2022’de insan odaklı sağlık istiyoruz

İzmir Tabip Odası Başkanı Lütfi Çamlı, 2021 yılında pandemi süreci ve sağlık sistemini değerlendirerek 2022 yılında kar odaklı değil insan odaklı bir sağlık sistemi istediklerinin altını çizdi


  • Oluşturulma Tarihi : 30.12.2021 08:21
  • Güncelleme Tarihi : 30.12.2021 08:21
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
2022’de insan odaklı sağlık istiyoruz haberinin görseli

BURCU YANAR - ÖZEL HABER

İzmir Tabip Odası Başkanı Lütfi Çamlı, 2021 yılında sağlık sisteminin geldiği son durumu değerlendirdi. Koronavirüs salgını sürecinde aşı tartışmalarının yaşandığı, hekimlerin ve sağlık çalışanlarının tüm salgının yükünü üstlendiği bir yıl geçirdiklerini dile getiren Çamlı, dünya genelinde aşı milliyetçiliği yapılmasının da kötü bir sınav olduğunu söyledi.

AŞI MİLLİYETÇİLİĞİ YAPILDI

2021 yılında tüm dünya ve Türkiye’de ana gündem pandemi oldu. 2021 yılına kontrol altına alınamamış bir şekilde pandeminin ikinci piki sürecinde girildiğini de belirten Lüfti Çamlı, “Yılın ilk aylarında acil kullanım onayı ile başlanan aşı uygulamaları pandemiden çıkışta tünelin ucunda görünen ışık olarak umut verdi. Ancak her türlü eşitsizliğin daha görünür bir hal aldığı pandemide, aşıya erişim konusunda da hem küresel düzeyde her ülkelerin kendi içinde büyük adaletsizlikler yaşandı. Zengin ülkeler kendi nüfuslarını 4-5 kez aşılayacak miktarda aşı stokları yaparken, yoksul ülkelerde aşıya erişim çok düşük düzeylerde kaldı ya da hiç erişilemedi. Küresel bir sorunun küresel bir yaklaşımla çözülebileceği gerçeğini göremeyenler aşı milliyetçiliği yaparak kötü bir sınav verdiler. Ülkemizde aşılama süreçleri iyi yönetilemedi. Şeffaf olmayan, tutarsız, güven vermeyen açıklamalar, aşıya tereddütle yaklaşımları artırdı. Uzamış pandemi sürecinde virüsün kontrol altına alınamaması, bahar aylarında Delta varyantının baskın hale gelmesine, vaka ve vefat sayılarında ciddi bir artışlarla üçüncü pikin yaşanmasına yol açtı” diye konuştu.

4. PİKİ YAŞIYORUZ

Haziran ayında mRNA aşılarının ülkemizde uygulanmaya başlaması ve aşı temininde yaşanan güçlüklerin büyük ölçüde aşılmasının ardından başlangıçta günlük aşılama sayılarının 1 buçuk milyon doza kadar çıktığını ve sonbaharda toplumsal bağışıklığa ulaşma ve pandemi mücadelesinde önemli bir kazanım elde etme umutları arttığını ancak temmuz ayı başında, henüz bilimsel verilere göre pandemide kontrol sağlanamamışken, ekonomik kaygılarla başlatılan normalleşme süreci sonrasında neredeyse tüm tedbirler ortadan kaldırıldığına da dikkat çeken Lütfi Çamlı, “Sanki pandemi geçti algısı yaratıldı. Vatandaşta bir rehavet duygusu oluştu. Pandemi kuralarının yok sayıldığı kaygı verici görüntüler yaşandı, yaşanıyor. Süreçte giderek artan vaka ve vefat sayıları ortaya çıktı. Sonbahara girdiğimizde 3 ayda yaklaşık 20 bin vatandaşımızı Kovid-19 nedeniyle kaybettik. Bulunduğumuz süreç temmuz ayı sonlarında başlayan uzamış bir 4. pik olarak tanımlanabilir. Toplumumuzun yaklaşık yüzde 62’sinin iki doz aşı olduğu, aşı karşıtları ve aşı tereddütü yaşayanlara karşı etkin bir çabanın gösterilemediği, ilk doz aşılama oranlarının çok azaldığı bir süreçteyiz. Toplumsal bağışıklık yaratabilecek oranlarının çok uzağındayız” dedi.

