- Genel
- 31.03.2025 00:39
Türk Tabipleri Birliği önemli bir bilgilendirmede bulundu. ‘İnsan Hakları İhlalleri Süreçlerinde Hekim Tutum Belgesi’ ile adli muayene koşulları ve dikkat edilmesi gerekenler kamuoyuyla paylaşıldı.
Valiliklerin yürüyüş ve protesto yasağı getirmesine karşın vatandaşlar günlerdir eylemlerine ve protestolarına devam ediyor, birçoğu polis ekiplerinin orantısız şiddetine maruz kalıyor, gözaltına alınıyor ve tutuklanıyor. Gözaltı ve tutuklama kararlarının oldukça sık gerçekleştiği şu günlerde, Türk Tabipleri Birliği sosyal medya hesapları üzerinden, ‘İnsan Hakları İhlalleri Süreçlerinde Hekim Tutum Belgesi’ isminde bilgilendirici bir metin paylaşarak, hekimleri adli muayene hakkında bilgilendirdi. Hekimler kadar vatandaşların da bilgi sahibi olmalarının önemli olduğu bu konuda, adli muayene prosedürleri hakkında işleyişin nasıl yürüdüğünü bilmek size fayda sağlayabilir.
Bu metinde ‘adli muayene ortamı ve koşulları nasıl olmalı ve adli muayene sırasında nelere dikkat etmeliyim’ sorularının yanıtları veriliyor. İşte adli muayene konusunda bilinmesi gerekenler:
Gözaltı muayeneleri kişilerin gözaltında tutulduğu yerlerde yapılamaz. Görüşmenin; hekimlik mesleğinin, özgürce, evrensel etik ilkeler ve bilimsel standartlara göre uygulandığı ve resmi otoritenin baskısının hissedilmediği bir sağlık ortamında yapılması zorunludur.
Görüşme ve muayenede mahremiyet esastır. Değerlendirmeler, mahremiyetin sağlandığı, güvenlik görevlilerinin bulunmadığı bir sağlık ortamında ve hiçbir kısıtlayıcı araç (kelepçe, gözbağı vb.) olmadan yapılmalıdır.
Hekimlerin sağlık ortamı dışında muayeneye zorlanması, tehdit altında tutulması veya taleplerinin dikkate alınmaması halinde yapılacaklar:
Muayenenin sağlık ortamında gerçekleşmemesi durumunda yapılan değerlendirmenin tıbbi ve hukuki yönden sakıncalar doğurabileceği bilinmelidir.
Hekimler, sağlık kurumları dışında tıbbi değerlendirme veya adli rapor düzenlemeye davet edilmeleri durumunda; bağlı olduğu sağlık kuruluşu ve Tabip Odası’nı bu durumdan haberdar etmelidirler.
Tüm bunlara rağmen, hekim, “yoğun baskı, kendi güvenliğine yönelik tehdit altında olma vb.” durumlarda muayene yapmaya zorlanıyorsa...
Her koşulda görüşülecek ve muayene edilecek kişinin onamı alınmalıdır. Kişi onam vermiyorsa muayene yapılamaz. Hekim bu durumda kişinin onam vermeme gerekçesini belirterek muayenenin yapılamadığını kayıt altına almalıdır.
Kişinin onam vermesi halinde; görüşme ve muayene ortamının koşulları, görüşme ve muayene ortamında bulunan kişilerin kimlik bilgileri raporda belirtilmelidir.
Hekim, tıbbi değerlendirme süreçlerinde yaşadığı tüm sıkıntı ve zorlanmaları meslek örgütüne bildirmelidir.
Adli tıbbi değerlendirmelerde muayenenin ilk adımı öyküdür. Öyküde kişilerin yakalama anından itibaren fiziksel ve ruhsal anlamda karşı karşıya kaldığı tüm koşullar (zorlama, hakaret, tehdit vb. yaklaşımlar, uyku, su, gıdadan yoksun bırakma gibi sınırlamalar, psikolojik ve fiziksel şiddet ile ilgili aktarımlar) kendi aktardığı şekilde yer almalıdır.
Düzenlenecek raporda, görüşme ve muayene başlama-bitiş saatleri ayrı ayrı yazılmalıdır.
Muayene yakınmalarla sınırlı olmayacak biçimde tüm sistemleri kapsamalıdır. Kişi herhangi bir yakınmasının olmadığını belirtirse dahi, bütünlüklü ve sistematik bir muayene yapılmalıdır. Hastanın ayrıntılı bir muayenesinin yapılmasını istememesi halinde bu durum kayıt altına alınmalıdır.
Kişinin ruhsal, fiziksel sağlık durumuna ait yakınmaları öğrenilerek kaydedilmeli; ayrıntılı fiziksel muayene yapılmalıdır. Fiziksel muayenede saptanan bulgular, ölçek kullanılarak fotoğraflanmalı, diyagramlarda işaretlenmeli ve özellikleri ayrıntılı olarak kaydedilmelidir.
Bütünlüklü bir ruhsal değerlendirme yapılmalı, olası travmatik süreçlerde sık ortaya çıkabilecek ruhsal belirti ve bulgular araştırılmalı; kişilerin duruş, göz teması, ses tonu vb. tüm ruhsal belirtileri gözlenmeli ve kayda geçirilmelidir.
Öykü, yakınmalar ve muayenelerin yol göstericiliğinde gerekli radyolojik, laboratuvar tetkikleri (örneğin, susuz bırakma iddialarında üre, kreatinin, elektrolitler gibi kan biyokimyası dahil) ve gerekli konsültasyonlar mutlaka istenmeli ve kaydedilmelidir.
Gözaltı raporlarında öykü ile muayene sonucu saptanan bulguların uyumlu olup olmadığının belirtilmesi önemlidir. Hekim -eğer yapabiliyorsa- bu değerlendirmeyi yapmalıdır. Adli tıp uzmanı olmayan hekimler, uyumluluk değerlendirmesini yapmakta veya bu tanıyı koymakta güçlük yaşamaları durumunda, kişinin bir adli tıp uzmanı tarafından değerlendirilmesini talep ederek konsültasyon istemelidirler.
Tıbbi değerlendirmelerinin sonucunda, hekim, elde ettiği bulguların işkence ve kötü muameleler ile uyumlu olduğu sonucuna ulaşmışsa, ICD-10’da Y.07.3 kodu ile tanımlanan “Diğer kötü muamele sendromlarına dahil, resmi görevliler tarafından yapılan işkence” tanısını kayda geçirmelidir.