- Gündem
- 09.06.2025 13:39
Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, BM Genel Kurulundaki tarihi oylamada ABDnin Kudüs kararının reddedilmesine ilişkin, ABD, burun üstü çakıldı. ABD adeta BMde bir Osmanlı tokadı yedi dedi
E. ÇAĞLA GENİŞ
ABD Başkanı Donald Trumpın Kudüsü İsrailin başkenti olarak tanıma kararının ardından tepkiler gelmeye devam ediyor. İzmir Kudüs Platformu tarafından Alsancak Atatürk Spor Kompleksinde düzenlenen Kudüs Gecesi düzenlendi. Etkinlikte; Memur-Sen ve Eğitim-Bir-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, İHH İnsani Yardım Vakfı Genel Başkanı Bülent Yıldırım, İnsan ve Medeniyet Hareketi Yüksek İstişare Kurulu Başkanı Mehmet Güney ve Gazeteci-Yazar Abdurrahman Dilipak konuşmacı olarak yer aldı. Dokuz Eylül Üniversitesi Rektör Vekili Prof.Dr. Erdal Çelik, Memur-Sen İzmir İl Temsilcisi ve Eğitim-Bir-Sen İzmir 1 Nolu Şube Başkanı Ali Musa Bina, AK Parti İzmir İl Başkan Yardımcısı Abdurrahman Tosun, ilçe belediye başkanları ve çok sayıda vatandaşın da katıldığı etkinlikte, Filistinli Ege Üniversitesi Öğrencisi Yara Abudusselam Nablus ile Yelki Hamdi Dalan İlkokulu 3. sınıf öğrencisi Seca Elhaldi şiir okudu.
KUDÜS MÜCADELESİ SÜRECEK
Etkinlikte konuşan Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, çok sayıda İsrail askeri tarafından gözleri bağlı şekilde götürülürken çekilen fotoğrafıyla Kudüs direnişinin sembolü olan 16 yaşındaki Fevzi el-Cuneydinin 7 kardeşinin en büyüğü ve evinin tek gelir kapısı olduğunu belirterek, ABD Başkanı Donald Trump kendi imzası ve rızası ile Kudüsü Müslümanlardan alıp İsraile peşkeş çekmeye çalışıyor. Trumpın bu girişimi Kudüsü Müslümanların elinden almaya yetmeyecek. Müslümanların tek kişi kalana kadar Kudüs mücadelesini sürecek. Cüneydi, şu anda içeride bir onur mücadelesi veriyor. Cüneydi gibi ümmetin ayakta kalan nöbetçisi Türkiye, ümmetin de sigortasıdır. Sizler ve bizler ümmetin bütün fertleri son kişi kalana kadar mücadele edeceğiz ve dünya bir araya gelse Kudüs'ü bizden çalamayacaktır diye konuştu.
Yalçın, Trumpın, BM Genel Kurulundaki oylama öncesi ülkeleri finansal desteği kesmekle tehdit ettiğini anımsatarak, şunları söyledi: İlk işleri parayla dünyayı satın alabileceklerine inanmaktı. Bunu daha önce de denediler. Sultan Abdülhamite biz sizin borçlarınızı ödeyelim, bize oradan toprak verin dediler. Kanla alınan toprak parayla satılmaz deyip onları kovduk. ABD de, BMde parayla ülkeleri satın alamadı ve oylama sonucunda burun üstü çakıldı. ABD adeta BMde bir Osmanlı tokadı yedi. Türkiye, Kudüs konusundaki dik duruşu ile dünyadaki Müslüman ülkelere cesaret veriyor. Ümmetin ayağa kalkış işaretini verdi. Bu ülkede 1997de bir Kudüs mitingi yapıldı. Ardından 28 Şubat süreci geldi. Şimdi yine bir Kudüs gecesindeyiz ama bir daha darbe yapacak güçleri kalmadı, Türkiye bu darbe yapacaklardan, bağırsaklarından temizledi. Dünden daha güçlüyüz. Türkiye'nin onurlu duruşu diğerlerinin ayağa kalkışına vesile oldu. Kudüs davasına sadık kalırsak, Kudüs bizi kurtaracak, biz Kudüsü değil. Bu tembellikten ve uyuşukluktan ümmet çıkacak.
ZULMÜN BİTMESİ İÇİN
İHH İnsani Yardım Vakfı Genel Başkanı Bülent Yıldırım, Zulmün bitmesi için Kudüsün Müslümanlarca yönetilmesi ve adaletin uygulanması gerekiyor. Biz kimsenin dinine karışmayız. Hatta diğer dinlerin ibadethanelerini koruruz. Oranın bütün dinlerin kutsal şehri olduğunu biliriz. Kudüs Müslümanların eline geçtiğinde diğer dinden kişiler Müslümanların adaletine sığınmış ve karşılık bulmuşlardır ifadelerini kullandı.
BİZİM DE DAVAMIZ
Gazeteci Yazar Abdurrahman Dilipak ise Kudüsün Türkiyenin tarih davası olduğunu, Osmanlı İmparatorluğunun Kudüsten başlayarak yıkıldığını ifade etti. Dilipak, İngilizlerin Filistinden başlayarak Orta Doğuyu karıştırmaya başladığı dile getirerek, Biz bir imparatorluğu orada kaybettik. Yiğit düştüğü yerden kalkar, kalkışımız da buradan olacaktır. Kudüs düşerse Arzı Mevut içinde bizim de topraklarımız var. Bu olursa Filistinin ve Suriyenin başına gelen sizin de başınıza gelir. Bu yüzden Filistin ve Suriye bizim de davamızdır şeklinde konuştu.
İnsan ve Medeniyet Hareketi Yüksek İstişare Kurulu Başkanı Mehmet Güney ise, 638 yılında Halife Hz. Ömerin fethi ile Kudüsün İslam coğrafyasının bir nazar boncuğu olduğunu, zaman zaman el değiştirse de Kudüsün İslam ile ilişkisinin kesintiye uğramışsa da bu gerçeğin hiçbir zaman değişmediğini vurguladı.