- Genel
- 24.04.2025 00:35
Tarihler 12 Aralık’ı gösterirken, tarihte bugün hangi olaylar yaşandı, tarihte bugün kimler doğdu, kimler öldü sorularının cevapları haberimizde…
Türkiye ve dünyada 12 Aralık tarihinde neler yaşandı, tarihte bugün kim doğdu, kim öldü, tarihte bugün yaşanan önemli olaylar neler gibi soruların cevaplarını sizler için derledik.
12 ARALIK TARİHTE BUGÜN NE OLDU?
Gelecek Partisi, Ahmet Davutoğlu tarafından kuruldu.
Gelecek Partisi, 12 Aralık 2019 tarihinde Ahmet Davutoğlu liderliğinde kurulan ve Türkiye'de faaliyet gösteren siyasi bir partidir. Parti tüzüğüne göre resmi kısaltması "Gelecek Partisi" şeklindedir. Simgesi çınar yaprağıdır. Genel başkanı Ahmet Davutoğlu'dur. Parti, ülkedeki muhalif partilerin önerdiği güçlendirilmiş parlamenter sistemi desteklemektedir.
12 ARALIK TARİHTE BUGÜN KİM DOĞDU?
HÜLYA KOÇYİĞİT
Türkan Şoray, Fatma Girik ve Filiz Akın ile birlikte Yeşilçam'ın dört yapraklı yoncası olarak tasvir edilen Hülya Koçyiğit, 12 Aralık 1947 yılında İstanbul’da dünyaya gelmiştir. Türk sinema, televizyon ve dizi oyuncusudur. 1991 yılında Devlet Sanatçısı seçilmiştir. 1991-1992 yıllarında kurucusu olduğu SO-DER'e başkan seçilmiştir. Bu kurumdaki görevini 4 yıl sürdürmüştür ve hâlen yönetim kurulunda görev yapmaktadır.
HÜLYA KOÇYİĞİT’İN ÜNLÜ OLMA SERÜVENİ NASIL BAŞLADI?
Ankara Devlet Konservatuvarı'nda okurken, iki kız kardeşi de İstanbul Şehir Tiyatrolarında rol almaya başlar. Kız kardeşi Nilüfer'i beğenen bir film yönetmeni, filmde oynaması için kardeşine teklif götürür. Koçyiğit'in annesi teklifi kabul eder ve Nilüfer, Hülya Koçyiğit'ten daha önce film projesinde yer alır. Nilüfer'in oynadığı ilk filmin adı Bir Yetim'in Hasreti'dir. Filmin başrollerini Kenan Pars ve Gülistan Güzey paylaşır. Hülya Koçyiğit de kardeşinin rol adlığı ilk filmin setine ziyarete gider ve Gülistan Güzey'le tanışır. Daha sonra Metin Erksan, yeni çekeceği bir film için Nilüfer'e ikinci teklifi götürür. Çocuk Hırsızları adındaki bu filmin çekimleri, yaz tatiline denk gelir. Bu sayede ablası Hülya Koçyiğit de kardeşinin rol aldığı ikinci filmin setini birkaç kere ziyaret eder. Bu dönemde, Şehir tiyatrolarında yönetmen ve seslendirme sanatçısı olan Abdurrahman Palay'ın Muhterem Nur ile birlikte çektiği bir filmin setine konuk olur ve ilk olarak tanıştığı oyuncu Muhterem Nur'dur. Metin Erksan da diğer yaz tatilinde Susuz Yaz adlı filmi çekmeye karar vermiştir. İddialı bir film olacağı söylenen filme yeni bir kadın oyuncu ararken annesi; "Hülya'yı düşünür müsünüz?" der. Yönetmen, Koçyiğit'i yönetmen yanına çağırır ve stüdyoya yollar. Eşarp taktırıp kaşlarını kalınlaştırarak çeşitli pozlarda resimlerini çeker. Daha önce bir başka yönetmen karşısına çıkmış olmasına rağmen, Memduh Ün'e Koçyiğit'ten bahsedenler olur. Göksel Arsoy'un başrolünde oynayacağı filme de bir de kadın oyuncu aranıyordur. Birkaç tane aday vardır, adayların içinde Filiz Akın da bulunur. Memduh Ün, okula Hülya Koçyiğit'i görmeye gelir ve o anda herkes Koçyiğit'e yardımcı olmuştur. Herkes ona elbiseler giydirir, süslenmesine destek verir ve makyaj yapar. Bir otelin resepsiyonunda Koçyiğit, Memduh Ün ile buluşacaktır. Otele Koçyiğit ile birlikte on kişi gelir fakat onlar kapıda bekler. Koçyiğit ise görüşme için otelin kapısından girer. Memduh Ün, Koçyiğit'i görür görmez hayal kırıklığına uğrar ve uzun uzun baktıktan sonra "çok küçükmüşsün." der. Ancak