Açlık ve yoksulluk sarmalında eğitim mücadelesi: Çocuklarımız saldırı altında

Yeni eğitim yılının başlamasına sayılı günler kala Veli-Der İzmir İl Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Aksel, üç çocuklu bir ailenin eğitim masrafının asgari ücrete dayandığını belirtirken, vatandaş ve esnaf içinde bulunduğu durumu İLKSES’e anlattı.

  • Oluşturulma Tarihi : 25.08.2025 08:49
  • Güncelleme Tarihi : 25.08.2025 08:49
  • Kaynak : BERKAY ERDEN
Açlık ve yoksulluk sarmalında eğitim mücadelesi: Çocuklarımız saldırı altında haberinin görseli

Türkiye’de her alanda etkisini derinden hissettiren ekonomik kriz, eğitim alanında da varlığını göstermeye devam ediyor. Yeni eğitim öğretim yılının başlamasına kısa bir süre kala, okul alışverişi masrafları da kamuoyu tarafından konuşuluyor. Günden güne artan enflasyon, okul ihtiyaçlarının karşılanmasında da aileleri zor duruma sokarken, ailelerin yanı sıra, kırtasiye esnafı da yüksek enflasyon karşı mücadele ediyor. İLKSES Gazetesi, bu kapsamda İzmirlilerin nabzını tuttu ve hem ihtiyaçlarının satışını gerçekleştiren esnaf hem de veliler bu süreçte yaşadıkları zorlukları anlattı. Ayrıca Veli-Der İzmir Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Erol Adil Aksel, çocuk okutan ailelerin içinde bulunduğu ekonomik sıkıntılara dair değerlendirmelerde bulunarak, çocukların eğitim hakkının devlet tarafından karşılanması gerektiğini söyledi.

BİR ÖĞRENCİNİN ÇANTASI EN AZ 2 BİN LİRAYA DOLUYOR!

Kırtasiye işletmecisi Esen Cıvlan, kırtasiye ürünleri fiyatlarında geçen sene ve bu sene yaşanan değişimleri de anlattı. Cıvlan, “Geçen seneyle bu zaman içerisinde fiyatlarda değişimler oldu. Eskiden örneğin 50 bin liraya birçok ürün alıp dükkanı doldurabiliyorum ama şu anda 50 bin liraya bir poşet mal alabiliyorum. Bir poşet malzemeyle geliyorum. Arada neredeyse yarı yarıya fark var geçen seneye kıyasla ve işlerde de düşüş var. Bir öğrencinin okul ihtiyaçlarının maaliyeti aşağı yukarı 3 bin lirayı bulur diye düşünüyorum. Tabii alınacak malzemeye de bağlı. Ürüne göre 5 – 6 bin lirayı da bulabilir, 2 – 3 bin lirayı da bulabilir. Alacağı malzeme çok önemli. Geçen sene de düşüktü bu aralık ancak bu sene daha yüksek. Biz şu an 5 liraya 10 liraya kredi kartı geçiyoruz. Nakit dönmüyor. Sadece kırtasiye satışı ile masrafları çıkaramadığımız için kafe hizmeti de vermeye başladık” dedi.

ENFLASYON VE VATANDAŞ ARASINA ESNAF KALKANI 

Çanta işletmecisi Tayfun Kaya ise vatandaşa ulaşabilmek için ürünlerde indirime gitmek zorunda kaldıklarını ifade etti. Kaya, sirkülasyondan para kazanmaya çalıştıklarını ifade ederek, “İnsanların alım gücü olmadığı için kampanyalar ve indirimler yapıyoruz. Geçen yıl daha yüksekti fiyatlar. Piyasada bir daralma olduğu için herkes gibi halka ulaşabilmek için indirim yapmak zorunda kalıyoruz. İnsanların alım gücüne yaklaşarak doğru adım attığımıza inanıyorum. Okul alışverişi dönemsel bir alışveriş olduğu için daha sonra duracak. O zamana kadar pastadan pay alabilmek için indirimler uyguluyoruz. Şu an geçen yıl sattığımız fiyattan aşağıya satıyoruz. Geçen yıla göre benim kiram düşmedi, elektrik, personel giderim düşmedi. Sirkülasyondan kazanmaya çalışıyoruz. Emeklinin, asgari ücretlinin maaşı belli. Servis ücretleri, kıyafet ücretleri belli. 2-3 tane çocuk okutmaya çalışan var. Biz biliyoruz bu malın değeri bu değil ancak insanlara hitap edebilmek için bu yolu tercih ediyoruz” diye konuştu.

