1.3 ton yenilebilir yiyecek çöpe gidiyor

Ege Bölgesi Sanayi Odası’da düzenlenen İklim Değişikliğinin Gıda ve Tarım Sektörüne Etkileri seminerinde gelişmekte olan ülkelerde yaklaşık 1 milyar insanın aşırı yoksulluk içinde yaşarken yenilebilir durumdaki 1.3 milyar ton yiyeceğin çöpe atıldığı açıklandı


  • Oluşturulma Tarihi : 23.10.2016 07:52
  • Güncelleme Tarihi : 23.10.2016 07:52
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
1.3 ton yenilebilir yiyecek çöpe gidiyor

NİLGÜN TAZE

Ege Bölgesi Sanayi Odası (EBSO), iklim değişikliği ve gıda tüketimi konusunda gerçekleşen bir etkinliğe ev sahipliği yaptı.

Ege Bölgesi Sanayi Odası (EBSO) Yönetim Kurulu Başkanvekili Erdoğan Çiçekçi, Gıda, Tarım ve Hayvancılık İl Müdürü Ahmet Güldal, Prof.Dr. Nuri Azbar, Doç.Dr. Ayşe Uzmay, Prof. Dr. Şebnem Tavman, Gıda ve yem Şube Müdürü Zekeriya yazıcı ve Pınar Et Genel Müdürü Tunç Tuncer ve çok sayıda sanayicinin katıldığı, moderatörlüğünü Prof.Dr. Yaşar Uysal’ın yaptığı ‘İklim Değişikliğinin Gıda ve Tarım Sektörüne Etkileri’ isimli seminerde iklim değişikliğinin dünya üzerindeki etkileri görüşüldü.

“DÜNYA ÖNCE SUSUZ KALACAK”

EBSO Yönetim Kurulu Başkanvekili Erdoğan Çiçekçi, “İklim değişiyor, gıda ve tarım da buna uymalı” sloganıyla yola çıktıklarını belirterek küresel bir sorun haline gelen iklim değişikliğinin tüm dünya ülkelerini zengin, fakir, gelişmiş, gelişmemiş ayrımı olmaksızın ciddi derecede etkileyeceğini söyledi. Çiçekçi, “İnsanlığın yaşamını idame ettirmesi için gerekli olan gıda üretiminin yapıldığı tarımın ihmal edilmesinin faturasının ağır olacağı açık. Gelişmekte olan ülkelerde yaklaşık 1 milyar insan aşırı yoksulluk içinde yaşarken dünyadaki yüzde 40 yenilebilir durumdaki 1.3 milyar ton yiyecek çöpe gidiyor. Küresel ekonominin geldiği noktada kaynakların etkin ve verimli şekilde kullanımını zorunlu hale geldi. Buna küresel iklim değişiklikleri boyutu da eklenince hassasiyet ikiye katlanmaktadır. Diğer yandan yapılan araştırmalar, dünyanın yakıtsız kalmadan önce susuz kalacağını, dünya nüfusunun yaklaşık yüzde 40'ının susuzluk riskiyle karşı karşıya olacağını öngörmektedir” dedi.

890 MİLYON İNSAN TEMİZ SUYA ERİŞEMİYOR

İklim değişikliğinin sanayi devrimi ve onu izleyen ekonomik gelişmeler sonrasında hızlandığını ve mevcut enerji ihtiyacının büyük bir bölümünü petrol, kömür ve doğalgaz gibi fosil yakıtların oluşturduğunu söyleyen Pınar Et Genel Müdürü Tunç Tuncer ise, “Yanma sırasında yoğun miktarlarda karbon gazının salınması gelen güneş ışınlarını tutarak atmosferin ısınmasına sebep oluyor. Coğrafi olarak eşit dağılmamış olan doğal kaynakların aşırı kullanımı, gezegenimiz kapasitesinin sınırlarına geldi. Yaklaşık 890 milyon insanın temiz suya erişimi bulunmuyor. Tüm bunların sonucunda, doğal afetlerle birlikte çölleşme, geçimini tarım ve hayvancılıktan sağlayan kırsal nüfusu ve gıda güvenliğini dünya çapında tehdit ediyor” açıklamasını yaptı.

SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK

Mevcut kaynakların geleceğe taşınmasının bugünden geleceğe uzanan bir sorumluluk ilişkisi olduğunu ve insanoğlunun oluşan emisyon iklim değişikliğini tetiklemekle mevcut dengeyi değiştirdiğini söyleyen Tuncer, “Bu değişimi insanlığın geleceği için yönetmek zorundayız. Sürdürülebilirlik özünde, sistem dengesidir. Değiştiğinde yeni bir denge oluşacaktır. Önemli olan, olumsuz etki yaratan sürece önlem almaktır. İsrafı önlemek ve kaynakların verimli kullanımı politikaları ön plana çıkıyor. Kurumsal firmalar sürdürülebilirlik raporlarını yayınlıyorlar, projeler ve çalışmalar gerçekleştiriyorlar. Kişi olarak bizler de günlük hayatımızdaki davranışlarımızı düzenleyerek geleceğe katkıda bulunmalıyız” ifadelerini kullandı.

1 MİLYON 250 BİN İŞLETME

Süt sığırcılığı yapan toplam işletme sayısının 1 milyon 250 bin olup bu işletmelerin yüzde 76’sındaki sığır sayısının da 10 başın altında olduğu bilgisini veren Tuncer, şunları söyledi: “Sığır besisi yapan 375 bin işletmenin yüzde 76’sında 10 adetten az sığır bulunmaktadır. Ülkemizdeki hayvancılık işletme büyüklükleri dikkate alındığında, ticari boyutu ile birlikte sosyal yönünün de ele alınması lazım. Hayvansal üretimde sürdürülebilirlik için doğal kaynakların ihtiyatlı ve etkin kullanımı, arazinin etkin kullanımı da göz önünde bulundurulmalı. Yemden daha etkin yararlanmak için gıda ve yem üretimi arasında optimum dengenin sağlanması atmosfere, suya ve toprağa olumsuz etki yapan maddelerin salınımını en aza indirmek, günümüz ve gelecek nesildeki hayvan yetiştiricileri için uygun geçim kaynağı oluşturmak gerekmektedir.”

“KÜÇÜK İŞLETMELER DESTEKLENMELİ”

İklim değişikliği öngörülerinin dikkate alınarak meraların oluşturulması, geliştirilmesi ve küçük aile işletmelerinin büyütülmesi için teşvik edilmesi gerektiğini vurgulayan Tuncer, “Kaynakların verimli kullanımını teminen işletmelerin modernizasyonunun desteklenmeli. Ülkemiz kaynaklarının verimli kullanılabilmesi ve istikrar içinde bir ekonomi faaliyetin sürekliliğinin sağlanabilmesi için kısa ve uzun vadeli üretim planlamasına gidilmesi ve sürdürülebilir hayvansal üretimin bir bütünün parçası olduğunu bilerek, yem maddelerinden tüketime kadar tüm süreçlerin uyumunu sağlayacak politikaların geliştirilmesi gerekmektedir” şeklinde konuştu.

KAR YAĞIŞINDA YÜZDE 10 AZALMA

Ege Üniversitesi Çevre Sorunları Uygulama ve Araştırma Merkezi’nden Prof.Dr. Nuri Azbar da, karşılaştırılabilir zaman dilimlerinde gözlenen doğal iklim değişikliğine ek olarak doğrudan veya dolaylı olarak küresel atmosferin bileşimini bozan insan faaliyetleri sonucunda iklimde oluşan değişikliklerin ciddiyetini koruduğunu söyledi. Küresel ölçekte deniz suyu seviyesinde yıllık 1-2 mm/yıl yükselme, kuzey yarımkürede göllerdeki buz tabakasının kalınlığında azalmalar gözlemlendiğini ifade eden Azbar, “Antartika’da buz tabakasında ciddi incelmeler (yüzde 10-15 azalma), kutuplarda, kutup altlarında, dağlarda donmuş topraklarda azalma, kuzey yarımkürede vejetasyon mevsimlerinde 1-4 günlük uzamalar, bütün kıtalarda buzullarda geri çekilme, hayvan ve bitki türlerinde kutuplara doğru kayma, kar örtüsünde yüzde 10’luk azalma, erken çiçeklenme günleri, okyanusların asitleşmesi, yüksek rakımlı bölgelerde küresel ısınmapotansiyel üretim süresini artıracağından ürünlerilkbaharda daha erken olgunlaşacak ve birdenfazla hasat yapma olasılığı ortaya çıkacaktır.Düşük rakımlı sıcak bölgelerde ise sıcaklığınyükselmesi bitkinin terleme yolu ile CO2 atmahızını artıracağından optimal büyüme koşullarınınegatif yönde etkileyecektir” dedi.

