Sayfa Yükleniyor...
İzmir Halkapınar’da metro trenleri için yapılan yer altı park istasyonu çalışmaları sırasında göçük meydana geldi. İki bekçinin göçük altında kaldığı belirtilirken, uzmanlar büyük bir ihmalsizlik olduğunu vurguladı
SULTAN GÜMÜŞ / ÖZEL HABER
‘Vagon otoparkı perişan etti’ başlığıyla 08.07.2018 tarihinde İzmir Büyükşehir Belediyesinin, sayıları giderek artan metro vagonlarının park ihtiyacını karşılamak için, Halkapınar semtinde inşaatına başladığı 2 katlı yeraltı parkını ve beraberinde getirdiği sorunları duyurmuştuk. ‘Halkapınar Yeraltı Depolama Tesisi’nin teslim tarihi 08.01.2018 görünmesine rağmen yapım çalışmaları devam ediyordu, çalışmaların başlamasıyla bölgede meydana gelen trafik vatandaşı mağdur ediyordu. Ancak çarşamba günü sabah saat 03.00 sıralarında inşaat alanında yaşanan göçük, çalışmaları tamamen durdurdu. İki bekçinin enkaz altında kaldığı belirtildi ve arama-kurtarma çalışmalarına başlandı. İzmir’de bulunan sivil toplum kuruluşları ise ayaklandı; büyük bir ihmalsizliğe ve plansızlığa vurgu yaptı. En çok dikkati çektikleri nokta ise altında su kaynayan Halkapınar’ın bilinen tüm gerçeklere rağmen yapılaşmaya açılması. Yıllar öncesinde betonlaştırılarak katledilen ve günümüzde üzerine İZSU yeni hizmet binası inşa edilen ‘Halkapınar Gölü’ bunun en büyük örneği. “Doğa intikamını aldı” diyen Deprem Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü Hasan Sözbilir’in yanı sıra, Şehir Plancıları Odası İzmir Şube Başkanı Özlem Şenyol Kocaer de, “Su kaynaklarının üzerine gökdelenler dikiliyor, Halkapınar önlenemez bir hızla yapılaşmaya açılıyor. Uzman kişilere danışılmadan, sahada araştırma yapılmadan, toprak tespit edilmeden, rant uğruna binaları dikersek bu enkazlarla daha çok karşılarız” dedi. Yağmur ve yeraltı suyunun göçüğe neden olabileceğini aktaran İnşaat Mühendisleri Odası Başkanı Gürkan Erdoğan ise “Yağmur suyuyla ilgili madem böyle bir çekince vardı belli bir zaman sonra inşaat devam etseydi” diye konuştu.
ARAŞTIRMA VURGUSU
“Sabah saat 03.00 sıralarında göçük yaşanıyor. Saatler geçtikten sonra iki kişinin enkaz altında olduğu belirtiliyor. Bu bile korkunç” ifadelerini kullanan Özlem Şenyol Kocaer, inşaat şirketinin buradaki dikkatsizliğini öne çıkararak şunları ekledi: “Tam anlamıyla, ‘ihmal var’ diyemeyiz. Çünkü sahaya inip detaylı bir araştırmanın yapılması, raporların ortaya dökülmesi gerekiyor. Tahminimce net sonuçlar belli bir zaman sonra kayda geçecek. Ancak görünen o ki başından bu yana ciddi bir önlem alınamamış. Göçük, zeminin elverişli olmamasından kaynaklı gerçekleşir. Bu inşaata başlamadan önce zemin taraması yapılmalıydı, belli bir derinliğe inip toprak analiz edilmeliydi, alana ilişkin uzmanlardan görüş alınmalıydı.” Kocaer, “Şayet tüm bu araştırmalar yapılmış olsaydı ve etik davranılsaydı belki şu an inşaatına dahi başlanmamış olunurdu” sözlerine de dikkati çekti. Akıllarında soru işaretleri olduğunu ve şüphe taşıyan olayların gerçekleştiğini kaydeden Kocaer, “Birkaç yıl önce kazı çalışmaları başlamasına rağmen halen daha tamamlanmamış olması da ayrı bir soru işareti. Böyle bir enkazın yaşanacağını bile bile mi ilerlediler ya da soruna ilişkin bir çözüm geliştirmek amacıyla mı yavaş ilerlediler?” dedi.
“DERS ALMAMIZ GEREKMİYOR MU?”