PEKBEY: KİMSE NAKİT TAŞIMIYOR 

Öte yandan yeni düzenlemeyle devlet okulları ve özel okullarda tek tip kıyafete geçildi. Okul kıyafetlerinin satışının gerçekleştirildiği kıyafet dükkanı çalışanı Topçu Pekbey, “Vatandaşın alım gücü düştüğü için her şeye pahalı deniliyor. İnsanlar kart ile yaşıyorlar. Kimse nakit taşımıyor. Evlat yetiştiriyorsun, okutuyorsun iyi bir yere gelsin diye. Kıyafet de önemli tabi okula giden çocuklar için. Okul kıyafeti önemli Türkiye’de. Biz de bankanın sağladığı imkanlar doğrultusunda taksit yapıyoruz. Okullarda aile birlikleri var, müdürler var öğretmenler var. Sezon geldiği zaman giyilecek kıyafetler ile ilgili bizi çağırıyorlar. Neyi nasıl isterlerse öyle oluyor. Bazı okulun 3 tane, bazı okulun 4 tane kıyafeti oluyor ve kıyafete göre ücret değişiyor. Toplarsan bin 600 TL ile 2 bin TL bandında oluyor. Torba veriyoruz devlet ondan bile para istiyor. Müşteri ‘bin 600 verdim bari ona alma’ diyor ama almak zorunda kalıyoruz.  Ben 50 kuruş alıyorum torbadan ama 3 lira alan firmada var ve biz bunu devlete veriyoruz” ifadelerini aktardı.

AKSEL: ÇOCUKLARIN ANAYASAL HAKKI ÇİĞNENİYOR

Veli-Der İzmir Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Erol Adil Aksel de konuya ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Sıkıntının yalnızca kırtasiye masrafları olmadığını ifade eden Aksel, “Aslında olaya sadece kırtasiye fiyatları özelinde bakmamak gerek diye düşünüyorum. Çünkü ülkede mevcut yaşanan ekonomik sorunlar velileri, öğrenciler, eğitimcileri yani bu kapsamdaki ayakların hepsini oldukça etkiliyor. Kırtasiye bunun bir bacağı. Her ne kadar devlet politikası olarak okulda kullanılacak kitapların hazırlandığı verildiği söylense de biz Veli - Der olarak o kitapların kullanılmadığını biliyoruz. O kitaplar kenara kaldırılıyor ve ek kaynaklara yöneliniyor. Bugünkü koşullarla üç öğrencinin kırtasiye masrafı bir asgari ücrete denk gelecek boyutlara ulaştı. Bu da doğal olarak aileleri çok etkiliyor. Aileler daha öğrencilere okulda harcayacak harçlık veremezken, çocuklar aç kalırken bir de böyle bir yükün gelmesi ailelerin düzenini yerle bir ediyor. Bununla ilgili acilen önlem alınması gerekiyor.  Çünkü anayasal olarak çocuğun eğitim hakkı devlet tarafından karşılanmak zorunda. Siz bunun bir bacağını karşılamadığınız zaman eğitim hizmeti vermiş olmuyorsunuz. Maalesef anayasal hakkı çiğnenmiş oluyor çocuğun” şeklinde konuştu.

BAŞVURULARIMIZ SUMEN ALTI EDİLİYOR 

Aksel, kırtasiye fiyatlarıyla ilgili çok şikayet aldıklarını ifade etti. Bununla ilgili yetkili kurumlara yaptıkları başvuruların ise dikkate alınmadığını belirten Aksel, “Kırtasiye fiyatlarıyla ilgili çok şikayet alıyoruz. Okullarımızın maalesef o kadar büyük sorunları var ki kırtasiye ücretleri, kayıtta istenen paralar, okul aile birliklerinin talepleri; bunlarla ilgili biz her gün onlarca hele bu okul açılma dönemlerinde onlarca şikayet alıyoruz. Başvurularımız valiliklere, kaymakamlıklara, ilçe milli eğitimlere, okullara yapılsa da kelimenin tam anlamıyla sumen altı ediliyor. Alınıyor ve bir kenarda bekletiliyor. Hiçbir şeye de ulaşmıyor. Bildiğiniz sessiz kalma ve yıldırma politikasıyla veliler bu duruma alıştırılmaya çalışılıyor” dedi.

