Ahmet Mithat Efendi TYB’de konuşuldu

TYB İzmir Şubesi’nin bu haftaki konuğu Prof.Dr. Fazıl Gökçek. ‘Bir Seyyah Olarak Ahmet Mithat Efendi’ konulu sunumu gerçekleştiren Gökçek, edebiyat dünyasına kazandırdığı değerli eserleri ve öğrencileriyle tanınıyor

  • Oluşturulma Tarihi : 16.12.2019 13:37
  • Güncelleme Tarihi : 16.12.2019 13:37
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
Ahmet Mithat Efendi TYB’de konuşuldu haberinin görseli

SULTAN GÜMÜŞ
Türkiye Yazarlar Birliği (TYB) İzmir Şubesi’nin her cumartesi düzenlediği Kültür Sohbetlerinin bu haftaki konuğu Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi duayenlerinden Prof.Dr. Fazıl Gökçek.
‘Bir Seyyah olarak Ahmet Mithat Efendi’ konulu sunumunu katılımcılara aktaran Gökçek, Türk edebiyatında ‘romancı’ kimliğiyle bilinen Ahmet Mithat Efendi’nin seyyah yönünü ele aldı, eserlerini konuştu.
Kürsüye çıkarak Prof.Dr. Fazıl Gökçek’in yaşamı hakkında kısa kesitler sunan TYB İzmir Şubesi Başkanı A. Levent Ertekin, şunları söyledi: “Fazıl Gökçek 1966 / Kayseri doğumlu, Türk yazar ve akademisyendir. Yeni Türk Edebiyatı Anabilim Dalı Profesörüdür. 1988 yılında Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’nü bitirdi. 1990 yılında aynı bölümde yüksek lisansını, 1996 yılında ise doktorasını yaptı. 2003 yılında doçent, 2009 yılında profesör oldu.
Halen aynı bölümde Yeni Türk Edebiyatı Anabilim Dalı Öğretim Üyesi olarak çalışmaktadır. Modern Türk Edebiyatı’nın Tanzimat ve II. Meşrutiyet Dönemi, özellikle de Ahmet Mithat Efendi üzerine çalışmalarını sürdürüyor. Dergah, Türk Yurdu, İlmi Araştırmalar gibi pek çok dergide makaleleri yayınlanmıştır. Çok sayıda bilimsel dergilerde yayınlanmış makaleleri bulunan Gökçek, evli ve iki çocuk babasıdır.”
“ÖZENSİZLİĞE KADAR VARIR”
“Ahmet Mithat’ın yazı faaliyetinin bugün için en önemli cephesi roman ve hikayeciliğidir” ifadelerini kullanarak konuşmasına başlayan Prof.Dr. Fazıl Gökçek ise şöyle devam etti: “Ahmet Mithat; Ahbarı Asara Tamim-i Enzar adlı kitabında batıda roman türünün ortaya çıkışını, gelişimini, mevcut durumunu ve özellikle de tenkidin hangi bağlamlarda olması gerektiğini çok yönlü bir bakış açısıyla ele almıştır. Ahmet Mithat, ilk romanlarında özellikle batılı yazarları örnek almıştır. Devri içinde ‘hace-i evvel’ unvanı ile anılan A. Mithat Efendi, geniş halk kitlesini gözeterek didaktik eserler verme yoluna gittiği için halkın rahatlıkla anlayabileceği ‘sade dil’ kullanmayı tercih etmiştir. Dille birlikte üslubundaki sadelik dikkat çeker. Hatta bu, özensizliğe kadar varır. Yazdıklarında ders verme amacı taşıması sebebiyle eserlerinin sonunda genellikle bir ‘kıssadan hisse’ çıkarma özelliği söz konusudur. Ahmet Mithat Efendi’nin romanlarında olay örgüsü, sadece bir kahramanın serüveni üzerine kurulmaz. Birden çok kahramanın serüveni, birbirinin içine geçecek şekilde düzenlenir. Birden çok metin halkası, çekirdek bir öykü veya olay etrafında kurgulanır.”
“DİYALOG KURMA YOLUNU SEÇER”