Mümkün olduğunca haberlerimiz aracılığıyla dile getirmeye çalıştığımız Halkapınar Gölü’nün varlığına değinen ve betonlaşmaya mahkum edilmesine rağmen Halkapınar’ın zeminin de halen daha ciddi su kaynaklarının olduğunu vurgulayan Kocaer, “Halkapınar’ın zemini su ile kaynıyor. Bu bilinen bir gerçek. Halkapınar Gölü en büyük örneği. Ancak tüm bunlara rağmen su kaynaklarının üzerine gökdelenler dikiliyor, Halkapınar önlenemez bir hızla yapılaşmaya açılıyor. Su ile kaynayan bir zemin yapılaşmaya elverişli olamaz. Gidip buralara binalar dikilirse böylesine sonuçlarla karşılaşmak da kaçınılmaz olur. Bugün böyle bir felaketle karşılaştık, insanların canları tehlikede. Ölümle bile sonuçlanabilir. Artık büyük bir ders almamız gerekmiyor mu? Yıllardır mücadelesini veriyoruz. Kulak asmadan iş makinelerini alanlara sokuyorlar. Mantıkdışı şantiye alanlarını, hiç olmadık yerlerde görüyoruz. Uzman kişilere danışılmadan, sahada araştırma yapılmadan, toprak tespit edilmeden, rant uğruna binaları dikersek bu enkazlarla daha çok karşılarız” sözlerini kullandı.
“ZEMİNE GÖRE YAPILAŞMAK GEREK”
Deprem Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü Hasan Sözbilir ise “İnşaat alanlarındaki ve madenlerdeki göçükler tabi ki oradaki teknik sorunlardan kaynaklı gerçekleşir” diyerek, şu cümlelere yer verdi: “Oradaki zemini tanımamaktan, toprağı tanımamaktan kaynaklıdır. Doğanın içindeki herhangi bir şeyi açarken her türlü önlemi, araştırmayı yapmak lazım. Gökdelenleri veyahut herhangi bir binayı alıp kafamıza göre dikemeyiz. Zeminin taşınma gücü vs. noktalar jeolojik çalışmalar ortaya koyan olaylardır. Bunlar iyice ortaya konduktan sonra zemine göre yapılaşmak gerekiyor. Jeolojik yapıya göre yapılaşmak gerekiyor. Bunları göz ardı ederseniz belli bir zaman sonra doğa size muhakkak onun karşılığını verir. Zaten görüyoruz ki doğa da intikamını aldı. Yeraltı seviyesi oradaki yüzeye yakın şekilde yer alıyor. Yerin içerisini iyice çözümlemeden belli bir derinliğe girip otopark yapmak doğru değil. Jeoteknik parametreleri iyi bir şekilde değerlendirmek lazım. Yeterince incelenmediği için, araştırılmadığı için şu an bunun sonucunu yaşıyoruz. Hele ki inşaat tamamlanıp, yeraltı otoparkı kullanıma açılsaydı o zaman daha büyük bir felaketle karşı karşıya kalırdık.”
DAVALI BAŞLAYAN İNŞAAT
İnşaat Mühendisleri Odası Başkanı Gürkan Erdoğan da göçüğün yaşanmasında yağmur ve yeraltı suyunun etkili olabileceğinden bahsederek, “Burada dikkat edilmesi gereken iki nokta var. Yağmur suyu ve yeraltı suyunda öngörülmesi gereken sorunlar. Bir takım çözümlerin önerilmiş olması gerekiyordu. Çözümler önerildi mi ya da bu çözümler önerildiği halde yapılmadı mı? Projesini temin edip bunları incelemek gerekir. Proje doğru yapıldı mı, imar haklarına uygun, eksiksiz yapıldı mı?” dedi. İnşaatın başlangıçta sıkıntılı bir süreçten geçtiğini, başka bir müteahhidin diğer müteahhide dava açtığını açıklayan Erdoğan, şunları ekledi: “İnşaat başlamadan önce üniversitelere, farklı bilirkişilere rapor hazırlatıldığını biliyoruz. Ancak sonuç olarak yağmur suyuyla ilgili madem böyle bir çekince vardı belli bir zaman sonra inşaat devam etseydi.” “Olayın incelenip hatanın nerede olduğu açık ve şeffaf bir şekilde açığa çıkarılmalı” diyen Erdoğan, “İnşaat çalışmasının devam etme şansı yok. Sorunu çözmeleri lazım. Sorunu çözmeden devam etmeleri demek kazaya davetiye çıkarmak demektir” yorumunda bulundu.
Haber Merkezi