AKSEL: AÇLIKTAN DERSTE BAYILAN ÖĞRENCİLER VAR

Okullardaki sorunun yalnızca kırtasiye masrafı olmadığını ifade eden Aksel, “Bugünlerin getirdiği durumda kırtasiye masrafları çok büküyor ailelerin belini, bunu kabul ediyorum. Ama bir şekilde borçlanarak, mevcut eldeki birikimi harcayarak ya da geçen yıldan kalan defterleri kullanarak eksikleri tamamlayabilse bile bir de devam eden okul süreci var. Asıl sıkıntı burada zaten. Çok okul bırakan, okuldan ayrılan çocuk var. Özellikle kız çocuklarında bu inanılmaz boyutlara ulaşıyor. Çünkü okula giden çocuğun su ve yemek problemi inanılmaz boyutta. Açlıktan derste bayılan öğrenciler var, bunlar Türkiye’nin gerçeği artık. Her ne kadar görmek istemeseler de biz bununla çok karşılaşıyoruz. Bir başka koalisyon oluştu Türkiye’de, Okul Yemeği Koalisyonu. Burada da öğrencilere bir öğün yemek sağlanması hedefleniyor. Dünyanın her yerinde haktır bu, çocuk bir öğün yemeğini yemeli, bir şişe suyu devlet tarafından karşılanabilmeli. Okula devamlılığı biz başka türlü sağlayamayacağız” şeklinde ifadelerde bulundu.

KIZ ÇOCUKLARI GÖZDEN ÇIKARILABİLİYOR 

Aksel, söz konusu sıkıntılar nedeniyle kız çocuklarının eğitimden alınabildiğini belirtirken, eğitimde kalan erkek çocuklarının ise çocuk işçiliğe yönlendirilebildiğini belirtti. Aksel, “Bizim hedefimiz parasız, bilimsel ve laik eğitim. Laikliğin üzerinde zaten bir problem yaşıyoruz ülkece. Kız çocukları bu noktada en hızlı gözden çıkarılabilen olabiliyor. Bunun da bir tek nedeni yok. Eğitim maalesef özelleştiriliyor. Ya özel okula gideceksiniz ya da çocuk işçilik ortaya çıkıyor. Kız çocukları burada onun için dışarıya gönderilmesi daha zor olacağı için eğitimden tamamen çekiliyor. Eğitimde kalan erkek çocukları ise maalesef sermayenin çocuk işçiliğine yönlendiriliyor. Tek bir boyut yok dediğim gibi. Okulda kalan erkek çocuk da çocuk işçilik için yönlendirilmiş vaziyette. Sanayi okullarında açılan özel okullar, devlet teşvikleri var. Oraya verilen devlet teşvikleri lütfen rica ediyorum devlet okullarında verilsin. Bugün sanayi bölgesindeki özel okullarda devlet teşviği 40 bin liradan başlayıp 70 bin liraya kadar gidiyor. Lütfen bunu devlet okullarına da verelim ki devlet okullarındaki çocuklarımız da faydalansın. Topyekûn bir saldırı altında çocuklarımız ve bizim görevimiz onları korumak” diye konuştu.

