Akdeniz kentleri İzmir’de toplandı

SULTAN GÜMÜŞ
Akdeniz kıyı kentlerinde sürdürülebilir, yenilikçi ve bütünleşik kentsel çözüm önerileri, İzmir Büyükşehir Belediyesi Akdeniz Akademisi’nin düzenlediği, ‘Akdeniz’in Kıyı Kentlerinde Sürdürülebilir Yaşam” sempozyumunda masaya yatırıldı. Türkiye, İtalya, Yunanistan, İngiltere ve Hollanda’dan uzman, akademisyen ve sivil toplum kuruluşları temsilcilerinin de katıldığı toplantı, AhmedAdnan Saygun Sanat Merkezi’nde gerçekleştirildi. Sempozyumun açılış konuşmalarını; İzmir Akdeniz Akademisi Müdürü Doç.Dr. Ayşegül Sabuktay, İzmir Deniz Ticaret Odası Başkanı Yusuf Öztürk ve İzmir Büyükşehir Belediyesi Meclis Üyesi Muzaffer Tunçağ yaptı.
ŞEHRİN SEMPOZYUMU
Oturumlara geçilmeden önce kürsüye davet edilen İzmir Akdeniz Akademisi Müdürü Doç.Dr. Ayşegül Sabuktay, “İzmir uzun zamandır Akdeniz konusunu düşünüyor ve geleceğini de Akdeniz’de tanımlıyor. Aslında bugün ki sempozyumda bu çabanın bir parçası, adımı. Kısaca bahsetmek istersek hatırlarsanız Akdeniz’in tarihi üzerine pek çok bilimsel toplantı gerçekleştirdik. Antik dönemden tutun ticaretin başladığı yıllardan, Akdeniz’in olmazsa olmaz zeytin üretiminin ve ticaretinin başladığı dönemden, antik dönem teknelerinden, denizin gemi teknolojisinden, incirden, üzümden, tahıldan yani tarımsal ürünlerinden bunların kültürlerarası iletişimde oynadıkları rolden, birçok şeyden söz ettik. Akdenizlilik kavramı üzerinden konuştuk, Akdenizliliği ayrı bir başlık olarak konuştuk. Akdeniz’in yakın zamanını, öncesini de konuştuk, hatta Akdeniz’de nesnelerin, insanların hareketliliğini, iletişimlerini, savaşlarını, aslında bir yandan sosyal, siyasal, ekonomik süreçlerini, 19. Yüzyıl ile birlikte dünya ticaretinin farklı bir boyuta gelmesiyle büyük Akdeniz kentlerinin alt yapılarıyla birlikte oluşma süreçlerini de işledik. Bu süreçler içerisinde özellikle çalıştığımız alanlardan bir tanesi olan Selanik, İzmir ilişkisi üzerine çalışmalar düzenledik” dedi.
AKDENİZ TUTKUSU
İzmir’in Akdeniz tutkusundan söz açan Sabuktay, “Ve bugün aslında Akdeniz’e ilişkin başka bir şey daha konuşacağız. İnsanlar ve sosyal hayatın dışında canlılarıyla denizin durumunu ele alacağız. Tabi bu Akdeniz’e yönelik İzmir’in tutkusu. Akdeniz tutkusu. Akdeniz Akademisinde kendini kurumsal olarak ifade eden bu tutkuyu ortak bir tutku olarak görmek lazım. Hakikaten Akdeniz Akademisi İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından küçük bir yapı, küçük bir müdürlük ama danışma kurullarıyla ve koordinatörleriyle gönüllü olarak çalışan güçlü bir yapı. Bu sempozyumu da dolayısıyla şehrin sempozyumu olarak görmek lazım. Limanı, mekânsal planlamayı konuşmaya devam edeceğiz. Zaman zaman sosyal, siyasal süreçleri de konuşacağız. Ancak şimdilik önceliğimiz canlılar olacak” dedi.
İzmir Deniz Ticaret Odası Başkanı Yusuf Öztürk ise, şunlara yer verdi: “Tarihte büyük savaşlarla anılsa da Akdeniz coğrafyası, savaştan çok kültürel ve ekonomik alışverişin mekanıdır. Akdeniz, denize uzanan sokakları, evleri, balkonları, zeytini, üzümü, sıcakkanlı insanları ile bir yaşam tarzıdır aynı zamanda. Biz İzmirliler ‘Dünyada başka Akdeniz yok’ deriz. Denizin binlerce yıllık mirasına sahip olan evlatlarız. Varlığını denizine ve limanına, körfezine borçlu olan bir İzmir’de yaşıyoruz.”
“DEVRİM ŞANSI YAKALANACAK”
“İzmir bildiğiniz gibi doğal bir liman” ifadelerini kullanan Öztürk, İzmir limanının zaman içerisinde önemini kaybettiğine dikkati çekerek, “20. yüzyılın ortalarına kadar Anadolu’nun en büyük limanıydı İzmir limanı. Malatya’nın kayısısı İzmir’den yüklenirdi. Önemli bir liman görevini de uzun yıllar sürdürdü. Fakat İstanbul’da, Marmara’da yapılmış olan birçok yatırımla birlikte İzmir limanı her geçen gün önemini azaltmak durumuna gelmiştir.  Fakat gerçekleştireceğimiz projelerle daha büyük gemilerin İzmir limanında yer edineceğini savunuyorum. Böylece ekonominin daha da düzeltilebileceği bir devrim şansı yakalanacak” dedi. Kruvaziyer turizmin önemine değinen Öztürk, şöyle devam etti: “Akdeniz şehirleri arasında, Akdeniz insanlarını birbirlerine bağlayan kruvaziyer turizminin gelişmesi için de elimizden geleni yapacağız. Bir köprü oluşturması adına kruvaziyerin tekrardan şehrimizde bulunması için çaba göstermeliyiz diye düşünüyorum.”