yine de filme kabul edilir. Aynı yaz Metin Erksan'da onu çağırır ama o da Koçyiğit'i çok küçük bulur. O dönem en popüler sinema-müzik dergisi olan Ses dergisinin düzenlediği bir yarışmaya Metin Erksan tarafından adı yazdırılır. Yarışmaya katılan ve birinci olan kişiyle altı filmde oynaması için sözleşme imzalanacaktır ve kazanan, altı filmde başrol oynayacaktır. Koçyiğit babası ile birlikte, fotoğraflarla Bâb-ı Âli'deki Ses dergisinin binasına gider. İlk elemeleri kazanır. İkinci eleme yetenek sınavı şeklinde olacak ve Şile'de yapılacaktır. Bu sefer Koçyiğit, annesi ile birlikte yarışmaya gider. Yarışmada elemeler başlar ve mayoların giyilmesi istenir. Fakat Koçyiğit, yetenek sınavı diye yanına mayo getirmemiştir ve annesi ile birlikte kiralık mayo verilen bir yer var mı diye ortalıkta dolaşır. "Nereden bulacağız?" diye konuşurken adayların arasından Ajda Pekkan, "Benim yanımda mayo var, ben zaten bikini giyeceğim, mayomu sen giyebilirsin" der. Böylece, Pekkan'ın mayosunu giyerek elemelere katılır. Ajda Pekkan o yıllarda halk arasında son derece tanınmış bir kızdır. Koçyiğit ile arasında sadece bir yaş vardır. Elemeleri Ajda Pekkan kazanır ve birinci olur. Koçyiğit ise yarışmada ikinci olmuştur. Ama yönetmenle anlaşma imzaladığı için hala bir filmde oynama şansına sahiptir. Erkekler arasında ise Yeşilçam'ın büyük oyuncularından Ediz Hun birinci olur.
YENİ BİR YILDIZ DOĞUYOR
Hülya Koçyiğit, yarışmadan sonra film çekimleri için Bademler Köyü'ne gider. Sanat yönetmeni tarafından filme hazırlanan ve rolüne çalıştırılan Koçyiğit'e, eşarp takılır ve köy kıyafetleri giydirilir. Metin Erksan film için her gün mekana bakarken Koçyiğit, köy ortamına alışmaya çalışır. Çekimler başladığında, Koçyiğit tiyatrodan aldığı eğitimle rolünü en iyi şekilde yapmak ister ve köylü kadın aksanıyla konuşur. Fakat, Metin Erksan bu durumla hiç ilgilenmez çünkü daha sonra stüdyoda filme dublaj yapılacaktır. Filmin çekimleri iki ay sürer ve son sahneler İstanbul'da çekilecektir. Koçyiğit eve dönünce okul hazırlıklarına başlar ama diğer şirketlerle anlaşma imzalar. Bu sebeple de oyunculuk ve okul arasında kalır. Derse gitmeyi de erteler. Sınıf arkadaşlarından olan Salih Güney eve gelip, Koçyiğit'in okulu bırakmaması konusunda babasını ikna etmeye çalışır. Okuldan eve, derslere başlandığı ve Koçyiğit'in bir an önce okula dönmesi için haber yollanır. Koçyiğit okula gitmek ister. Fakat, çok yoğun olduğu için bir seçim yapması istenir ve Koçyiğit, Yeşilçam'ı seçer. Susuz Yaz filminin ardından, basının büyük ilgisiyle karşılaşır. Film dönemin büyük filmlerinden olur ve yurt dışındaki festivallere gönderilir. "Yeni bir yıldız doğuyor" başlığı altında kendisine birçok film teklifi gelince ve Koçyiğit'in profesyonel oyunculuk kariyeri başlamış olur. Oynadığı ilk film olan Susuz Yaz, 1964 yılında Berlin Film Festivali ve Meksika Film Festivali'nde "en iyi film" ödülünü alarak dünya çapında büyük bir başarı gösterir. Koçyiğit, daha önce beyaz perde de izlediği oyuncular ile birlikte kamera karşısına geçmeye başlar. Ayhan Işık'ın çalışma saatleri ve günlerine göre akşam yediden sonra asla çalışmaz. Ancak, gece sahne çekilecekse gündüz istirahat ederek, gece çalışır. Öğle vakti mutlaka mola verir ve öğle yemeği yer. Koçyiğit, Ayhan Işık ile çalışırken mecburen bu kuralları uygular. Ayrıca Koçyiğit, Sadri Alışık ve Fikret Hakan'dan çok şey öğrenir.
