400 bin mülteci çocuk eğitimden yoksun!

Türkiye’de okul çağındaki yaklaşık 400 bin mülteci çocuk eğitime erişemiyor. Eğitime erişimi engelleyen temel sorunların başında ekonomik zorlukların yanı sıra kayıtsızlık, ırkçılık, ayrımcılık ve akran zorbalığı geliyor


  • Oluşturulma Tarihi : 15.01.2022 09:03
  • Güncelleme Tarihi : 15.01.2022 09:03
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
400 bin mülteci çocuk eğitimden yoksun! haberinin görseli

ÇAĞLA GENİŞ-ÖZEL HABER

Mültecilerle Dayanışma Derneği (Mülteci-Der), mülteci çocuk ve gençlerin Türkiye’de yaşamak zorunda bırakıldıkları güçlüklerden birisi olan eğitim hakkına erişim konusuna odaklandığı “Küçük Küçük Ülkeler Yaratmak: Ebeveyn ve Gençlerin Gözünden Türkiye’de Yaşayan Mülteci Çocukların Eğitime Erişimi Araştırması” başlıklı raporunu kamuoyu ile paylaştı. Okul çağında çocuğu olan mülteci ebeveynler ve şu anda okul çağı dışında olsalar da daha önce Türkiye’de bir eğitim kademesinde okula devam etmiş olan mülteci gençlerle yapılan görüşmelere dayanan raporda, yaklaşık 400 bin mülteci çocuğun eğitime erişemediği vurgulandı. Raporda eğitime erişimi engelleyen temel sorunların başında ekonomik zorlukların yanı sıra kayıtsızlık, ırkçılık, ayrımcılık ve akran zorbalığı yer aldı.

ÇALIŞMAK ZORUNDA KALIYORLAR!

Statüsü ne olursa olsun tüm çocukların nitelikli eğitime erişim hakkı olduğuna vurgu yapılan raporda, “Her ne kadar, Türkiye’de yaşayan mülteci çocuk ve gençlerin eğitime erişiminde bazı ilerlemeler kaydedilmiş olsa da sadece kayıtlı Suriyeli nüfusta yaklaşık 400 binin üzerinde eğitime erişemeyen mülteci çocuk olduğu görülmektedir. Diğer mülteci gruplara ilişkin verilerin sınırlılığı, bu sayının gerçekte ne kadar olduğunu bilmeye izin vermemektedir. Eğitime devam edemeyenlerin devam edememe gerekçelerinin ise Uluslararası Koruma (UK) / Geçici Koruma (GK) kaydına ve kimliğe erişim haricinde çoğunlukla çocuk ve gençlerin çalışmak zorunda kalmalarıdır. Artan göç, kayıt dışı sektörde çalışmak durumunda kalmak, güvencesiz ve düşük ücretler karşılığı iş bulabilmek ve mültecilere yönelik desteklerin sınırlı olması, Türkiye’de mülteci çocuk işçiliğinin önünü açan en temel sebeplerdendir. Buna bir de pandeminin getirdiği geçim kaynaklarına erişimin daha da zorlaşması faktörü eklenince, çocukların okuldan kopacaklarına ve çocuk işçiliğinin daha da yaygınlaşacağına yönelik kaygılar artmaktadır. Kriz dönemlerinde eğitim hayatından kopma riski yüksek olan kız çocukları için de erken yaşta ve/veya zorla evlilik tehlikesi bulunmaktadır. Mültecilere yönelik hala devam eden ırkçılık, ayrımcılık ve akran zorbalığı, hem çocuklar hem de ebeveynler için eğitim oranlarına ve eğitimi erişimi etkileyen temel sorun alanlarının başında gelmektedir” denildi.

