Sayfa Yükleniyor...
Türkiye’de buğdayın sınır değerlerine yaklaştığını söyleyen İTB Hububat Mamulleri Toptan Ticareti Meslek Komitesi Başkanı Necati Polat, bundan sonraki aşamanın kırmızıçizgi olduğunu belirtti
NURETTİN BAKİ-ÖZEL HABER
Başta üretim olmak üzere çeşitli konularda sıkıntılar yaşayan hububat sektörü zor günler geçiriyor. Hububatın ve Türkiye’nin stratejik ürünü olan buğday ise bu sene üretimde geçen seneye göre düşüş yaşadı. Konuyla ilgili değerlendirmelerde bulunan İzmir Ticaret Borsası (İTB) Hububat Mamulleri Toptan Ticareti Meslek Komitesi Başkanı Necati Polat, buğdayda küçük bir hamleyle Türkiye’nin bölgesinin stratejik ülkesi konumuna gelebileceğini savundu. Polat, “Bir hamle yapılsa Türkiye 35-40 milyon ton buğday ile bölgesinin stratejik ülkesi olur. Buğdayda hakikaten bir ağabey konumuna gelebilir” dedi. Artan girdi maliyetleri nedeniyle çiftçinin buğday ekiminden kaçtığını belirten Polat, Türkiye’deki ekmek israfına da dikkat çekti. Günde 10 milyon ekmeğin israf edildiğini bildiren Polat, bunun 1,5 milyon ton buğdaya tekabül ettiğini açıkladı. Nadas tehlikesine da dikkat çeken Polat, “Türkiye’de her yıl 4,5 milyon hektar alan nadasa bırakılmakta. Zaten Türkiye’de toplam üretim alanları 18 milyon hektar. Buradan bakıldığında üretim alanlarının 4’te 1’i nadasa bırakılıyor” diye konuştu.
İKİ DÜŞÜNCE ARASINDA SIKIŞTIK
Birçok sektörde olduğu gibi hububatçıların da dertli olduğunu aktaran İTB Meclis Üyesi Necati Polat, “Türkiye’de tarımın çok pembe, her şey güllük gülistanlık” ile “Türkiye’de tarım bitti, öldük bittik” düşüncesi arasında sıkışmış kalmış durumda olduğunu vurguladı. Türkiye genelinde çavdar ve buğday hasadının yüzde 80’den fazlasının tamamlandığını dile getiren Polat, “Mayıs ayı sonu itibariyle 2018-2019 hububat hasadı başladı. Çavdar ve buğday hasadı Türkiye genelinde yüzde 80 civarında tamamlanmış durumda. Daha yüksek kesimlerde hasat devam ediyor. 2018 yılında Türkiye’de üretilen ürünlerin yeterlilik derecesi, yani üretimin tüketimi karşılama yüzdesi TÜİK tarafından açıklandı. 2018 yılında Türkiye’de üretilen hububat ürünlerinin yeterlilik derecesi üretimin tüketimi karşılama yüzdesi yüzde 97,2. Bir önceki sene olan 2017’de ise bu rakam yüzde 98’di. Yani 2018 yılında hububat ürünlerinde bir miktar düşüş söz konusu” diye konuştu.
ÇİFTÇİ BUĞDAYDAN KAÇIYOR
Maliyetlerin yüksekliğinden dolayı çiftçinin buğday ekiminden kaçtığını savunan Polat, 2019 yılında buğday üretiminde düşüşün yaşandığını söyledi. Polat, “TÜİK’in verdiği rakamlarla konuşuyorum. 2018 yılında Türkiye’nin en önemli ürünü olan buğdayın yeterlilik yüzdesi yüzde 111. 2017 yılında bu rakam yüzde 104. 2018’de buğdayda 20 milyon ton buğday üretimimiz vardı. Bu sene 19,5 milyon tona düştük. Çünkü çiftçi para kazanamadığı için, maliyetler yüksek olduğu için kıraç alanlarda buğdaydan kaçarak arpa, mercimek, nohuta kaçtı. Sulanabilir alanlarda ise ay çekirdeği, pamuğa kaçtı. Dolayısıyla 2019’da buğday ekim alanları bir önceki yıla göre yüzde 5 daraldı. 2019 yılında ekilen alanlar 6.9 milyon hektar. Arpada ise bir miktar artış var. 2018 yılında arpa üretimi yüzde 90 ihtiyacımızı karşılamış durumda. 2017’de daha düşükmüş, bu senen biraz daha iyiyiz arpada. Mısırda da 2019 üretimimiz 5,5-6 milyon ton” değerlendirmesinde bulundu.
