166 günlük grevin etkilediği yaşamlar

İzmir Büyükşehir Belediyesinin kadro davası açtıkları için işten çıkardığı işçiler, 166 gündür grev yapıyor. Aralarında 166 gündür açlık grevinde olan bir isim de var; Mahir Kılıç. İşlerine geri dönmek için bu kişiler, sadece Büyükşehir önünde değil evlerinde de mücadele veriyor


  • Oluşturulma Tarihi : 29.04.2018 07:54
  • Güncelleme Tarihi : 29.04.2018 07:54
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
166 günlük grevin  etkilediği yaşamlar  haberinin görseli

SULTAN GÜMÜŞ / ÖZEL HABER

İzmir Büyükşehir Belediyesine kadro davası açan 200’ün üzerinde işçi çeşitli gerekçelerle işten çıkarıldı. İşten çıkarılan bu işçiler ise 166 gündür grev yapıyor. Sabah saat 7’den akşam 5’e kadar İzmir Büyükşehir Belediyesi önünde, üzerlerinde ‘İşimi Geri İstiyorum’ yazılı tişörtlerle oturan işçiler kışın soğuğuna, yazın sıcağına aldırış etmeden mücadele etmeye devam ediyor. İşçiler arasında bir isim var ki o sadece oturmakla yetinmeyip açlık grevine de başladı. 166 gündür her türlü sağlık sorununa rağmen açlık grevi yapan Mahir Kılıç, tek başına iki çocuğuna bakmak zorunda kalan Seval Gündüz, üniversite öğrencisi oğlunun eğitim masraflarını ödeyemeyen Salih Akdeniz ve daha birçok işçi sadece İzmir Büyükşehir Belediyesi önünde değil evlerinde de yaşam mücadelesi veriyor. Grev yapan işçilerin yanına uğrayarak onların mücadelesine yakından tanıklık etmek istedik.

Elinde çayı, yanında pankartları ve üzerinde, ‘İşimi Geri İstiyorum’ yazılı tişörtüyle bizleri ilk karşılayan isim Seval Gündüz oldu. 25 yıllık işinden çıkarıldığını söyleyen Gündüz şöyle anlatmaya başladı: “166 gündür biz buradayız. İzmir Büyükşehir Belediyesine kadro davası açtık. Bu kadroları kazanmaya başladığımızdan itibaren yani haziran ayından itibaren çıkışlarımız yapılmaya başlandı. 25 yıllık personelim. Büro elemanıydım. Bu 25 yıl içerisinde hiçbir art niyetli suçum olmadı, hiçbir ceza da almadım. Fakat uygun bir kadro bulunamadı diye 25 yıllık emeğimi çöpe atıp beni işten çıkardılar. Sadece beni değil davayı kazanan daha birçok işçiyi farklı bahanelerle işten çıkardılar. CHP gibi bir belediye bize kadro vermekten çok davayı kazandığımız için bizim çıkışımızı vermeyi uygun gördü.”

HAYATIM BİTTİ

Bağlı oldukları sendikanın da kendilerine sahip çıkmadığını kaydeden Gündüz, belediyenin işçileri haksızlığa uğrattığını iddia ederek şöyle konuştu: “DİSK üyeleri de bizlere sahip çıkmadı ve her şeyden önce kuralları çiğnediler. Koskoca bir kış mevsimini burada geçirdik. 166 gün az bir zaman değil. 200’den fazla işçi çıkarıldı. Ancak 7-8 kişi grev yapmayı uygun gördü. Ankara’ya gittik, Kemal Kılıçdaroğlu ile görüştük, derdimizi anlattık. Bize geri döneceklerini, böylesine ciddi bir durumla ilgileneceklerini söylediler. Fakat hiçbir geri dönüş olmadı. CHP İzmir Milletvekili Mustafa Balbay’la da görüştük. Kendisi işçiden taraf olduğunu ancak Büyükşehir’e çalışma tutumlarıyla alakalı müdahale edemediklerini söyledi. Kısacası Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’nun önünde kendi sözünden başka bir söz yok. İşçi ölmüş, kalmış, grev yapmış umurunda değil. Kocaoğlu hiç kimseyi dinlemiyor. Biz suçsuzuz. Bizlerin mahkeme kararları da uygun. Hak, hukuk, adalet istiyoruz sadece. Ancak çok çelişkilidir ki CHP’li belediye bizleri haksızlığa uğrattı. Haklarımızı hala daha geri vermiyor. Çok fazla duyarsız bir belediye. Fark ettik ki bizler kötü bir yerde çalışmışız. Kötülüğün oldukça kol gezdiği bir düzende çalışmışız. Zaman içerisinde böyle bir kötülük, böyle bir vicdansızlık olamaz diyorsunuz. Ben işimi layıkıyla yapan bir insandım. Ancak bir insanın dudağının arasından çıkan tek kelimeyle hayatım bitti.” Sendikacıların ve siyasetçilerin eyleme kayıtsız kaldığını belirten Gündüz, “DİSK, Genel İş, CHP’li milletvekilleri, meclis üyeleri, belediye başkanı her şey normalmiş gibi yaşantılarını sürdürüyor. Ben bir anneyim, çocuklarımın ihtiyaçlarını karşılayamadığım zaman benim yüreğimin kanadığı kadar kimsenin yüreği kanamaz. 166 gündür bize kulak tıkayan sorumlular yaptıklarıyla gurur duysunlar, eserleri ben ve ailemdir” ifadelerini kullandı.