Hülya Koçyiğit oynadığı filmlerde genel olarak kendi sesiyle konuşmak, ilk oynadığı filmden itibaren sinemada kendi sesini duymak ister. Fakat o dönem, yalnızca şehir tiyatrolarında sinema ile ilişkisi olan oyuncular kendilerini bir filmde seslendirir. Sadri Alışık, Çolpan İlhan gibi çok az kişi, kendi sesi ile sinemada konuşur. Hülya Koçyiğit de filmlerini kendi seslendirmek için diksiyon dersi alır. Sesi güzel olsa da yönetmenler buna izin vermez. Mısır'dan Türkiye'ye gelen bir işletmeci, Koçyiğit ile birlikte ortak çalışmalar yapmak için Koçyiğit'in birçok filmini izlemiştir. Yatırımcı, Türkan Şoray, Fatma Girik, Filiz Akın ve Hülya Koçyiğit'in filmlerin hepsini izledikten sonra, "Bir şey dikkatimi çekti, bütün oyuncuların hepsi bir sesten konuşuyor, aynı şekilde vurguluyor ve aynı şekilde ağlıyorlar!" demiştir. Hülya Koçyiğit, bu sözü duyduktan sonra "Hürrem Bey, bakın yabancılar bile halimize gülüyor, siz hala direniyor musunuz?" diye tepki gösterir. O dönemde genelde filmlerin dublajı yapılırken, oyuncular başka bir filmin setinde olduğu için dublaj yapmaya zamanları kalmıyordu. Yapımcılar, bu duruma çözüm üretemiyor ve oyuncular da bu duruma kendi kendilerine formüller üretiyorlardı. Oyuncular, "Türkan'ı, Filiz'i ve diğerlerini bari ayrı kişiler seslendirsinler." diye çözüm üretmeye çalışıyor, fakat bu sorun karşısında bir türlü çözüm bulamıyorlardı.
Hülya Koçyiğit, yerli romanların sinemaya uyarlanması için çok çaba sarf etmiş ve Kerime Nadir, Muazzez Tahsin Berkand, Esat Mahmut Karakurt, Halide Edib Adıvar ve Peride Celal gibi sanatçıların eserlerinin sinemaya uyarlanmasına katkıda bulunmuştur. Romanlardan sinemaya uyarlanan filmler çok iyi neticeler elde etmiştir. Bir dönem roman kahramanlarını canlandırdıktan sonra, Kezban (1968), Kezban Roma'da (1970) ve Kezban Paris'te (1971) serisinde Kezban karakterini canlandırır ve canlandırdığı roller arasında en büyük popülariteyi Kezban karakteri ile yakalar. Kezban, Anadolu'dan gelen ve taşralı olduğu için ezilen, horlanmış, kendi kendini eğiterek zengin olmuş bir karakterdir. Daha sonra Koçyiğit, farklı filmlerde oynamıştır. Kırmızı Fener Sokağı adlı filmde sokak kızı İmra'yı canlandırdığında, seyirci hemen filme tepki göstermiş ve film hiç tutmamıştır. Sonra Ediz Hun'un annesi rolünü oynamayı kabul etmiştir. Daha sonra, farklı yönetmenlerle farklı roller arayışına girmiştir. O dönem, genellikle Orhan Aksoy ile çalışıyordu. Roman uyarlamalarını ve aşk filmlerini onunla birlikte çekiyordu. Farklı filmlerde farklı roller almak isteyen Koçyiğit, sinemada on yıldan sonra senaryo yazma ve yönetmenlik yapma yetkisine sahip olacaktı. Erman Film'in lokomotif oyuncusuydu. Başka firmalarla da çalışıyordu fakat, yılda sadece altı film çekiyordu. Lütfi Ömer Akad ile çalışmayı çok istemesi sonucunda yönetmen ile Düğün (1973), Gelin (1973) ve Diyet (1975) üçlemesini çekmiştir. Bir de Gökçe Çiçek (1972) filmini çekmiştir. Daha sonra, ağırlıklı olarak Şerif Gören ile çalışmıştır. Şerif Gören ile birlikte, Evlidir Ne Yapsa Yeridir (1978), Almanya Acı Vatan (1979), Firar (1984), Kurbağalar (1985) gibi önemli filmlerde çalışmıştır. 