Adaylar vaat veriyor, belediye işçisi ölümleri artıyor!

Siyasi kampanyalarını sürdüren başkan adayları vaatlerini birbiri ardına sıralıyor. Fakat işçi sağlığı ve güvenliğine dair projeler göze çarpmazken, şubat ayında 7 belediye işçisinin ölümü dikkat çekiyor


  • Oluşturulma Tarihi : 13.03.2024 11:26
  • Güncelleme Tarihi : 14.03.2024 12:35
  • Kaynak : SULTAN GÜMÜŞ KAYA
Adaylar vaat veriyor, belediye işçisi ölümleri artıyor!

İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği (İSİG) Meclisi, şubat ayında yaşanan işçi cinayetlerini kamuoyuyla paylaştı. Raporda en az 144 işçinin hayatını kaybettiği vurgulanırken; iştirak şirketleri ve belediyenin taşeron iş verdiği firmalarda çalışan emekçilerin de iş cinayetlerine kurban gittiği hatırlatıldı. 31 Mart seçimleri yaklaşırken belediye işçisi ölümlerine de değinen İSİG Meclisi, şubat ayında en az 7 belediye işçisinin vefat ettiğini belirtti. Konuya dair görüşlerine yer verdiğimiz A Sınıfı İş Güvenliği Uzmanı, Yüksekte Çalışma ve Yangın Eğitmeni Burcu Türker, “6331 Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nda bu konularla ilgili eksiklik ve açıklıklar düzenlenmediği takdirde; iş güvenliği uzmanı denetim mekanizmasını yürütemeyeceği için iş kazaları da gün geçtikçe azalmayıp daha da artmaya devam edecektir” dedi.

SORUNLAR ORTAK NOKTALARDA BULUŞUYOR

“İnşaat sektörü ile ilgili kamu, belediye, özel sektör diye ayrım yapmadan genel bir değerlendirme yapmak gerekirse sektör özelinde sorunlar ortak noktalarda buluşuyor” diyerek sözlerine başlayan Türker, “Her şeyden önce bir inşaat çalışması yapılmaya başlamadan önce nasıl her aşama planlanıyorsa (projesi, malzemesi, çalışacak mühendisi, maliyeti vb.) iş sağlığı ve güvenliği çalışmalarının da proje başlamadan planlanması gerekiyor. Fakat ne yazık ki ülkemizde iş sağlığı ve güvenliği çalışmaları proje başladıktan sonra planlamaya dahil ediliyor. Her inşaatın projesine, bulunduğu konuma, yapılacak çalışmalara göre ayrıca değerlendirilip, en baştan gerekli olan iş sağlığı ve güvenliği planlamasının yapılması ve uygulamaya alınması gerekir. Alt yüklenici firmalar ile görüşmeler yapılırken iş sağlığı ve güvenliği biriminin de bu görüşmelere dahil edilerek taleplerine öncelik verilmesi gerekir” dedi.

‘SÜREMİZ KISITLI’ DİYEREK ERTLENİYOR

Çalışacak işçi bulmakta zorluk çekildiği için tecrübeye ya da bazı iş güvenliği kriterlerine bakılmadan işçilerin çalıştırıldığını kaydeden Türker, şöyle devam etti: “Bazı çalışmalar ya işe başlamadan yapılmış olmak için hızlıca, sadece evrak olsun diye yapılıyor ya da işe başladıktan sonra ‘bir ara yapılır, işlerin yetişmesi gerekiyor, süremiz kısıtlı diyerek’ erteleniyor. Birçok şantiyede tam zamanlı iş güvenliği uzmanı bulundurulmuyor, sadece mevzuatta belirtilen sürelerde, çalışan sayısı ve tehlike sınıfı baz alınarak kısmi zamanlı iş güvenliği uzmanı bulunduruluyor. Halbuki bu firmanın alt sicilinde bulunan demirci, kalıpçı, mekanik, dış cephe, ince işler vs. gibi birçok alt işvereni (taşeronu) var ve hepsini dahil ettiğinizde inşaatın büyüklüğüne göre toplam çalışan sayısı 500’lerin üzerine kadar çıkabiliyor. Bu firmaların hepsinin ayrı ayrı iş güvenliği uzmanları var ve her uzman kendi atamasının olduğu firmadan sorumlu, her uzman kendi firmasındaki çalışan sayısına göre mevzuatta belirlenen sürelerde ziyaretlerini yapabiliyor. Asıl işverenin bünyesindeki iş güvenliği uzmanının danışman olarak tüm koordinasyonu yönlendirmesi gerekli. Fakat takdir edersiniz ki mevzuatta belirlenen süre bunun için yeterli değil.”

ÖNCELİK İŞİN YETİŞMESİNE VERİLİYOR

“Unutulmamalı ki; iş güvenliği bir ekip çalışmasıdır ve iş güvenliği uzmanı ilgili kanun ve yönetmelikler kapsamında bir danışmandır” ifadelerine yer veren Türker, “Koordinasyonun sağlanması için firma bünyesindeki her yöneticinin, her mühendisin bu süreçlere dahil olup iş güvenliğine öncelik vermesi gerekiyor. Fakat öncelik, işler sıkışıp zamanla yarışıldığı sürede iş güvenliğine değil işin yetişmesine veriliyor. Yani işin ekonomik kısmı vicdani kısmından ağır basıyor. Sonuç olarak; 6331 Sayılı İş sağlığı ve Güvenliği Kanunu ve kapsamındaki yönetmeliklerin inşaat sektöründe uygulanabilirliği çok daha zor. Çünkü sürekli değişen hareket halinde bir çalışma ortamı var. Sektör özelinde her değişime göre, her yapılacak işe başlamadan önce iş sağlığı ve güvenliğine öncelik verilecek şekilde kanun ve yönetmeliklerde düzenlemeler yapılmalıdır. Ayrıca hem caydırıcı hem de yapıcı denetim planları oluşturulmalıdır” bilgisini paylaştı.

GÜN GEÇTİKÇE AZALMAYIP ARTMAYA DEVAM EDECEK

Türker, son olarak ise; "Genel olarak iş sağlığı ve güvenliği sektörüne bakıldığında uzmanların yaşadığı en büyük sorunlardan biri de tespit etmiş olduğu uygunsuzluklar ve yapılması gereken öneriler yerine getirilmediği takdirde bir yaptırım gücünün olmaması. Önerilerinin uygulanmaması durumunda iş güvenliği uzmanı ne yapacak? İş güvenliği uzmanı da maaşını danışmanlık yaptığı firmanın işvereninden alıyor. Sadece danışman olarak görevini yerine getiriyor. Fakat yaşanan iş kazalarından sorumlu tutuluyor. Çünkü uygunsuzlukların devam etmesi durumunda kanun karşısında kendini koruyabilmek için maaşını aldığı firmayı şikayet etmesi gerekiyor. 6331 Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nda bu konularla ilgili eksiklik ve açıklıklar düzenlenmediği takdirde; iş güvenliği uzmanı denetim mekanizmasını yürütemeyeceği için iş kazaları da gün geçtikçe azalmayıp daha da artmaya devam edecektir" mesajını verdi. 

SULTAN GÜMÜŞ KAYA

Yazarımız Kim ?

SULTAN GÜMÜŞ KAYA