SU KAYBI

Seralarda gece boyunca olan aşırı CO2salınımı da verimi büyük oranda düşürdüğünü ifade eden Azbar, şöyle konuştu: “Yüksek sıcaklık farkları aşırı yoğunlaşmasonucu yağış getirip erozyonu teşvik eder. Aşırı su kaybının sebepolduğu nem gerilimi, çiçeklenme,polenleme ve tohum verme olaylarınazarar verir.Su kaybının getirmiş olduğu diğer birsorun ise su tablasının düşmesi sonucu pompaj yolu ile su temini veya diğer sulama sorunlarını ortaya çıkarmasıdır. Gelecekte Dünya üzerinde bazı bölgeler su altında kalırken bazı bölgeler çölleşecek. İklim değişikliği tarım alanında bölgesel olarak birçok kaybeden ve kazanan yaratacaktır. ABD Başkanı Barack Obama, CNN için kaleme aldığı makalede, ABD’nin 2030’larda insanları Mars’a göndermeyi ve güvenli şekilde geri dönmelerini sağlamayı hedeflediğini bildirdi. Mars’a gitmek için milyon dolarlık biletler satın alamayacakların bir an önce bu gezegeni kurtaracak önlemlere alması gerekiyor.”

FAO’NUN AÇIKLAMASI

İklim değişikliğinin gıda ve tarım ekonomisine etkilerinin dünya genelinde önem arz ettiğini söyleyen Doç.Dr. Ayşe Uzmay ise şunları söyledi: “İklim değişikliklerinin geçmiş dönemdeki etkileri ve gelecek dönem senaryoları incelenmiş, literatürde konuyla ilgili yapılan ampirik çalışmalar ülke örnekleri ile ortaya konmuştur. İklim değişikliği ana gündem maddelerinden biri olup insan yaşamını sosyal ve ekonomik açıdan doğrudan etkilemektedir. Ancak teknik boyutu incelenmekte sosyal ve ekonomik boyutu eksik kalmaktadır. İklim değişikliği ve tarım ilişkisini bitkisel üretim açısından inceleyen bazı çalışmalara rastlanmaktadır ancak konuyu hayvancılık itibariyle inceleyen çalışmalar çok sınırlı kalmıştır. Birleşmiş Milletler Tarım Teşkilatı’nın (FAO) bu yılki dünya gıda programı teması ‘İklim değişikliği’ ve sloganları, ‘İklim değişiyor, gıda ve tarım da değişmeli’dir. FAO’nun ülkelere açık çağrısı iklim değişikliği planlarına gıda ve tarımın da entegre edilmesi, ayrıca kırsal alanlarda yatırımlar yapılması.”

ÜRETİMDE DÜŞÜŞ

Tarım, iklim değişikliği, gıda güvencesi ve arazi kullanımı gibi konularda uzmanlığı olan kişilerin birlikte çalışması gerektiğini ifade eden Uzmay, “Yeni Zelanda 2007-2008 yıllarında kuraklık nedeniyle meralarda hektar başına yıllık kuru madde üretimi bir önceki döneme göre (1995-96) yüzde 20, hayvanlarda canlı ağırlık 43-46 kg-yıl, süt çiftliklerinde hektar başına yıllık işletme karı 374 Yeni Zelanda doları azalmıştır. Hindistan’da ise aylar ve yıllara göre sütteki bozulma miktarı, kg grafik 19. bozulma nedeniyle oluşan ekonomik kayıp, bozulan süt miktarı kış aylarında bin-bin 500 kg civarında iken yaz aylarında 20 bin kg’a kadar artmaktadır. Yıllar itibariyle bakıldığında ise örneğin temmuz ayında yaşanan bozulma, 2007 yılına göre 2010 yılında yüzde 66 artmıştır. Aynı yıllar için süt bozulmasından kaynaklı yıllık ekonomik kayıp ise yüzde 60 artmıştır” dedi.

ARAŞTIRMA KONULARI

Araştırmanın öncelikli amacının iklim değişikliğinin süt sığırcılığı işletmeleri üzerindeki etkilerinin ekonomik ve tarım politikaları açısından analiz edilmesi olduğunu söyleyen Uzmay, şunları söyledi: “Araştırmanın kapsamlı ana ve yan amaçlar ele alındı. Dünya’da iklim değişikliği ve tarım ilişkisinin genel değerlendirilmesi, Türkiye’de iklim değişikliğinin hayvansal üretim üzerine etkileri, Trakya Bölgesi’nde iklim değişikliğinin süt sığırcılığı üzerindeki etkileri araştırıldı. Ayrıca yem maliyetlerindeki değişim, enerji maliyetlerindeki değişim, toplam maliyetlerdeki değişim de ele incelenen konular arasında.”

Haber Merkezi