- Gündem
- 20.04.2025 00:38
Ekonominin gidişatı ve pandeminin etkisiyle zevklerine ket vurulan vatandaş mağaza yollarını unuttu, çareyi bitpazarlarında buldu. Alım gücü azaldıkça, kaliteli yaşam adeta imkansızlaştı
SULTAN GÜMÜŞ KAYA / ÖZEL HABER
Dolar kuru 10 TL’yi aşınca Türkiye’de yaşanan ekonomik kriz daha da derinleşmeye başladı. Vatandaşın alım gücü her geçen gün azalmaya devam ederken, kaliteli yaşam şu an için oldukça güç. Eski eşyaların görücüye çıktığı bitpazarları derinleşen yoksulluğun en önemli örneklerinden biri. Önceden sadece alt gelirli vatandaşların uğradığı pazarlar şimdi tüm kesimlerin gözdesi. 10 TL’lik bir ürünü 5 TL’ye indirmek için uğraşanı da var, ‘en yeni gibi görüneni’ almak için sabahın 5’inde tezgahların önüne dikileni de… Çünkü vatandaşın deyimiyle, “Ekmek artık aslanın ağzında değil midesinde.”
İzmir’in Eşrefpaşa Pazar Yeri de müşteri akınına uğrayan pazarlardan biri. Burada takım elbiseden ayakkabıya, gömlekten pantolona kadar onlarca çeşit ürünü bulmak mümkün. Pazarda tepeden tırnağa giyinmenin bedeli ise en fazla 40 TL’yi buluyor. Ekonomik kriz nedeniyle artık mağazaların yolunu unuttuğunu söyleyen vatandaş, “İnsanları bir kuru ekmeğe, elin kıyafetlerine muhtaç ettiler. Muhalefeti de, iktidarı da artık elini taşın altına koymalı. Şaka değil bu görüntüler. İnsanlar 5 TL’ye gömlek almak için kavga ediyor. Bir halkın arasına karışın. İnsanların neler çektiğini görün!” dedi.
YOKSULU DA, ZENGİNİ DE UĞRUYOR…
Görüşlerine yer verdiğimiz satıcı Emrah Kaya, ikinci hatta üçüncü el ürünlerin fiyatının bitpazarlarında daha uygun olduğunu kaydederek “İnsanlar ürünlerimize ilgi gösteriyor. Eskiden alışveriş her hafta, her zaman olmuyordu. Fakat son zamanlarda eskiye oranla daha fazla yoğunluk var. Dışarıdaki fiyatlar aşırı yüksek olduğu için vatandaşlarımız bizleri tercih ediyor. Ekonomide yaşanan kriz, dolardaki yükseliş insanların mağazalardan alışveriş yapmasını güç kılıyor. Önceden buralara sadece yoksul gelirdi. Şimdi orta gelirlisi de, zengini de uğruyor” ifadelerini kullandı.
TEK BİR İŞ İLE GEÇİNEMEM!
“Sabah en erken 5 gibi burada oluyoruz” diyen satıcı Yılmaz Aktan da “Çoğunlukla zabıtalar tarafından kaldırılıyoruz. Geldikleri an tüm eşyaları kucaklayıp götürüyoruz. Kaymakamlığın, Valiliğin izni olmadığı için onlar da emirleri uyguluyorlar. Neymiş efendim, biz bu ürünleri çöpten toplayıp satıyormuşuz. Hâlbuki alakası yok. Tüm bu ürünleri parayla satın alıp öyle getiriyoruz buralara. Yeniğe rağbet olsun diye bizi arka plana atıyorlar… Milletin alım gücü ölmüş, bitmiş. Bırakın bari buralardan ihtiyaçlarını karşılasınlar… Benim bir işim var zaten, bunu ek iş olarak yapıyorum. Diğer türlüsü mümkün değil. Tek bir iş ile ben geçimimi sağlayamam… Piyasa belli. Bizler piyasanın altında fiyatlar sunuyoruz. Vatandaş cebine göre hareket ediyor. Cebindeki paraya göre adım atıyor. Peki, cepte para olmayınca ya da çok az olunca nereye gidecekler?” eleştirisinde bulundu.
MAĞAZA YOLLARINI UNUTTUK
Tezgahlardan kıyafet bakan Ahmet Dilova da “İnsanları bir kuru ekmeğe, defalarca giyilen, üzerinde eskiyen kıyafetlere, elin kıyafetlerine muhtaç ettiler. Bitpazarına gelmek için sabırsızlıkla bekliyorum ki acaba kendime uygun fiyatlı bir üst baş alabilir miyim diye. 2670 TL maaş alıyorum. Senede 150-200 TL zam yapıyorlar. Ne yapalım bu parayla? Ayakkabı mı alayım, üst mü alayım, ev mi geçindireyim, çocuk mu yetiştireyim? Mağaza yollarını unuttuk artık! Bütün milletvekilleri çıksın desin ki, ‘Bir sene maaş almıyoruz, halka hibe ediyoruz.’ Uzaktan maval okumak kolay. Muhalefeti de, iktidarı da artık elini taşın altına koymalı. Şaka değil bu görüntüler. İnsanlar 5 TL’ye gömlek almak için kavga ediyor. Bir halkın arasına karışın. İnsanların neler çektiğini görün” sözlerine dikkat çekti.
AMA GÜCÜM YİNE DE YETMİYOR…
Sabahın ilk ışıklarıyla pazara gelen bir başka müşteri Mümtaz Korkut ise ‘en yeni gibi görünen’ ürünü almak için kimi zaman tartışma çıktığını aktararak, “İkinci el ürünler olsa yine iyi. Üçüncü, dördüncü belki de beşinci el ürünler bunlar. Ama ne yapalım, elimiz mahkum. Bizi buna mahkum edenler utansın! 4-5 yıl öncesine kadar bu tarz pazarların yolunu bilmezdim. Şimdi gitmek için gün sayıyorum. Yetişeyim de çok fazla eskimemiş olanını bulayım diye. Sadece kıyafette değil, gıda için de öyle. Pazara akşam vakti gidiyorum ki daha uygun olan domatesi, patatesi alabileyim. Onlar da malumunuz çoğu çürük, ezik oluyor… Önceden insanlarımız otantik eşyaları almak için buralara gelirdi. Koleksiyon yapmak için. Ama şimdi keyfi değil, temel ihtiyaçlarını karşılamak için geliyor. Türk vatandaşı işte bu hale düştü… Benim durumum çok şükür iyi. Kötü durumda değilim. Ama gücüm yine de yetmiyor” dedi.