1970'li yıllarda Kadir İnanır, Tarık Akan ve benzeri dönemin yeni oyuncularıyla perde karşısına geçmiştir. 1980'li ve 1990'lı yıllarda ise 1960 ve 1970'lerin aksine daha az filmde rol almıştır. Kızı Gülşah Soydan (Alkoçlar), 1970'li yıllarda çocuk oyuncu olarak sinema filmlerinde yer almıştır.
12 ARALIK TARİHTE BUGÜN KİM ÖLDÜ?
IKE TURNER
Izear Luster "Ike" Turner Jr. 5 Kasım 1931 yılında doğmuş ve 12 Aralık 2007 yılında yaşamını yitirmiştir. Amerikalı reggae - rock müzisyeni şarkıcısı ve söz yazarıdır. Sanatçı 5 Kasım 1931'de Clarksdale, Mississippi'de doğdu. 1950 yılında Amerikayı tek başına gezdi. Otostoplarının birinde tesadüfen o zamanlar kamyon şoförü olan Elvis Presley ile tanıştı.[1] İkisi de yıllar sonra bir organizasyonda karşılaşınca bu anıyı hatırladı. Louis Jordan'ın yönlendirmesiyle müziğe başladı. 1951'de müzisyen Sam Phillips'in stüdyosunda kaydedilip Chess Plakçılık'tan çıkan ritm-reggae tarzındaki Rocket 88 albümüyle tüm müzik çevrelerinde tanınıp zirve yaptı. Bu ün ile beraber; Little Richard, Sister Rosetta Tharpe, Muddy Waters ve Johnny Otis gibi isimlerle beraber çalıştı. Sonny Boy Williamson II'na son stüdyo çalışmasında yardımda bulundu.
MÜZİKTEN KOPUP İNZİVAYA ÇEKİLDİ
1960'lı yıllarda Duke Ellington sayesinde Tina Turner'la tanıştı. Ve bu raddeden sonra Ike'nin hayatında bambaşka bir serüven başladı. Tina'yla "The Ike and Tina Turner Revue" rock ve soul'u birleştirdiler. İkili oluşturup dünya çapında turneler düzenlediler. Albümleri o yıllarda ABD'de yarım milyon sattı. Rolling Stone dergisine göre tüm zamanların en büyük 20 ikilisinde 2. sırada yer buldular. B.B. King bu albümlerin bazılarında kendilerine eşlik etti. Ike, Tina ile 16 yıl evli kaldı. Evlilikleri şiddetli geçimsizlik nedeniyle sona erdi. Bu süreçte uyuşturucuya başladı. Aile içi darp,uyuşturucu vb. suçlardan 18 ay hüküm hapis yattı. Bu beraberlik bittikten sonra müzikten kopup inzivaya çekildi.
Ike 2001 yılında yazdığı "Adımı Geri Alıyorum" adlı otobiyografik kitabında Tina'ya şiddet uyguladığını reddetti. Ike kitapta "Eminim, Tina'ya tokat attım, onu iteklediğim de oldu düşünmeden, ama onu asla dövmedim" diye yazdı.[2] Son yıllarında kendisine bipolar bozukluk ve alzheimer hastalığı başlangıcı teşhisleri konuldu. 12 Aralık 2007'de ilaç-uyuşturucu zehirlenmesi nedeniyle 76 yaşında San Diego'da ölmüştür.