- Gündem
- 17.05.2025 23:58
1990’lı yıllardan bu yana ciddi bir otopark sorunuyla mücadele eden İzmir’de yol üstleri dahi park alanı oldu. Yaklaşık 4.4 milyonluk kent araca boğulurken, korsan otoparklar bile çözüm getirmiyor
SULTAN GÜMÜŞ KAYA / ÖZEL HABER
Büyükşehirlerin toplu ulaşım ve kent içi trafikle birlikte en önemli sorunlarının başında ‘otopark’ geliyor. Vatandaşlar, özellikle kent merkezlerinde araçlarını park edecek alan bulmakta oldukça zorlanıyor. Yol içleri, kurumsal şirketlerin önleri ve hatta yayaların yürümesi gereken kaldırımlar araç parklarıyla dolup taşarken, şehir planlamasını bilimden alan yerleşim alanları, bu sıkıntıyı şimdilik yaşamıyor… Ne yazık ki yaklaşık 4.4 milyonluk il nüfusu ile İzmir’de de en önemli sorun trafik ve otopark. Bina altları, bina yapımı için bekleyen arsalar ve hatta korsan otoparklar dahi soruna çözüm getirmiyor; aksine yeni problemler üretiyor. Sonraki yıllarda İzmir’de tahmini araç sayısında yaşanan artışı da düşünürsek yeni otopark alanlarının düzenlenmesi şart.
Konuya ilişkin görüşlerine yer verdiğimiz Şehir Plancıları Odası İzmir Şubesi Kurucu Başkanı Ahmet Tuncay Karaçorlu, kent içi otopark sorununun yalnızca bugünün değil, 1990’lı yıllardan bu yana artarak gelen, yerel yönetimlerin her dönem kayıtsız kaldığı ve bile bile göz yumulan bir konu olduğunu belirterek “Deniz ulaşımı, hafif raylı ulaşım ve bisiklet ulaşımı metropol kentlerde arttırılması, özendirilmesi gereken uygulamalar olmalıdır. Otopark ve altyapı sorununu arttıran gökdelen uygulamalarına da artık bir son verilmelidir” dedi.
PARK TARTIŞMASI ÇIKIYOR!
Yakın bir otopark olmadığı için kurum önüne aracını park ettiğini söyleyen bir vatandaş, “Konak Gümrük tarafında çalışıyorum. Aracımı otoparka park etmek istesem sonrasında dakikalarca yürümek zorunda kalacağım. Bazen çok fazla eşyam oluyor, taşırken zorlanıyorum. Bunları yaşamamak için de artık kurum önüne park ediyorum. Sadece ben değil, çalışma arkadaşlarım da bunu yapmak zorunda kalıyor. Sırf bu yüzden trafik oluşuyor. Ama yapabileceğimiz bir şey yok ne yazık ki. Bu sorun yıllardır var. İzmir büyük bir kent, muhakkak bir çözümü, alanı olmalı. Ciddi bir görüntü kirliliği de yaratıyor. Yol mu, otopark mı belli değil. Yol üstleri otopark oldu. Ne keyifle yürüyebiliyoruz, ne de ihtiyacımızı karşılayabiliyoruz. Bir an önce çözüm bulunsun. İnsanlar iş çıkış saatlerine yakın bunun derdine düşüyor. ‘Acaba aracımı nasıl çıkaracağım?’ Çünkü tüm araçlar ardı ardına sıralanmış durumda. Ya park tartışması çıkıyor ya da araçlar arkasındaki, önündeki araçtan dolayı oradan çıkamıyor” dedi.
