Aliağa S.O.S verirken, “bu neyin santrali?”

Aliağa ve yakın çevresinde yeniden termik santraller kurma çalışmalarının hava kalitesi için büyük bir tehdit olduğunu iddia eden Başkan Kınay, kent içerisindeki sanayi ve organize bölgelerinde kirletici kaynaklarla ilgili kapsamlı bir çalışmanın bulunmadığını açıkladı

  • Oluşturulma Tarihi : 11.12.2019 07:25
  • Güncelleme Tarihi : 11.12.2019 07:25
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
Aliağa S.O.S verirken,  “bu neyin santrali?” haberinin görseli

SULTAN GÜMÜŞ - ÖZEL HABER
Özellikle şehir merkezine yakın noktalarda kalmış olan tekil sanayi tesislerinin ve çimento fabrikalarının en önemli kirletici kaynaklardan olduğunu vurgulayan TMMOB Çevre Mühendisleri Odası İzmir Şubesi Başkanı Helil İnay Kınay, yerleşim alanları, okullar gibi hassas yapıların içerisinde kalmış olan bu tür tesislerde baca ve baca dışı kaynaklardan oluşan kirleticilerin azaltılması gerektiğini söyledi. Yüksek yapılaşmanın hava kalitesine getirdiği olumsuz etkiler ile bitişik nizam yapılaşmasının getirdiği olumsuz sonuçların hava koridorlarını ortadan kaldırdığını belirten Kınay, coğrafi yapısı nedeni ile atmosferik koşulların yarattığı olumsuz etkilere de açık olan İzmir’de sorunun daha da büyümekte olduğunu aktardı. Çevresel kirlilik yükü kapasitesini doldurmuş olan Aliağa Bölgesinin de altını çizen Kınay, sanayileşmenin getirdiği sorunlara çözüm üretilmeden, bu bölgede yapılması planlanan yeni termik santrallere izin vermenin; kent içerisindeki ve çevresindeki sanayi tesisleri / taş ocakları ile ilgili sorunları çözmeden sadece doğalgaz vb. daha az kirletici yakıt kullanımına teşvik olarak öne sürülen önlemlerin kalıcı olmaktan uzaklaştığını savundu. Aliağa ve yakın çevresinde yeniden termik santraller kurma çalışmalarının hava kalitesi için büyük bir tehdit olduğunu iddia eden Kınay, acilen ekolojik planlama süreçlerinin yürütülmesi gerektiğini kaydetti.



“EN ÖNEMLİ KİRLETİCİ KAYNAKLAR”    
Kent içerisindeki sanayi ve organize bölgelerinde kirletici kaynaklarla ilgili kapsamlı bir çalışmanın bulunmadığını açıklayan Kınay, “Ağırlıklı olarak yanma kaynaklı kirleticilerin oluştuğu bu bölgelerde doğal gazın kullanılıyor olması kirlilik yükünü azaltmak ile birlikte tesislerin üretim türlerine bağlı olarak oluşabilecek emisyonların da belirlenmesi gerekmektedir. Özellikle şehir merkezine yakın noktalarda kalmış olan tekil sanayi tesisleri, çimento fabrikaları en önemli kirletici kaynaklardandır. Yerleşim alanları, okullar gibi hassas yapıların içerisinde kalmış olan bu tür tesislerde baca ve baca dışı kaynaklardan oluşan kirleticileri azaltmaları gerekmektedir. Bu sorunun kontrol altına alınarak çözülebilmesi için bütüncül bir yaklaşımla Hava Kalitesi Yönetim Planı yapılması ve kent sürecindeki tüm faaliyetlerin planlanmasında, bu planlar doğrultusunda çalışmalar yürütülmesi gerektiğini yıllardır ifade ediyoruz” yorumunda bulundu.



