurs olduğunu ifade eden Dr. Saydam, Amaç hastanın içine kapanmasını, vücudunu dinlemesini engellemektir. Hastalara adeta ev ödevi gibi, Bir kursa gidip, ilk ürününü bana getir diyorum. Hasta gittiği kursta üretmenin keyfine de varıyor. Zaman zaman bu ürünlerini bana hediye ediyorlar. Aslında bu hobiler tedavimizin bir parçasıdır. Hobiler sayesinde hasta-doktor işbirliği de artıyor. Hastalar ilaçların yan etkileri daha iyi tolere ediliyor. Psikoloji kötüyse ağrı eşiği düşüktür. Hobiler sayesinde psikolojisi düzelen hastanın aldığı tedavinin kalitesini de artırıyor. Hastaların tedaviye katılım anlamında motivasyonunda artış oluyor dedi.
HASTALAR NE OLACAĞINI BİLMİYOR
Sağlıkta vakit yetersizliği nedeniyle kanser hastalarının yeterli oranda bilgilendirilmediğine dikkat çeken Dr. Saydam, Hastalar genellikle internetten araştırma yapıyorlar. İnternette Hasta yok hastalık vardır Ama aslında hastalık değil hasta vardır. Her hastada aynı şikayet ve belirtiler gözükmez. İnsanlar internete baktıklarında kendisinde ait olmayan şeyleri kendisinde varmış gibi değerlendiriyor ve gereksiz yere endişe ve paniğe sürüklenebiliyorlar. Hastalar tanı aldıklarında gelecekte ne olacağını bilmiyor. Ama hastaya anlayabileceği şekilde uygun bir dille anlatıldığında kaygılarını gideriyoruz. Hasta önce kaygılanıyor, reddediyor sonra ise kabulleniyor. Bu bir süreçtir. Hekim olarak bu süreçte, onun moralini fazla bozmadan, hastalığını anlatıyoruz, bilinçlendiriyoruz ifadelerini kullandı.
Haber Merkezi