- Genel
- 26.07.2025 00:39
Sayfa Yükleniyor...
TÜİK verilerine göre doğurganlık oranı 1.48’e düştü. Uzmanlar uyarıyor: Türkiye nüfusunu yenileyemeyen ülkeler arasına giriyor, genç nüfus elden kaçıyor.
Türkiye, uzun yıllar boyunca genç ve dinamik nüfusuyla hem bölgesel hem küresel anlamda bir avantaj alanı oluşturdu. Ancak artık saat tersine dönüyor. Sessiz ama derin bir dönüşüm yaşanıyor. Son veriler, ülkenin doğurganlık oranlarında tarihi bir gerilemeye işaret ediyor. Resmi rakamlar ve projeksiyonlar, Türkiye’nin demografik yapısında köklü bir değişimin eşiğinde olduğunu ortaya koyuyor.
Bir zamanlar Avrupa’nın en genç nüfusuna sahip olmakla övünen Türkiye, artık “yaşlanan toplum” tehlikesiyle karşı karşıya. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre doğurganlık oranı 1.48’e kadar düştü. Bu oran, nüfusun kendini yenileyebilmesi için gerekli olan 2.1 seviyesinin oldukça altında.
Öyle ki, 2014 yılında bu eşiğin altındaki il sayısı 52 iken, bugün bu sayı 71'e ulaştı. Uzmanlara göre bu tablo, sadece demografik değil, sosyal ve ekonomik açıdan da ciddi sonuçlar doğuracak bir kırılmanın habercisi.
Konu, artık sadece akademik raporların ya da istatistik tablolarının değil, devlet politikalarının da ana gündemlerinden biri haline geldi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul’da düzenlenen Uluslararası Aile Forumu’nda 2026-2035 yıllarını kapsayacak şekilde “Aile ve Nüfus 10 Yılı” ilan ettiklerini duyurdu.
Bu kapsamda, doğumu teşvik edecek yapısal projelerin geliştirilmesi planlanıyor. Sosyal politikalar, ekonomik teşvikler ve kültürel farkındalık çalışmalarıyla doğum oranlarının yeniden yukarı çekilmesi hedefleniyor.
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş da konuya ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Sabah gazetesi yazarı Okan Müderrisoğlu’na konuşan Bakan Göktaş, “1.48 gibi düşük bir doğurganlık oranı tarihimizde ilk kez bu kadar derinleşti. Türkiye artık nüfusunu yenileyemeyen ülkeler sınıfına giriyor.” ifadelerini kullandı.
Göktaş ayrıca, BM’nin ve TÜİK’in nüfus projeksiyonlarını da paylaştı. TÜİK’in düşük ihtimalli senaryosuna göre 2100 yılında Türkiye nüfusu 54 milyona kadar gerileyebilir. BM’nin projeksiyonlarına göre ise bu sayı 38 milyon, hatta en karamsar senaryoda 25 milyon seviyelerine kadar düşebilir.
Bu tabloya karşı mücadele için atılacak adımlar sadece ekonomik değil, sosyo-kültürel bir dönüşümü de zorunlu kılıyor. Genç çiftlere yönelik destek paketleri, çocuk bakımına dair teşvikler, kadın istihdamıyla uyumlu annelik modelleri ve eğitim politikaları gibi çok yönlü reformlara ihtiyaç var.
Türkiye’nin genç nüfus avantajını yitirmesi, uzun vadede üretimden savunmaya, sosyal güvenlikten iç pazar büyüklüğüne kadar pek çok alanda etkisini gösterecek. Yetkililer, bu sürecin ancak çok yönlü ve sürdürülebilir politikalarla tersine çevrilebileceğini vurguluyor.