EN BÜYÜK TEHLİKE NADAS
Nadasa bırakılan tarım alanları tehlikesine dikkat çeken Polat, Türkiye’de her yıl tarım alanlarının 4’te 1’inin nadasa bırakıldığını açıkladı. Türkiye’nin stratejik ürünü olan buğdayın en alt sınır değerlerine yaklaştığını da bildiren Polat, şöyle konuştu: “Türkiye’deki nadas alanlarının fazlalığı yıllardan beri konuşuluyor. Yani Türkiye özellikle Türkiye’nin en strateji ürünü olarak ben buğdayı görüyorum ve Türkiye’de buğdayın sınır değerlerine yaklaşıldığını görüyoruz. Yani bundan sonraki aşama kırmızı çizgi. Düşünmek bile facia. Dediğim gibi; nadas alanlarının fazlalığı 50 seneden beri konuşuluyor. Türkiye’de her yıl 4,5 milyon hektar alan nadasa bırakılmakta. Zaten Türkiye’de toplam üretim alanları 18 milyon hektar. Buradan bakıldığında üretim alanlarının 4’te 1’i nadasa bırakılıyor. Özellikle orta Anadolu, Doğu Anadolu ve geçiş bölgelerinde sulanamayan alanlar nadasa bırakılarak iki senede bir ekim yapılır ve bu alanlar organik madde bakımından çok yetersiz halde. Türkiye’de yapılması gereken bu alanların tarıma kazandırılması, yatırım maliyetleri ne olursa olsun tarıma açılması ve sulanabilir hale getirilmesi lazım. Bizim gibi sivil toplum örgütlerinin de destek verdiği organik madde yeterliliğin sağlanmasıyla alakalı Türkiye’de bir seferberlik ilan edilmesi gerekiyor. Çünkü bu alanlarda ekim maliyetleri de çok fazla. Fazla miktarda gübre atıyorsunuz. Çiftçi gübreden kaçıyor, ilaç atmıyor. Dolayısıyla Türkiye’de 2018 rakamları dekarda 277 kilogram buğday elde ediliyor. Eğer Türkiye yeterli ilaç ve gübre ve sertifikalı tohum kullanırsa buğdayda 40 milyon ton hedefine ulaşması çok zor değil. Yani bir hamle yapılsa Türkiye 35-40 milyon ton buğday ile bölgesinin stratejik ülkesi olur. Buğdayda hakikaten bir ağabey konumuna gelebilir”
İSRAF EDİLİYOR
İthal ürünlerin maliyetlerinin yüksekliğine vurgu yapan Polat, sürdürülebilir üretimin yanında sürdürülebilir tüketimin de önemli olduğunu aktardı. Yerli sermayenin israf edildiğini de savunan Polat, “Nadasın dışında ülkemize ithal yoluyla giren gübre, sertifikalı tohum ve ilacın kesinlikle yerli üretime dönmesi lazım. İthal ürünlerin maliyetleri şu an çok yüksek. Bundan dolayı yerli üretimle çiftçi bu hususta desteklenebilir. Bunun dışında tabi ki tarımda sürdürülebilir üretimin yanında sürdürülebilir tüketim de önemli. Açıklanan bir veriye göre milli gelirin yüzde 15’i israf oluyor. Hep konuşuyoruz ‘Türkiye’de günde 10 milyon ekmek israf oluyor’ diye. Herkes konuşuyor, göz görüyor ama yapılan bir icraat yok. Halbuki alınacak birkaç tedbir ve kanunla 5 yıl içerisinde Türkiye’deki ekmek israfını yüzde 5’e 10 yıl içinde yüzde 0’a indirilebilir. Arz ve talep dengesini oluşturabiliriz. Bu işler zor değil. İsrafa giden ekmek 1 buçuk milyon ton buğdaya tekabül ediyor. 1 buçuk milyon ton buğdayı sokağa atıyoruz” şeklinde konuştu. Son olarak buğdayda taban fiyatın ekim döneminde açıklanması gerektiğinin altını çizen Polat, “Bu sene ilk defa hasattan 15 gün önce taban fiyat açıklandı. Türkiye’de artık kesinlikle buğdayla alakalı bir strateji oluşturulmalı ve taban fiyat ekim döneminde açıklanmalıdır. Çiftçi bir sonraki yılın fiyatını bilip ona göre ekim yapmalı. Şu taban fiyat geçtiğimiz yıl ekim döneminde açıklansaydı buğday yüzde 15 daha artar” diye konuştu.
Haber Merkezi