ÖLÜM ORUCU TUTMAYA BAŞLADI

4 kadın ile işten çıkarılmaların başladığını, aralarında engelli iki kişinin de olduğunu kaydeden Gündüz, kendilerinden haberdar olan ve yanlarından geçip giden vatandaşların da ilgisiz olduğunu dile getirdi. Aksi halde 166 gündür açlık grevinde olan Mahir Kılıç’ı görmemek mümkün değildi. Kılıç kendisini görmeye gittiğimiz gün hastaneye kaldırılmıştı. Seval Gündüz birlikte mücadele verdiği arkadaşı Mahir Kılıç hakkında da şöyle konuştu: “Arkadaşımız bizler gibi kıdemli ihbar almadığı için açlık grevine başladı. Onu vazgeçirmek için çok uğraştık. Fakat kendisi ‘Kızım benden bir şey istediğinde, ona param yok dediğimde ben zaten ölüyorum. Greve başlasam da başlamasam da aç kalacağız’ dedi. Bildiğim kadarıyla 18 kilo verdi. Sürekli sağlık sorunları nedeniyle hastaneye kaldırılıyor. Kendisinin bu durumuna herkes tepkisiz kalıyor. Ulaşabileceğimiz her yere, her şeye ulaşmaya çalıştık ancak kimse sesimizi duymuyor. Ankara’ya gittik, İnsan Hakları Derneği araya girdi. Ancak durum halen aynı. Herkes bir insanın ölümüne sessiz kalıyor. Açlık ve ölüm çok ayrı bir nokta. Mahir’in 9 yaşında bir kızı var, eşi ise 7 aylık hamile. Babaları hayatını kaybederse eğer bu çocuklara hesabını kim, nasıl verecek? Arkadaşımız Mahir Kılıç devam ettiği sürece biz de devam edeceğiz. Onun yanındayız. Bu kadar yıprandıktan sonra muhakkak ki bir kazanım olmalı. Hepimiz çok yıprandık. Bizim ile beraber ailelerimiz de yıprandı. Benim iki çocuğum var. Onların eğitim, yeme, içme ve daha birçok ihtiyacını inanın karşılayamıyorum. Annem ve kardeşim durumumuzu gördükçe destek olmaya çalışıyor. Burada greve başladığımda beri 10 kilo verdim.”

SÖZLERİNDE DURMADILAR

“İşime geri dönmek için bu mücadeleyi veriyorum” diyen bir işçi daha vardı. Yaklaşık 10 yıl belediyede görev yaptığını söyleyen Salih Akdeniz, bu mücadelenin bir sonuca kavuşacağını umut ettiklerini vurgulayarak, “Hiçbir mücadele sonuçsuz kalmamıştır. Mutlaka bir kazanımla bitmiştir. Biz de bekliyoruz” dedi. Haklarını aramak için kadro davası açtıklarını aktaran Akdeniz, “Bizler hırsızlık veyahut yüz kızartıcı bir suçla işlerimizden atılmadık. Sadece hakkımızı aramak için kadro davası açtık. Bu nedenle de işimizden olduk. Adaletsiz bir şekilde işten attılar. Gelip bize sahip çıksınlar istiyoruz. Tekrardan işimizi geri istiyoruz” diye konuştu. İşten çıkarıldıktan bir hafta sonra yetkililer tarafından kandırıldıklarını öne süren Akdeniz, üniversite öğrencisi olan oğlunun eğitim masraflarını karşılayamadığını şu sözlerle belirtti: “Davayı geri çekersek işe tekrar alınabileceğimizi söylediler. Bizler davadan vazgeçtik, bu kez ‘Prosedürler var’ diyerek kandırdılar, yine sözlerinde durmadılar. İşten çıkarıldığımız zaman bize kıdemimiz verilmişti. Bugüne kadar onunla geçimimizi sağladık. Benim oğlum şu an üniversitede okuyor, son senesi. Özel bir üniversitede okuyordu. Şimdi onun taksitlerini de ödeyemiyoruz.”

1 Mayıs İşçi Bayramına sayılı günler kalmışken işçilerin işlerine geri dönebilmek için verdikleri bu mücadeleye kayıtsız kalınması birçok yaşamı etkileyecek. Onların son sözleri ise, “Artık bu işin dönüşü yok. İstediğimiz tek şey çocuklarımızın hayat standartlarını bir tık yukarı taşımak.”