KAYITSIZLIK, IRKÇILIK VE AKRAN ZORBALIĞI

Mülteci çocukların eğitim hakkı bağlamında 2014’ten bu yana önemli ilerlemeler kaydedildiğini ancak Türkiye’de yaşayan mülteci çocukların tümünün eğitime erişiminin henüz sağlanamadığı vurgulayan raporda, “MEB Ekim 2021 bültenine bakıldığında, 2021-22 eğitim öğretim yılında Geçici Koruma kapsamındaki 5-17 yaş arasında çağ nüfusunun 1.124.353; okullaşan çocuk sayısının ise, 731.713 olduğu görülmektedir. Ekim 2021 bültenindeki sayılar veri olarak kabul edildiğinde, yüzde 65 okullaşma oranı ile eğitim çağındaki Suriyeli çocuk nüfusu (1.124.353) içinde 400 bine yakın çocuğun hala eğitime erişemediği görülmektedir. Aynı bültende uluslararası koruma kapsamındaki çocukların okullaşma oranı ise yüzde 67,53 olarak verilmektedir. Buna göre ve en iyimser bakış açısıyla bile, hem geçici koruma hem uluslararası koruma kapsamındaki çocukların yüzde 30’dan fazlası temel bir hak olarak kabul edilen eğitim hakkına erişememektedir. MEB verilerine göre, Geçici Koruma kapsamında okullaşan çocukların yüzde 49,14’ü kız, yüzde 50,86’sı erkek öğrencilerden oluşmaktadır. Yükseköğretim Kurumu Başkanlığı’nın (YÖK) verilerine göre, 2020-21 eğitim-öğretim yılında Türkiye’de yükseköğretim kademesinde eğitime devam eden Suriyelilerin sayısı, 47.482 olmuştur. Üniversite eğitimine devam eden Suriyeli öğrencilerin yüzde 62’si erkek, yüzde 38’i kadınlardan oluşmaktadır. Yaygın ve örgün eğitime ilişkin veriler böyle olmakla birlikte, eğitim ve çocuk hakları üzerine çalışan farklı paydaşlar, mülteci çocukların eğitim hakkına erişiminin önündeki engellere ve erişebilseler bile eğitim hakkının tam olarak gerçekleşmesinde yaşanan zorluklara dikkat çekmektedirler. Yukarıda da söz edildiği üzere, bu zorlukların başında dil engeli, ailelerin yaşadığı ekonomik güçlükler, toplumsal uyuma ilişkin sorunlar, ırkçılık ile birlikte ayrımcılık ve akran zorbalığının geldiği belirtilmektedir. Ek olarak, Mülteci-Der danışanlarının deneyimleri de farklı sorun alanlarına yönelik bilgi sağlamaktadır. Bu deneyimlere göre öne çıkan sorun alanları kayıtsız olma durumu ve denkliğe ilişkindir” ifadelerine yer verildi.

BAŞARILI OLSAN DA YABANCISIN

Raporda çocukların eğitime erişimlerini engelleyen faktörler konusunda ebeveynlerin bazı ifadelerine de yer verildi: “Birincisi kimlik, çünkü kimlik olmadıkça hiçbir okul kaydetmiyor. Bu olmadan okula gitmeleri imkânsız. İkincisi ekonomik olabilir. Bazı günler hatırlıyorum, ayakkabıları olmadı mesela, ama okula gönderdim yine de mecburen.”

“Çok sorun var. Ve bunları tek tek söylemek olmuyor ama örneğin bizim yabancı olmamız, sorun bu

ülkede. Biz ne yapsak, çocuklar ne kadar çalışsa, ne kadar iyi/başarılı olsa da yine de bir şey buluyorlar. Kayıtsız veya kimliksiz olmaya bağlı olarak yaşanan problemlerin, bu süreç uzun sürmemiş olsa bile, özellikle eğitim alanında telafisi zor veya imkansız, uzun vadeli sorunlara yol

açabileceği göz ardı edilmemelidir. Sen yabancısın. Diğer hiçbir yerde böyle bu kadar olduğunu düşünmüyorum. Ne kadar başarılı olsan bile yine de yabancısın.”

SİZDE YEMEK YOK MU?

Rapora göre ebeveynlerin büyük bir çoğunluğu temel sorun alanları olarak dil bariyerini ve akran zorbalığını gösterdi. Hatta bazı görüşmeciler özellikle çocukların yaşayabileceği kötü deneyimler ve ayrımcılık sebebiyle, ebeveynlerin korkarak çocuklarını okula göndermediklerini ifade etti: “Dil problemi yaşıyorlar. Çocuklar kendi aralarında Arapça konuşup şakalaşıyor, öğretmen de uyarıyor ‘Yalnızca Türkçe konuşacaksınız’ diyor. Mesela çocuklarımın kıyafeti olmadığı için çocuklarım bir ay okula gidemedi. Çocuklarımın okulunda başka mülteci çocuklar da var; onların durumu çok daha kötü, yaşayan ölü gibiler. Okulda sorun yaşadıkları için çocuklarım okula gitmek istemiyordu, zorla gönderdim, geçen yıl da pandemi vardı zaten gidemediler. Biz Suriye’de çocuklara sandviç yapıp gönderiyorduk, burada çocuklar yemek götürüyor; çocuklarım sandviçle gidince diğer çocuklar dalga geçiyor sizde yemek yok mu diyorlar, çocuklarım da bu nedenle sandviç götürmek istemedi, okulda çok acıkmıştı, zorlanmıştı çok.”