BASMANE ÇUKURU
“İzmir’in kent içi otopark sorunu yalnızca bugünün değil, 1990’lı yıllardan bu yana artarak gelen, yerel yönetimler tarafından her dönem kayıtsız kalınmış ve bile bile göz yumulmuş bir konudur” diyerek sözlerine başlayan Karaçorlu, şunları kaydetti: “İzmir’e bağlı bütün ilçe belediyeleri, merkezi idarenin çözüm olarak geçmiş yıllarda yasalaştırdığı ‘otopark yönetmeliğini’ bile uygulamamıştır. Bugün dahi zorunlu olması gereken ‘zemin katlarının araç otoparkına ayrılması’ çözümü bile başka bir çözümsüzlüğe dönüştürülmüş, bu alanlar ticari kullanımlara çevrilerek yeni otopark sorunlarının yaratılmasına olanak verilmiştir.”
KENTİN GÖBEĞİNDE BİR HANÇER
Bazı vatandaşların, Kültürpark’ın hemen yakınında bulunan ve Basmane Çukuru olarak geçmişte anılan eski otogar alanını otopark yeri olarak önermesini de eleştiren Karaçorlu, “Basmane Çukuru konu bile edilmemelidir. Çünkü bu alan Kültürpark’a dahil edilmesi gereken bir alandır… Zaten dönemin Belediye Başkanı Burhan Özfatura yasadışı bir imzayla Kahramanlar bölgesinde 1 katlı otopark yapılması koşuluyla Basmane Çukuru’nu Güçbirliği Holding’e devretmişti. Yani böyle bir otopark vardır ama Kültürpark’a dahil edilmesi gereken bir alan ortada olmadığı gibi İzmir’in göz bebeği alan için Folkart korkunç gökdelen fikriyle karşımıza çıkmış, kentin göbeğinde bir hançer dikilmeye çalışılmıştır. Fakat alanda usule uygun bir mülkiyet devri olmadığı için bugünkü İzmir Büyükşehir Belediyesi kent yönetimi tarafından uygulama geri çekilmiş ve önemli bir yanlıştan dönülmüştür” dedi.
GÖKDELEN UYGULAMALARINA SON VERİLSİN
Karaçorlu, konuşmasına şöyle devam etti: “İzmir’in otopark sorununun çözümüne ilişkin konuya temel neden olan özel araç kullanımının özendirilmesine öncelikle son verilmeli. Deniz ulaşımı, hafif raylı ulaşım ve bisiklet ulaşımı metropol kentlerde arttırılması, özendirilmesi gereken uygulamalar olmalıdır. Otopark ve altyapı sorununu arttıran gökdelen uygulamalarına da artık bir son verilmelidir. İzmir’in konut ihtiyacının yakın gelecek yıllarda bile olmayacağı bilimsel tespitlerle belirlenmişken
otopark sorununu arttıran yeni yapılaşma kararlarına olanak sağlanmamalı. Planlamanın gereği budur, toplum yararına gereği budur, gelecek kuşaktan ihtiyacı budur.”
KÜLTÜREL RANTLAR ARANMALIDIR
“Eğer kentimiz ‘yavaş kent’ olacaksa şehrin her bölgesinde uygun yerlerdeki konut alanları kamulaştırılarak, zemin otoparkına çevrilmelidir” diyen Karaçorlu, “Bu aynı zamanda deprem riski için gerekli olan toplanma alanları içinde bir olanak olacaktır. İzmir Büyükşehir Belediyesi sınırları içerisinde böylesi onlarca bölge kamulaştırılarak zemin otoparkına çevrilebilir. Kentimizin geleceği yapılaşmaya ilişkin rantlarda değil, kamusal ihtiyaçlara yönelik toplumsal ve kültürel rantlar aranmalıdır. Bunun yanı sıra özellikle Konak Belediyesi’nin ve Buca Belediyesi’nin sınırları içerisinde yıkılmaya teslim edilmiş birçok tarihi yapı bulunmaktadır. Böylesi değerli yapıların restorasyonları gerçekleştirilerek yaşamaya özendirilmelidir. Bu denli çok boyutlu planlama ve uygulama çabaları hem konut yoğunluğunu sınırlandırılacak, hem de otopark ihtiyacını azaltacaktır. Beraberinde ise tarihi bölgelerin korunmasına zemin olabilecektir” bilgisini paylaştı.