YÜKSEK YAPILAŞMANIN KİRLİLİĞE ETKİSİ!
Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü tarafından Eylem Planı kapsamında yapılan bilgilendirmede; kent içerisinde yakıt kalitesinin arttırılması, kentsel dönüşüm, doğalgaza geçiş süreçleri vb. yaklaşımlarla çözüm önerilerinin getirildiğini belirten Kınay, “Ancak; kentte özellikle belirli bölgelerde yüksek yapılaşmanın hava kalitesine getireceği olumsuz etkiler, bitişik nizam yapılaşmasının getirdiği olumsuz sonuçlar düzenlenmeden, bu alanlarda kat yüksekliklerinin arttırıldığı yasal düzenlemelerin hava koridorlarını ortadan kaldırdığı gerçeği gibi coğrafi yapısı nedeni ile atmosferik koşulların yarattığı olumsuz etkilere de açık olan İzmir’de sorunu daha da büyütmektedir. Üstelik çevresel kirlilik yükü kapasitesini doldurmuş olan Aliağa Bölgesinde sanayileşmenin getirdiği sorunlara çözüm üretilmeden, bu bölgede yapılması planlanan yeni termik santrallere izin vermek; kent içerisindeki ve çevresindeki sanayi tesisleri ile taş ocakları ile ilgili sorunları çözmeden sadece doğalgaz vb. daha az kirletici yakıt kullanımına teşvik olarak öne sürülen önlemler kalıcı olmaktan uzaktır. Kentsel dönüşüm sürecinin rantsal dönüşüme döndüğü uygulama süreçlerinde; bütünsel planlamadan uzak, çevresel faktörleri değerlendirilmeden parsel bazlı planlama ve yapılaşma ile gelişen sürecin kentin hava kalitesine olumsuz etkilerini de göz ardı etmemek gerekiyor. Doğalgaz ve kalitesi yüksek yakıt ile ilgili çözüm önerilerini değerlendirirken; kentin farklı bölgelerinde yaşayan, ekonomik gelir seviyesi düşük bölgelerde kullanılan yakıtlarla ilgili sorunun ekonomik ve sosyal boyutunun da çözülmesi gerekmektedir” dedi.
 “KESİNLİKLE İZİN VERİLMEMELİDİR”
Kentin kuzeyinde, Aliağa Endüstri Bölgesinde yer alan demir-çelik ve petrokimya tesisleri emisyonlarının İzmir için önemli bir kirlilik kaynağı olduğunu hatırlatan Kınay, şunları ekledi: “Şu anda İzmir’de hava kirliliğinin en ciddi sorun olduğu Aliağa bölgesi için acil önlemler alınmalıdır. İzmir ve Aliağa Endüstri Bölgesinde hava kirliliğine neden olan organik ve inorganik kirleticilerin düzeylerinin, kaynaklarının ve sağlık etkilerinin belirlenerek Hava Kalitesi Yönetim Planının oluşturulmasına yönelik çalışmalar yürütülmelidir. Mevcut tesisler iyileştirilmeli, bunların emisyonları en aza indirilmeli ve emisyon kontrol sistemlerinin sürekliliği sağlanmalıdır. Bu bölgede yapılacak yeni tesislerin çevre ile etkileşimi çok iyi irdelenmelidir. İzmir ve Aliağa Endüstri Bölgesinde doğal gazın kullanıma girmesi ve özellikle demir-çelik tesislerinde bazı önlemlerin alınması Aliağa bölgesindeki hava kirliliği için olumlu etki gösterse de diğer taraftan Aliağa ve yakın çevresinde yeniden termik santraller kurma çalışmaları hava kalitesi için büyük bir tehdittir. Bu bölgede hava kirliliğini artırma olasılığı olan işletmelere, yeni emisyon kaynaklarına ve özellikle termik santrallerin kurulmasına kesinlikle izin verilmemelidir. Bölgede acil bir çevresel değerlendirme çalışması yapılmalı, mevcut durumun getirdiği çevre kirliliği net olarak belirlenmelidir. Bölgede yapılması planlanan termik santral yatırımları durdurulmalı –ki bu neyin santrali?- Bölgesel planlama ve çevre kirliliğini rehabilite edecek çalışmalar gerçekleştirilmelidir. İzmir kenti planlamasına yönelik çalışmalarda hava kalitesi planları, mevcut kirlilik durumu doğru irdelenmeli, mevcuttaki plansız kentleşmenin getirdiği olumsuz koşulları önleyebilmek için ekolojik planlama süreçleri yürütülmelidir.”