36 Kadın öldürüldü 4 tanesi İzmir’den!

İzmir’in Ödemiş İlçesi’ndeki 33 yaşındaki Hamide Gezer, butik bir otelde silahla vurulmuş olarak bulundu. Hamide Ü. İsimli kadın ise evli olduğu Suat Ü. tarafından uyurken boğularak öldürüldü. Diğer iki cinayetin ise sebebi henüz bilinmiyor

  • Oluşturulma Tarihi : 11.05.2019 09:14
  • Güncelleme Tarihi : 11.05.2019 09:14
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
36 Kadın öldürüldü 4 tanesi İzmir’den! haberinin görseli

BURCU YANAR/ÖZEL HABER
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu, nisan ayında Türkiye’de öldürülen kadınlara ilişkin bir rapor yayınladı. Yayınlanan raporda bir önceki aya göre 9 kişilik bir artış yaşandığı gözlenirken Türkiye genelinde öldürülen 36 kadından 4’ünün de İzmir’den olması dikkatleri çekti. Öldürülen kadınların diğer illerdeki sayısı ise; İstanbul 4, Adana 3, Afyonkarahisar 3, Şanlıurfa 3, Kahramanmaraş 2, Bursa 2, Manisa 2, Mersin 1, Niğde 1, Zonguldak 1, Erzurum 1, Malatya 1, Tekirdağ 1, Kocaeli 1, Muğla 1, Konya 1, Sakarya 1, Batman 1, Tunceli 1, Osmaniye 1 şeklinde kayıtlara geçti.



“ONLAR BİRER YAŞAMDI”
Konu hakkında konuştuğumuz kadın çalışmaları hakkında aktif mücadele veren İzmir Kadın Meclisi Üyesi Hilal Susuz, kadın mücadelesinin hem sokakta hem de adliyede olsun neresi olduğu fark etmeksizin tam ortasında bulunduğunu belirterek “İçerisinde 30 günün olduğu bir ayda Türkiye’de 36 kadın öldürüldü. Bu kadınlar sadece birer rakamdan ibaret değil. Onlar birer yaşamdı. Bir geçmişleri ve bir gelecekleri vardı” dedi. Susuz, rapora ilişkin ise, “Raporu incelediğiniz zaman çok ciddi eleştiriler getirmeniz gereken noktalar var. Raporda bu kadınların 20 tanesinin ateşli silahla öldürüldüğü görülüyor. Bu ateşli silahlara insanlar nasıl sahip oluyorlar? Başlı başına bireysel silahlanma bile çok ciddi bir tartışma konusu. Bireysel silahlanma olmasaydı ve bu kadınlar ateşli silahlarla öldürülmeselerdi öldürülecekler miydi acaba? Bu da ayrı bir soru işaretini oluşturuyor” ifadelerini kullandı.



Öldürülen kadınların 8 tanesinin ise nasıl öldürüldüğü noktasında bir bilginin bulunmadığını ifade eden Susuz, “Bu kadınlar hiç kimsenin yaşamadığı yerlerde yaşayan kadınlar değil. Bu kadınlar; bizim kapı komşumuz, sınıf arkadaşımız veya kendimiziz. Bizim bağlı olduğumuz bir devlet var. Bizlerden sorumlu olan Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı var. Fakat bu faili meçhul cinayetleri bakanlık araştırmıyor. Olay yeri incelemelerinden tutun da adli tıpa kadar eksiklikler art arda geliyor. Bakanlık olarak kadınların hangi nedenlerle öldürüldüklerini takip etmezseniz, öldürenlerin adil bir şekilde yargılanıp yargılanmadığını takip etmezseniz bir çözüm üretemezsiniz. Öncelikle bakanlığın kadın hayatını önemsemesi lazım” açıklamalarında bulundu. 
BAKANLIK DEVREYE GİRMELİ
Kasım ve mart aylarında öldürülen kadın sayısının raporlara daha az olarak yansıdığına da değinen Susuz, “Bu aylarda 8 Mart Dünya Kadınlar Günü ve 25 Kasım Kadına Şiddetle Mücadele Günü olduğundan dolayı kadınların toplum içerisindeki görünürlüğü ve mücadelesi artıyor. Bu sebeple kadın cinayetleri sayısı daha az oluyor. Fakat genel anlamda baktığınız zaman öldürülme oranlarının düşmesini bırakın ciddi bir artış söz konusu ve bunların bir sürü sebepleri var” diyerek o sebepleri şöyle sıraları: “Kadın hayatına birçok şey dolaylı yoldan değil doğrudan etki ediyor. Ekonomiden tutun da seçimlere varana kadar. Örneğin Ekrem İmamoğlu’nun ‘İstanbul’da kadın devrimi olacak’ söylemi bile kadının hayatına direkt etki ediyor. Hal böyleyken siyasilerin politikalarını kadın üzerinden yürütmesi doğru bir tutum değil ve bunların hepsi de doğrudan etki eden faktörler.”
“Baktığınız zaman bu aslında sistemsel bir şey” diyen Susuz, “İş yerinde patron çalışanına, kocalar eşlerine, anneler çocuklarına, öğretmen öğrencisine şiddet uyguluyor. Bu böyle adım adım tüm topluma şiddet olarak yansıyor. Kadınlar sadece aileden, doğurduğu çocuktan ya da evli olduğu erkekten ibaret değil. Eğer bakanlık bunu sadece aile olarak düşünüyorsa da o zaman önce kadını yaşatacaksın. 15 tane çocuk nisan ayında bu cinayetler yüzünden annesiz kaldı. Bir kadın öldürülüyorsa bizden önce bakanlığın devreye girip; kim yaptı, neden yaptı, nasıl yaptı bunun üzerine çalışması lazım. Cinayetler ancak bu şekilde azalacak” dedi. 
“KİM CESARETLENDİRİYOR?”
“Bu katilleri ve istismarcıları cesaretlendiren şey ne?” diye soran Susuz, “Bizim yasalarımız var. Özellikle de 6284 sayılı ailenin korunması ve kadına karşı şiddetin önlenmesine dair kanun bu konuda çok önemli. Bunu uygulamamak gibi bir lüks ne hakimin, ne savcının ne de polisin kimsenin değil. Fakat baktığınız zaman hakkında koruma kararı olan kadınlar bile öldürülüyor. İstanbul Sözleşmesi’ni imzalamış olan devlet bunun sonrasını neden takip etmiyor. Bu kadınlar resmen devletin gözetimi altındayken öldürülmesi demek oluyor. Yasaların uygulanması ve denetimi konusunda çok büyük eksiklikler var.