485 tane fay var ama biz 10 kişi bile değiliz!

Salgınla birlikte kentsel dönüşümün rafa kaldırıldığını söyleyen DEÜ Deprem Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü Sözbilir, jeoloji biliminde yaşanan açığı da gözler önüne serdi


  • Oluşturulma Tarihi : 07.09.2020 07:39
  • Güncelleme Tarihi : 07.09.2020 07:39
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
485 tane fay var ama biz 10 kişi bile değiliz! haberinin görseli
485 tane fay var ama biz 10 kişi bile değiliz! haberinin görseli

SULTAN GÜMÜŞ - ÖZEL HABER
Deprem uzmanları tarafından, temmuz ayında İzmir’i en çok etkileyen fayların hangi periyotlarla, kaç büyüklüğünde deprem ürettiğine dair jeolojik araştırma yapılmış, yaklaşık 50 kilometre uzunluğa sahip olan ve bu özelliğiyle İzmir’in en büyük fay hattı olan Tuzla fayının geçtiği Menderes’te hendekler açılarak, fayın 7 büyüklüğündeki bir depremi üretme potansiyeli olduğu ortaya çıkarılmıştı. O gün gazetemize konuya ilişkin önemli açıklamalarda bulunan Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Deprem Araştırma ve Uygulama Merkezi (DAUM) Müdürü aynı zamanda Jeoloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof.Dr. Hasan Sözbilir, bugün ise Balıkesir’de 29 Ağustos günü art arda 3.7, 3.4 ve 3.4 büyüklüğünde yaşanan 3 depremi gündemi getirdi. Depremin Asos yakınlarında, Edremit fayı ile Tuzla fayının kesiştiği yerde yaşandığını söyleyen Sözbilir, çevre illerden biri olan İzmir’i hatırlatarak, yerleşim yerlerinin içinden geçen 17 fayın olduğunu aktardı. Salgınla birlikte kentsel dönüşümün rafa kaldırıldığını söyleyen Sözbilir, jeoloji biliminde yaşanan açığı da gözler önüne sererek “485 tane fay var ama 10 kişi bile değiliz ülkede” dedi.



NET SONUÇLAR ÇIKACAK
Kurban Bayramı öncesinde Menderes’te başlattıkları çalışmayı akıllara getiren Sözbilir, “O bölgede bir hendek daha açtık. Bu fayın geçmiş dönemlerde en az 3 tane deprem ürettiğini gördük. Yani bizim 1900’den önceki dönemde. Ve bunlar 6,5’un üzerinde depremler. Dolayısıyla gelecekte bu fayın 6 buçuğun üzerinde deprem üretme potansiyeli olduğunu gözlemledik. Depreme karşılık gelen zamanları bulmak için bu hendeklerden örnekler aldık, örnekler şu anda analizde. Onlar çıktığı zaman bu fayın hangi aralıklarda deprem ürettiğini bulmuş olacağız. Bir de en son ürettiği depremden sonra ne kadar zaman geçtiği, ne kadar yakın bir zamanda tekrar kırılacağı, tekrar yıkıcı deprem üretip, üretmeyeceği ortaya çıkacak. 1-2 ay içerisinde net sonuçlar elimize ulaşacak” dedi.



FAYLAR İLÇELERİN MERKEZLERİNDE
Sürekli merkeze konulan ‘İstanbul’u büyük bir deprem bekliyor’ algısının çokta sağlıklı olmadığını, İzmir, Balıkesir, Malatya gibi bölgelerin tehlike altında bulunduğunu vurgulayan Sözbilir, “İstanbul’da kentin içinden geçen zaten bir fay yok. Yani İstanbul’un yerleşimi içinden hiçbir fay hattı geçmiyor. Deprem üreten ya da üretecek olan fay denizde. Marmara Denizi’nde. Ama İzmir öyle değil. İzmir’deki fay hatlarının hepsi yerleşim yerlerinin içinden geçer ve 17 tane fayı var. Seferihisar’dan, Menderes’ten, Balçova’dan, Narlıdere’den, Tire’den, Kiraz’dan, Ödemiş’ten geçen faylar bunlar. Çoğunlukla ilçelerin merkezlerinden geçen faylar. Bu yüzdendir ki İzmir’in faylara göre deprem tehlikesi daha yüksek. Bu fayların geçmişini bilmediğimiz için en son hangi fayın, ne zaman deprem ürettiğini bilmiyoruz, en büyük sıkıntımız bu” şeklinde konuştu.
JEOLOJİ BİLİMİNDE AÇIK VAR!
Yaşanan ya da yaşanılabilecek depremlere ilişkin çalışmaların henüz hiç yapılmadığını kaydeden Sözbilir, uzmanlaştıkları mesleğe ilişkin de göz ardı edilen bir gerçeği paylaştı. Sözbilir, “Şu an İzmir’de bunu biz yapmaya başladık. Normalde çok önceden yapılması gerekiyordu. Ancak insan yetişmediği için askıya alınıyordu. Türkiye’de deprem uzmanları ya da asistanları yeni yeni yetişiyor. Zaten ülkemizde jeoloji bilimi genç bir bilim dalı. 50 yıllık bir geçmişi var. 1999 depreminde ben asistandım, şimdi profesörüm. O dönemi çalışarak geçiren, uzmanlaşan insanlarız. 485 tane fay var ama 10 kişi bile değiliz ülkede. Sektördeki bu boşluk, çalışmalarımızı da etkiliyor elbette. Herkes tatildeyken biz 43 derecede çalışıyoruz sürekli” yorumunda bulundu.
SALGIN, DÖNÜŞÜMÜ ASKIYA KALDIRDI
Balıkesir, Manisa, Malatya, Maraş, Antalya,  Hatay gibi şehirlerde yaşanacak olan depremlerin diğer çevre illeri de doğrudan etkileyeceğini hatırlatan Sözbilir, “Bu bölgelerde 7,2’ye varan depremler söz konusu. Batı Anadolu ölçeğinde yıkıcı deprem üretme potansiyeli olan 100 kadar fay var. Zaten Türkiye ölçeğinde bile son yüz yılda 485 tane fayın sadece 25 tanesi yıkıcı deprem üretti. Geriye kalan fayların hepsi deprem üretmeyi bekliyor. Ama hangisi, ne zaman üretecek belli değil” dedi. “Depreme ilişkin çalışmaları yapmaya devam ediyoruz ama salgın sürecinde o kadar zor oluyor ki” ifadelerini kullanan Sözbilir, son olarak, “Sürekli arazilere gitmem gerekiyor. Köylerde halkla devamlı iletişim halindeyim. Çünkü gittiğim yerlerde hendek açıyorum, oralarda kalıyorum. Virüs riski var evet, ama bu çalışmaları da yapmak zorundayız. Faylarımızı, tehlike kaynaklarımızı çok az tanıyoruz. Onu tanımak için de çok çalışmamız lazım. Ama şu var, kentsel dönüşümün de bunlara göre gerçekleşmesi gerekiyor. Kentsel dönüşümü uygularken fayın nereden geçtiğini, fayın üzerine oturmaman gerektiğini bilmen lazım. Türkiye’de birçok yapı fayın üzerinde inşa ediliyor. Faydan da çok fazla kaçamazsın zaten. Fayın geçtiği yer aynı zamanda suyun da çıktığı yerdir. Sıcak suyun, soğuk suyun olduğu yerdir. Doğada, güzelliklerin tümü de fay boyunca yerleşir” cümlelerini kullandı.