AŞI TARTIŞMALARI

Başkan Lütfi Çamlı, 2022 yılının ilk aylarından itibaren birçok ülkede baskın hale geleceği ileri sürülen ve aşılara karşı diğer varyantlara göre daha dirençli olduğu düşünülen Omikron varyantı hakkında da konuşarak, aşılama çalışmalarına ve aşı karşıtlığına dikkat çekti. Hatırlatma dozlarının hızla yapılması gerekliliğinin ortaya çıktığını aktaran Çamlı, “Başta Avrupa ülkeleri olmak üzere ülkeler bu varyant ile ilgili kapsamlı tedbirler almaya başladılar. Ülkemizde de 6 adet görüldüğü açıklanan bu varyant ile ilgili daha sonra hiçbir bir bilgi paylaşılmadı. Birçok ülke ardı ardına etkin tedbirlerini açıklamasına karşın ülkemizde bu yönde de bir açıklama olmadığını görüyoruz. Sadece aşılarda hatırlatma dozlarına vurgu yapılması yeterli bir tedbir olmayacaktır. Ayrıca Refik Saydam Hıfzısıhha Enstitüsü’nün kapatılması ve aşı üretimine son verilmesinin geç de olsa yanlış olduğunun fark edilmesi ve ülkemizde aşı çalışmalarının yıllar sonra başlatılması sevindirici olmuştur. Ancak kullanıma sokulan inaktif aşı ile ilgili aşı araştırma süreçlerinin, etkinlik ve güvenilirlik sonuçlarının bilim dünyası ile şeffaf bir şekilde paylaşılmaması nedeniyle acil kullanım onayı verilse bile bir güven kaybı yaşanabileceği, aşı tereddüdü yaşayanların kafa karışıklığını daha da artırabileceği göz önünde tutulmalıdır” ifadelerine yer verdi.

BAŞTAN İNŞA EDİLMELİ

Başkan Çamlı son olarak, sağlık sisteminin yeniden inşa edilmesi gerektiğini dile getirerek, “Aşılama konusunda güven verici uygulamalar, etkin çabalar olmadan, aşı karşıtlarına karşı kararlı bir tutum ortaya koymadan, aşılama oranlarında ilerleme sağlayabilmek mümkün gözükmüyor. Uygulanan Sağlıkta Dönüşüm Programlarının iflas ettiği pandemi süreci, bizlere sağlığı bir hak olarak gören, kar odaklı değil insan odaklı bir sağlık sisteminin yeni baştan inşa edilmesi gerektiğini göstermiştir” açıklamasında bulundu.

MESLEKTAŞLARIMIZ UMUTSUZ

Pandeminin neredeyse bütün yükünün hekimlerin ve sağlık emekçilerinin omuzlarına yıkılmış olduğunu da özlerine ekleyen Çamlı, “Pandeminin başından itibaren özveri ile yaşamlarını riske atarak hizmet veren sağlık emekçileri, olumsuz çalışma koşullarında uzamış mesailerde, yeterli bir koruma ve güvenli bir ortam sağlanmadan sağlık hizmeti vermeye çalışmışlardır. Binlerce sağlık emekçisi hasta olmuş, 500 den fazla sağlık emekçisi Kovid-19 nedeniyle hayatını kaybetmiş ama Kovid-19 bir meslek hastalığı sayılmamıştır. Pandemide ne mobbing, ne sağlıkta şiddet durmamıştır. Bu süreçte yaklaşık 9000 hekim istifa etmiş ya da emekli olmuş, bin 200 genç yeni mezun hekim yurtdışında çalışmak için başvuruda bulunmuşlardır. Başlangıçta ‘siz bizim kahramanımızsınız’ diyenler, ‘hakkınız ödenmez’ diyenler, sonuçta vaatlerin yerine getirmemiş, haklarımız ödenmemiştir. Giderek tükenen hekimler, meslekleri açısından ülkemizde umutlu bir gelecek görememekteler” dedi.