Şefkat maskesi altında gizli tehlike: Kadın narsisizmi sandığınızdan daha yaygın!

Toplumun “özverili kadın” kalıbı, bazı karanlık gerçekleri örtüyor olabilir. Uzmanlar uyarıyor: Narsisizm sadece erkeklere özgü değil, kadınlarda daha gizli işliyor.

  • Oluşturulma Tarihi : 29.07.2025 16:42
  • Güncelleme Tarihi : 29.07.2025 16:42
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
Şefkat maskesi altında gizli tehlike: Kadın narsisizmi sandığınızdan daha yaygın! haberinin görseli

Toplumda "fedakâr", "şefkatli", "annelik içgüdüsüyle hareket eden" kadın imajı, bazı karanlık gerçeklerin üzerini örtüyor olabilir. Uzmanlar uyarıyor: Narsisizm sadece erkeklere özgü değil!

Psikoterapist ve yazar Dr. Kathleen Saxton, yıllardır gölgede kalmış bir gerçeğe dikkat çekiyor: Kadın narsisizmi. Erkeklere atfedilen klasik narsistik profilden farklı olarak kadın narsisizmi, toplumun dayattığı rollerin arkasına ustalıkla saklanabiliyor. Sevgi maskesiyle sunulan manipülasyonlar, yardım adı altında kurulan duygusal tuzaklar ve annelik üzerinden inşa edilen kontrol mekanizmaları artık daha fazla sorgulanıyor.

“Kırılganlıklarını silah gibi kullanan kadınlar, ilişkilerdeki güç dengesini kendi lehlerine çevirebiliyor. Bu çoğu zaman fark edilmiyor çünkü duygusal istismarın şekli değişti,” diyor Saxton.

ŞEFKAT KILIĞINA BÜRÜNMÜŞ KONTROL

Kadın narsisistlerin en sık başvurduğu yöntemlerden biri, kültürel olarak yüceltilen “yardımseverlik” ve “özveri” kavramlarını araçsallaştırmak. Bir annenin ‘çocuğu için en iyisini istemesi’ ya da bir eşin ‘kendini feda etmesi’ gibi görünen davranışlar, aslında partnerin veya çocuğun özerkliğini bastırmak için kullanılıyor olabilir. Saxton’a göre bu pasif-agresif taktikler çoğu zaman toplumda olumlu duygularla karşılanıyor ve bu durum, narsisistik manipülasyonun önünü açıyor.

Toplumun kadına biçtiği “duygusal, nazik, şefkatli” roller ise bu tabloyu daha da karmaşık hale getiriyor. Çünkü bu roller sayesinde kadın narsisistler çoğu zaman kurban değil, fail olmalarına rağmen fark edilmiyor.

“Birçok kadın, ‘yardım etme’ bahanesiyle partnerinin sınırlarını ihlal eder. Bu duygusal manipülasyon, sevgiye dönüştürülerek sunulduğunda ise fark edilmesi neredeyse imkânsız hale gelir,” diyor Saxton.

AİLE İÇİNDE SESSİZ TRAVMALAR

Narsisistik kişilik özelliklerinin kadınlarda en sık görüldüğü yer ise aile yapısı. Dr. Saxton, narsisistik annelerin çocuklarını ‘sevgi’ bahanesiyle kontrol ettiklerini, bireyselleşmelerine izin vermediklerini belirtiyor. Bu durum özellikle anne-kız ilişkisinde rekabet, anne-oğul ilişkisinde ise aşırı bağımlılık şeklinde tezahür edebiliyor.
Ancak toplum, annelik rolünü o kadar yüceltiyor ki bu tür istismarlar nadiren görünür hale geliyor. Saxton’a göre “Bir anne çocuğunu kontrol etmek istediğinde bunu genellikle ‘onun iyiliği için’ yapar. Ancak bu, çocuğun kimlik gelişimini derinden sarsabilir.”

TEŞHİS EDİLMESİ ZOR BİR GERÇEKLİK

İngiltere’de yapılan araştırmalara göre her 20 kişiden biri narsistik kişilik bozukluğu tanısı alıyor. Erkeklerde oran yüzde 7,7 iken, kadınlarda bu oran yüzde 4,8 olarak belirtiliyor. Ancak uzmanlar, narsistik özellikler taşıyan kişilerin sayısının resmi tanı alanlardan çok daha fazla olduğunu vurguluyor.

Kadınlarda narsisizm genellikle daha örtük, daha sosyal normlarla iç içe geçmiş bir şekilde ortaya çıkıyor. Bu durum, teşhis sürecini hem klinik hem sosyal açıdan güçleştiriyor. Sevgi kisvesi altındaki psikolojik şiddet ve manipülasyon çoğu zaman “iyi niyet” olarak algılanıyor.

TOPLUMSAL YANSIMALARI GÖZ ARDI EDİLEMEZ

Narsisistik eğilimler sadece bireyleri değil, toplumu da etkiliyor. Kadın narsisizminin görünmezliği, uzun vadede nesiller arası travmalara neden olabiliyor. Uzmanlar, bu sorunun sadece bireysel terapiyle değil, toplumsal farkındalıkla da ele alınması gerektiğini savunuyor.

“Artık narsisizmi sadece kibirli erkeklere ait bir sorun olarak görmekten vazgeçmeliyiz. Narsisistik kadınlar da var ve bu gerçek, birçok kişinin ruh sağlığı üzerinde ciddi etkiler bırakıyor.”