Sayfa Yükleniyor...
Apartmanları vinç desteğiyle tutulan Bulut ailesi, günlerdir sosyal medyada yapılan paylaşımlara hayret içerisinde baktıklarını, ‘Suçlular kim?’ sorusu yerine, acının pornografisinin yapıldığını, toplum eliyle bir cinayetin örtbas edildiğini söylüyor
SULTAN GÜMÜŞ / ÖZEL HABER
Hozan, Çetin ve Gülcan Bulut… Onlar yaklaşık 6 gündür aynı çadır içerisinde kalıyor. Çünkü ‘Felaketin merkez üssü’ olarak tanımlanan Bayraklı’da bulunan apartmanları, vinç desteği ile ayakta tutuluyor. İlk üç katı çöken Demirkent Sitesi’ndeki binaya giremediklerini söyleyen aile, eşyalarını ve birikimlerini alamadan kendilerini sokağa attı. Binanın alt katlarındaki arama kurtarma çalışmaları bittikten sonra yıkım işlemi başlayacak… Şu an için çadırda kalan ancak sonrasında ne yapacaklarını bilemeyen aile, “Apartmana izinsiz bir şekilde girip eşyalarını almaya çalışan kişilere herkes tepkiyle yaklaşıyor. Ama ben o insana da hak veriyorum. Tüm hayatımız o evde. Her şey bitip gittiğinde hiç kimse derdimize düşmeyecek” dedi. Bulut ailesini hayrete düşüren diğer olay ise sosyal medyada depreme ilişkin yapılan paylaşımlar. “Resmen acının pornografisi yapılarak suçlular göz ardı ediliyor” diyen Hozan Bulut, “Elif ve Ayda’yı enkazdan çıkarken görmek bizi sevindirmemeli. O çocukların neden orada oluşu bizi düşündürmeli. Toplum eliyle bir cinayet örtbas ediliyor” şeklinde konuştu.
ERZAK DEĞİL, ISINMAK İSTİYORLAR
İzmir’de merkez üssü Seferihisar açıkları olan 6.6 büyüklüğündeki depremde arama kurtarma çalışmaları sona ererken yüzlerce insan hayatını kaybetti. Depremin en yoğun hissedildiği Bayraklı'nın Manavkuyu Mahallesi’nde evleri yıkılan ve hasar gören yurttaşlar da çadırlarda kalmaya devam ediyor. Günlerdir çadır eksikliğinin giderilmemesinden kaynaklı neredeyse her çadırda 3 ya da 4 aile birlikte kalıyor. Yine pandemi koşullarında çadırların bulunduğu alanlarda hijyene dikkat edilmezken, lavabo ve ısınma problemi de hala çözülmüş değil… Depreme çalıştığı tekstil fabrikasında yakalandığını söyleyen Hozan Bulut, “Geceleri hava çok soğuk. Isınmak için varillerde odun ateşi yakıyoruz. Çadırlarda hasta ve yaşlılar var. Çadırımız var ama çadırın altına koyacak bir minder yok. Gece gerçekten çok soğuk oluyor. Ateş yakarak battaniyelerle ısınmaya çalışıyoruz. Biz büyükler bir şekilde idare etmeye çalışıyoruz ama çocuklar burada nasıl idare edecekler. Halk erzak yardımı yapıyor. Burada elektrik problemi var. Tuvalet yok ve banyo yapamıyoruz” diye aktardı.
TÜM HAYATIMIZ O EVDE
Evleri ağır hasarlı olduğu için çadırda kalmak zorunda olduklarını dile getiren Bulut, “Gidecek bir yerimiz yok. Çocuklarımız hala deprem şokunu atlatamadı. Çocuğum daha 3 aylık şimdiden burnu tıkanmış ve nefes alamıyor. Lavobo yok, soba yok. Allahtan baronun kafesinde lavabo var da çocuklar gidip geliyor ve ihtiyacımızı karşılıyoruz. O da olmasa perişan olurduk. En azından bir ısıtıcı, lavabo sorunu halledilsin” dedi. Polis izni olmadan evlerine gidemediklerini ancak girmeye çalışanların olduğunu kaydeden Bulut, “Geçenlerde biri eşyalarını almak için girmeye kalkıştı. Ardından polis müdahale etti, çevredeki vatandaşlar ‘canını da mı düşünmüyorsun?’ diyerek tepki gösterdi. Ama ben o insana da hak veriyorum. Tüm hayatımız o evde. Her şey bitip gittiğinde hiç kimse derdimize düşmeyecek. Koymuşlar bizi bu çadıra, sonrasında haydi, yallah. Malım olmadıktan sonra ben bu canı ne yapacağım?” ifadelerini kullandı.
CİNAYET ÖRTBAS EDİLİYOR
Deprem mağduru Hozan Bulut’un eleştirdiği diğer bir konu ise ‘duyarlılık’ adı altında aslında acının pornografisini yapan insanların sosyal medya paylaşımları… Bulut, “Ateş gerçekten düştüğü yeri yakıyor. Bu tarz durumlarda duyarlılık kasan o kadar çok insan var ki. Kardeşim, biz suçluların bulunmasını istiyoruz, biz evimizi bu hale getiren mahlukların yargılanmasını istiyoruz, biz ‘güvenilir’ diye yerleştirildiğimiz binaların tehlikeli yapılar olduğunu ev sahibine anlatmayan şahısların cezalandırılmasını istiyoruz. Resmen acının pornografisi yapılarak suçlular göz ardı ediliyor. Elif ve Ayda’yı enkazdan çıkarken görmek, onları alkışlamak bizi sevindirmemeli. O çocukların neden orada oluşu bizi düşündürmeli. Toplum eliyle bir cinayet örtbas ediliyor. O küçücük yürekler yıkık bir bina altındaysa bu bir cinayettir. Basın ne yazık ki üzerine düşen sorumluluğu yapmıyor. Bir deprem görüntüsünün arkasına fon müziği koyup vermek nedir? Olayı masumlaştırmak nasıl bir şeydir? Yeterince dizi izliyoruz. Bir gazetecide çıkıp yetkilileri sorularıyla sıkıştırsın, ağlamasın, soru sorsun. Bizim yaşadıklarımızın hesabını sorsun. Bu onların boynunun borcu” cümlelerini kullandı.
Haber Merkezi