Realist ve natüralistlerden gelen bir dikkatle karakterlerin yetiştiği ve bulunduğu çevre ile karakterler arasında ilgi kuran Ahmet Mithat Efendi’nin bazı eserlerinde olağanüstü tiplere de rastlandığını aktaran Gökçek, “A. Mithat Efendi’nin eserlerinin sonunda iyilerin mutluluğa kavuşması kötülerin cezalandırılması toplumcu (sosyal) edebiyat anlayışına bağlanmasıyla açıklanmıştır. Batı romanları arasında çok beğendiği eserler olduğunda hemen onlara karşı bir benzerini yazma yoluna giden Ahmet Mithat, kendisinden sonra gelen Hüseyin Rahmi Gürpınar gibi ‘popülist’ bazı sanatkarlar üzerinde de etkili olmuştur. Sık sık okuyucuya ‘Ey kari!’, ‘Ey karie!’ diye seslenir. Okuyuculara anlatılan mesele hakkında bilgi ve görüşlerini söyler veya onların fikirlerini sorar. Bu tarz anlatım, meddahların başvurduğu bir anlatım tekniğidir. Ahmet Mithat Efendi de meddahlar gibi okuyucunun dikkatini anlatılan konu üzerinde toplayabilmek için onlarla diyalog kurma yolunu seçer. Ahmet Mithat Efendi, hikaye ve romanlarının kimi bölümlerinde zaman zaman kendine de seslenir. Yazar/ anlatıcı, olay örgüsünün akışına sık sık karışır. Ahmet Mithat Efendi, edebi yönü güçlü eserler kaleme almak yerine öğretici eserler yazmayı tercih etmiştir” yorumunda bulundu.
GAZETECİLİK VE DERGİCİLİKLE İLGİLENMİŞTİR
Ahmet Mithat Efendi’nin, devrinde moda olan birçok edebi akımın etkisinde kaldığını kaydeden Gökçek, “İlk eserlerini romantizmin, daha sonraki eserlerinde ise realizmin ve natüralizmin etkisinde kalmıştır. Eserleri bir bütün olarak değerlendirildiğinde hayatının sonuna kadar romantizmin etkisinden sıyrılamadığı görülür. Eserlerinin birçoğu kronolojik olarak Tanzimat’ın ikinci döneminde kaleme alınmıştır fakat sanat anlayışı bakımından birinci döneme daha uygundur. Ahmet Mithat, romanlarını 1874- 1910 tarihleri arasında kaleme almıştır. Ahmet Mithat Efendi tenkid konusunda da döneminin önemli isimleri arasındadır. Servet-i Fünün kuşağını hedef alarak kaleme aldığı meşhur ‘Dekadanlar’ adlı yazısı edebiyatımızın en meşhur edebi tartışmalarından biri olarak kültür tarihimizde yer almıştır. ‘Müsabaka-i Kalemiyye: İkram-ı Aklam’ adlı yazısı ile Türk edebiyatında ilk kez ‘klasikler’ konusu ele alınmış ve bu konu aydınların tartışmasına açılmıştır. Gazetecilik ve dergicilikle ilgilenmiştir” diye konuştu.
ÖNEMLİ DİĞER ESERLERİ
Ahmet Mithat’ın önemli diğer eserlerine de yer veren Gökçek, son olarak, “Müşahedat adlı eseri natüralist anlayışa sahip en önemli eseridir. İyimser bir natüralist anlayışı temsil eder bu eser. Bahtiyarlık adlı romanı köy ve kent yaşamını karşılaştıran bir eserdir. Köy olgusu o dönemde ilk kez realist bir bakışla ‘toplumsal bir unsur’ olarak değerlendirilmiştir. İlk romanı Hasan Mellah yahut Sır içinde Esrar’dır. Son romanı Jöntürk’tür. Jöntürk adlı romanı 1908 Meşrutiyet’ini ele alır. Felatun Bey ile Rakım Efendi romanı yanlış batılılaşma konusu üzerine kaleme alınmış en meşhur eserlerdendir. Teehhül adlı eseri Şinasi’nin Şair Evlenmesi ile aynı konuyu işlemesi açısından önemlidir. Sanatçı Çengi adlı eserini ‘Don Kişot etkisinde yazılmıştır’ şeklinde takdim etmiştir. Ahmet Cevdet Paşa’nın kızı ve Türk edebiyatındaki ilk kadın romancı olan Fatma Aliye Hanım ile birlikte Hayal ve Hakikat adlı ortaklaşa bir roman çalışması mevcuttur. Şinasi’nin Durub-ı Emsal-i Osmaniyye adlı eserindeki on sekiz atasözünü öyküleştirerek bunları ‘Durub-ı Emsal-i Osmaniyye Hikemiyyatının Ahkamını Tasvir’ başlığı altında yayımlamıştır” dedi.