20 BİN LİRAYI BULAN HARCAMA VAR

Artan fiyatlar nedeniyle nerede ucuzluk varsa oradan alışveriş yaptığını ifade eden bir vatandaş, sağlığın ikinci planda kaldığını belirtti. İkiz çocuklarına yaptığı okul alışverişi harcamasının 20 bin TL’yi bulduğunu ifade eden vatandaş, “Kırtasiye fiyatları geçen sene de çok pahalıydı bu sene de çok pahalı. Benim ikizlerim var. İhtiyaçları almakta çok zorluk çekiyoruz. Nerede ucuzluk varsa oraya gidiyoruz. Önceden özellikle okul araç gereçlerini markalardan almaya özen gösterirdik, sağlıklı olup olmamasıyla ilgili kaygılarımızdan dolayı. Ama şimdi maalesef sağlık açısından önemli mi değil mi diye bakmadan sadece ekonomik açıdan düşünerek alışveriş yapıyoruz. Dolayısıyla defter kitap almak bizi gerçekten çok zorluyor. Benim ikizlerim daha 3’üncü sınıfta okuyorlar. Çocuklarımın günlük bir kere masrafları zaten hiçbir şey olmasa 100 liranın üzerinde. Haftalık bakarsak eğer, ben yanlarına beslenme veriyorum ama okulda bazı istekleri oluyor, içecekleri oluyor ya da arkadaşlarından gördükleri oluyor benim için ikizlerimin aylık eğitim masrafı kıyafetlerini saymazsak 10 bin liranın üzerinde oluyor. Kıyafetleriyle daha da yüksek. Şimdi kıyafet alacağım, daha yeni oğluma sadece şort aldım. Okul forması hariç üç tane şort aldım. Çünkü istedikleri renkte olması lazım, büyüyorlar biraz daha rahat olması lazım. Tişörtleri ve ayakkabılarıyla birlikte 20 bin lirayı buldu.  Bu çok yüksek bir fiyat. Yani ben şu zamanda çalışan bir anne olarak ilkokul öğrencisi çocuğuma yetişemiyorsam acaba ortaokul ya da lise dönemini düşünmek bile istemiyorum.  Ürünler de kırtasiyelerde sanki biraz daha pahalı. Ürünler nerede daha ucuzsa oradan alıyoruz. Çünkü artık istediğimiz yerden istediğimiz markayı alamıyoruz. En azından kendi adıma böyle” ifadelerini aktardı.

VATANDAŞ EĞİTİMİN ÜCRETSİZ OLMASINI İSTİYOR

Artan enflasyon ile birlikte eğitim masraflarının daha da arttığına dikkat çeken bir vatandaş, eğitimin ücretsiz olması gerektiğini söyledi. Sadece kırtasiye değil her konuda en ucuzunu almaya çalıştıklarını ifade eden vatandaş, “Türkiye’de eğitim çok pahalı oldu zaten. Ayrıca şimdi kılık kıyafet yönetmeliği de değişti diye biliyorum. Tek tip kıyafete geçildi özel ve devlet okullarında. Üniforma fiyatlarını bir gözden geçirdim ve çok yüksek. Kırtasiye fiyatları zaten almış başını gidiyor. Bir kalem 50 lira, 100 lira. Bu zamanda çocuk okutmak büyük problem. Eğitimin ucuz hatta parasız olması lazım. Devlet tarafından süspanse edilmesi lazım. Çünkü biz bu devlete eğitim, sağlık haklarımız ucuz olsun diye vergi veriyoruz. Fakat tam tersi oluyor. Zaten ekonomik sıkıntılar hat safhada. Geçim derdi bir tarafta bir de okul masrafları. Düşünün bir de iki çocuğunuzu okutsanız perişan olursunuz. Aldığınız maaşların ikisini birden yettiremezsiniz. O yüzden devletin bunları karşılaması lazım, eğitimin ucuz ve hatta parasız olması lazım. Allah yardımcısı olsun velilerin. Zincir marketlerin alım gücü yüksek olduğu için fiyatlar daha düşük oluyor, daha ekonomik oluyor ama kırtasiyelerden alışveriş olduğunda onların adetleri daha az olduğundan iskontoları daha az oluyor. Bu yüzden de kırtasiye alışverişlerinde büyük marketlerin ekonomik açıdan faydalı olduğunu düşünüyorum. Şartlar maalesef uygun değil yani. Her alanda, sadece kırtasiyede de değil yemede içmede de en uygun fiyatları kolluyoruz. Yeme içme gıda enflasyonu da çok yüksek, Avrupa’da düşüyor burada yükseliyor enflasyon” dedi.

Kaynak : BERKAY ERDEN